AKP iktidarında insan hayatı otoyoldan, insan özgürlüğü köprüden, eşit ve insanca yaşam viyadükten önemli değil. Ülkenin geldiği yer gün gibi ortada ama beceriksizlikleri yanında bir o kadar da yüzsüz ve pişkinler.

Medeniyet seçimi

Bu akşam kızım Dilhan’ın ilk solo albümünün lansmanı var. Çok mutlu ve heyecanlı olmam gerekirken gözümün önünde kanlı bir deniz görüntüsü var. Ekmeğini çıkarmak çabasıyla elinde gitarıyla sokak şarkıcılığı yaparken bıçaklanarak hayatının baharında katledilen  Cihan Aymaz’ın sudaki görüntüleri. Kırmızıya dönüşen bir Marmara Denizi. Ege, Akdeniz, Karadeniz…

Dünyanın bütün denizleri. Kırmızıya dönüşen bir Türkiye haritası. Beyazı gitmiş sadece kırmızısı kalmış bir bayrak. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüş kırmızı gözler. Mezarların, tabutların üzerinde kırmızı karanfiller.

KİM DUR DİYECEK, AKP Mİ?

Daha Onur Şener’in öldürülmesinin üzerinden bir sene geçmeden herkesin gözü önünde işlenen bu cinayetlere kim dur diyecek?

Bu iktidarın demeyeceği kesin. AKP iktidarında insan hayatı bir otoyoldan, insan özgürlüğü bir köprüden, eşit ve insanca bir yaşam bir viyadükten daha önemli değil.

Ülkeyi 20 senede nereden nereye getirdikleri gün gibi ortada ama beceriksizlikleri yanında bir o kadar da yüzsüz ve pişkinler.

Ensar Vakfı'ndaki tecavüz skandalından sonra olayı örtbas etmek için Meclis'teki gensoru sonrasında verdikleri fotoğraf bunun en somut örneği. Çocuklarımızın geleceğini “bir kereden bir şey olmaz” diyen bu kuru kalabalığa mı emanet edeceğiz?

Tehditle, korkuyla, baskıyla sindirmek istedikleri vatandaşlara etmedik hakareti, aşağılamayı, sövmeyi bırakmayan, bu zehirli cümleleri günlük konuşma dili haline getiren bu iktidar mı bizlere sahip çıkacak?

Kendi çocukları sahte çürük raporlarıyla askerlikten yırtarken şehit olan askerlerimizin ardından “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyen bu zihniyet mi vatandaşlar arasında eşitliği sağlayacak?

LGBT içerisinde insanla hayvanın evlenmesi de var diyerek, açıkça yalan söyleyerek, insanları manipüle eden bir İçişleri Bakanı mı ayrımcılığa, ötekileştirmeye karşı çıkacak?

Şarkıcı Gülşen sahnede İmam Hatipliler ile ilgili yaptığı bir espri yüzünden on ay hapis cezası alırken, 183 cinayetten yargılanan Hizbullah sanıklarını tek tek tahliye eden bu hukuk sistemi mi adaleti sağlayacak?

Yarattıkları garabet eğitim sistemi sayesinde neredeyse bütün orta öğretim kurumları İmam Hatip Liseleri’ne evrilirken kendi çocuklarını Amerika’da, İngiltere’de okutan bu muhafazakâr yöneticiler mi eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacak?

Fethullah Gülen’den saygıyla “hoca efendi" diye söz edip, onun doğduğu haftayı “kutlu doğum haftası” olarak kutlayanlar, elini eteğini öpmek için kuyruğa girenler ama 15 Temmuz’dan sonra kendileri dışında herkesi FETÖcülükle suçlayanlar mı bu ülkede din ve vicdan hürriyetini savunacak?

Bu ülkede yaşayan hepimiz kardeşiz diyerek Kürtlere, Lazlara, Çerkeslere, Abhazlara mavi boncuk gönderip ardından da “afedersiniz bana Ermeni diyen oldu” diyen bir Cumhurbaşkanı mı tüm vatandaşları kucaklayacak?

SİNİR BOZUCU ÖRNEKLER

Bu örnekler çoğaltılabilir ama bu sinir bozmaktan başka işe yaramaz. Bunun için bu seçim çok önemli. Hepimizin mutlaka ve mutlaka sandığa gitmesi lazım. Özellikle yurtdışında yaşayan seçmenlere de bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu ayın 9'unda sandıklar kapanacak. Sizler de ülkeye geldiğiniz zaman bulunduğunuz ülkelerdeki gibi bir yaşam standardına sahip olmak istiyorsanız lütfen oyunuzu kullanın. Bundan bir buçuk ay  kadar önce bir televizyon programında birlikte yer aldığımız yazar Banu Özkan Tozluyurt çok doğru bir görüşünü paylaştı. "Bu seçimle sadece iktidarı değil medeni olup olmamayı da seçiyoruz" dedi.

Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak AKP yönetiminden hiç mutlu değilim ve bu üstten kibirli bakıştan çok rahatsızım. Bizler sizlerin kulu ya da tebaası değiliz. Bunu 14 Mayıs’ta göreceksiniz. Güzel ve aydınlık günlerde buluşmak dileğiyle. Kalın sağlıcakla…