“…Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa, yolsuzluğa, talana ve ranta dayalı bir yönetimi sürdürmüş olan bu iktidardan, büyük tahribatın sorumlularından hesap sorma konusunda kararlıyız.

Bu nedenlerle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz” diyen, “Emek ve Özgürlük İttifakı” siyasal yaşantımızda yeni bir tarih daha yazdı…

HDP uzunca süredir, Türkiye’ye olduğu gibi tüm dünyaya da adeta demokrasi dersi veriyor… 2019 seçiminde ülkenin çıkarını, emekçi ve ezilen halkın geleceğini, kendi parti beklentilerinin üstünde tutarak demokrasiye olan bağlılığını Türkiye’ye gösterdi…

Uyguladığı politikalarla HDP, siyasete yeni bir heyecan yüklüyor…

Yeni bir yöntem öneriyor…

Olması gerekeni, yapılması lazım geleni, hem de bedel ödemekten korkmadan yapıyor…

Dünkü “Cumhurbaşkanı adayı çıkarmama” kararı için özgürlük, eşitlik ve dayanışmadan yana olanlarla, emperyalizme karşı duran tüm siyasi ve sivil bileşenlere teşekkür etmek gerekir! Başta HDP olmak üzere, “emek ve özgürlük ittifakı ve sosyalist birlikteliği”, Türkiye’nin hedefi olan barış ve çağdaşlık adına kutlamak isterim…

Arzuladığım siyaset biçimi işte bu!

***

Laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletinde, yurttaşların özgürleşmesi, farklılıkların örgütlenmesi, her düşüncenin ifade edilmesi, üreten ve emek sömürüsüne son veren, yani, eşit haklara sahip ve adil paylaşan bir düzenin kurulması için gösterilen özveriyi içtenlikle kutluyorum...

“Yeni bir siyaset yapma kültürünün geliştiğini” görmek beni çok sevindiriyor!

Böyle bir siyaset kültürünün oluşması için 31 yıl önce SHP’de büyük mücadele vermiştim.

Bugün o mücadelenin ulaştığı güzelliği görmek gerçekten önemli… Hatırlayın;

22 Kasım 1989’da Paris’teki Kürt Konferansı’na giden 7 SHP’li milletvekili, Deniz Baykal’ın tepkisi nedeniyle partiden ihraç edilmişti.

O zaman bu karara şiddetle karşı çıkmıştım…

Sonrasında Fehmi Işıklar’ın Genel Başkanlığında, Parlamento da milletvekilleri bulunan, Halkın Emek Partisi kuruldu. (HEP) 20 Ekim 1991 tarihinde Turgut Özal’ın aldığı seçim kararı nedeniyle HEP, yasal yükümlülüklerini tamamlayamadığı için seçime giremedi.

SHP Parti Meclisi’nde; “Kürt Sorunun çözüm yeri TBMM’dir. Bu nedenle HEP’le seçime girmeliyiz” talebimin kabulü ve Erdal İnönü’nün görevlendirmesiyle, Ahmet Türk’le birlikte SHP/HEP ittifakını oluşturduk…

Bu ittifak, bedel ödenmesine karşın, ülkede tabuları yıkmak, Kürt gerçeğini anlatmak, her düşünce ve ilkeye saygı duymak ve gerçek demokrasiye ulaşmak adına son derece önemli bir adımdı… Nitekim demokrasi kültürünün gelişmesi adına gelinen nokta, o gün atılan adımın ne denli doğru olduğunu göstermektedir…

***

Evet, Bilgi olmadan yeni düşünceler üretilemez.

Ancak üretilen bu yeni düşünceler de örgütlenmeden yaşama geçemez...

İnsanların bir araya geldiği toplumsal örgütler, demokratik devletin kurucusudur…

Vefa, güveni oluşturur. Güven duyulmadan, örgütlenme de olmaz…

Demokrasinin en önemli niteliği, örgütlü insanın vefalı olmasıdır ve ben, HDP’nin bu anlayışta olduğunu görüyorum…

Dünkü karar; Türkiye’yi tek adamdan kurtaracak, erkler ayrımına yeniden dönülmesine neden olacak, dolayısıyla, demokratik meclis, bağımsız yargı ve halk adına hizmet eden siyasal yönetimin kurulmasını sağlayacaktır. Böylece; Yolsuzlukların, hırsızlıkların bitirilmesi, kaynakların artık çetelere değil, emekçi halkımıza aktarılacağı ve öncelikle “Kürt sorununun” çözüleceği bir yapı oluşacak, demokrasimiz de kökleşecektir…

Bilinmeli ki, hedefe koşabilmek için gerekli olan SOL bacağın da kullanılacak olması, Türkiye için büyük şanstır…

Şimdi tek ve önemli bir sorun kalmıştır. Siyasal İslamcı iktidarın yok ettiği, “anayasal hukuk devletine” hiçbir bahane üretmeden geri dönüş!

Bu kapının açılabilmesi, partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yasadışı zorlamayla yapılan adaylığına karşı çıkmaktır...

Anayasa’nın 101. maddesi çok açık. “Bir kimse iki kez Cumhurbaşkanlığı yapar.”

Sadece 116. maddesinde “2. Döneminde CB’nın süresi dolmadan Meclis seçime giderse, 3. kez aday olur” ibaresi bulunuyor.

14 Mayıs 2023’te seçim var. Seçim kararı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’i feshetmesiyle verildi… Yani 116 madde geçerli değil. Erdoğan, 2 kez Cumhurbaşkanlığı yaptı.

2014’te, YSK 12. Cumhurbaşkanı olarak Meclis’e mazbatasını gönderdi. 2018’de ise YSK, 13. Cumhurbaşkanı olarak Meclis’e bildirdi… Yani, Erdoğan’ın iki kez cumhurbaşkanı olduğu resmen açıklandı

Dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman, “Cumhurbaşkanlığı sıralamasında yanlışlık olduğu” gerekçesiyle YSK’ye başvurdu. YSK,” Sıralamayı yazmadan” Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı mazbatasını tekraren verdi. Yani YSK, 2. kez cumhurbaşkanlığını tescil etti ama numara vermedi… Ancak devletin tüm belgelerinde 13. Cumhurbaşkanı olarak yazılmıştı... Ta ki 3. kez aday olma hevesi ortaya çıkana kadar… Devletin ilgili belgelerinden 13 ibaresi silindi! Sonuç olarak; Erdoğan iki kez üst üste cumhurbaşkanlığı yapmıştır.

Sayılarla oynayarak, tekrar aday olunamaz! Tüm Anayasa hukukçuları Anayasa dışı bu başvuruyu kabul edecek YSK üyelerinin, “ağır anayasa suçu işleyeceklerine” dikkat çekiyorlar… Kısaca:

Muhalefet bu oyuna gelmemeli! Biz, “14. Cumhurbaşkanı’nı seçiyoruz!” demeli…