Google Play Store
App Store

Merkez Bankası beklenildiği gibi faizi sabit tuttu. MB’nin yılsonu enflasyon hedefi %38, OVP’de %41,5. Peki bu hedefler tutacak mı? Yapılan açıklamada kullanılan ifade bu beklentilere kendilerinin bile inanmadığını gösteriyor

Merkez'in faiz kararı: Enflasyonun nereye gideceğini biz bile tahmin edemiyoruz!

Merkez Bankası (MB) faiz kararını açıkladı ve yüzde 50 olan politika faizinde bir değişikliğe gitmediğini duyurdu. Bu zaten beklenen bir karardı. İlginç olan, yapılan açıklamada kullanılan ifadelerdi.

Biliyorsunuz Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon hedefi yüzde 38. Orta Vadeli Plan’da (OVP) ise yüzde 41,5. Peki bu hedefler tutacak mı? Yapılan açıklamada kullanılan bir ifade bu beklentilere kendilerinin bile inanmadığını gösteriyor. Merkez Bankası, "Enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizlik ise son dönemdeki veri akışı ile artmıştır" diyor. Oldukça afili bir cümle. Meali şu: Enflasyonun nereye gideceğini biz bile tahmin edemiyoruz. Sonra dönüp, “enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini” söyleyerek sorumluluğun bir kısmını vatandaşa yüklüyor.

MB’nin bile enflasyonu tahmin etmekte zorlandığı bir dönemde vatandaşın enflasyon beklentisinin yüksek olması anlaşılabilir. Ama benim daha fazla merak ettiğim şey şu “fiyatlama davranışı” konusu. Bu ifade ile ne kast ettiklerini açıkça ifade etseler de anlasak.

SÜREKLİ BİZE BEDEL ÖDETTİRİYORLAR

Hayat zor, hem de çok zor. Fiyatlar sürekli artıyor, zorunlu harcamaları karşılamak bile imkânsız. Gelirimiz temel harcamalarımızı bile karşılamadığı için zorunlu olarak borçlanıyoruz. Kredi kullanmadan herhangi bir şey yapamıyor.

Mehmet Şimşek’in göreve gelmesi ardından faiz artışlarının başladığını dönemden bu aya kadar olan dönemde gelirler ve borçlar nasıl artmış diye baktım. Temmuz 2023’te 11 bin 400 lira olan asgari ücret bugün 17 bin 2 lira. Yüzde 49’luk bir artış söz konusu. Peki, aynı dönemde toplam kredi kartı borcu ne kadar artmış yüzde 107. Daha vahim olanı, zorunlu harcamalardan kaynaklanan taksitsiz kredi kartı borcundaki yükseliş ise yüzde 170. Asgari ücret artışının 3,5 katı bir artış söz konusu. Gelir yetmiyor. Fiyatlar artıyor. Hayat daha pahalı hale geliyor. Vatandaş ne yapsın? Mecburen borçlanıyor. Hem de en yüksek faizi ödeyerek borçlanıyor.

Borçlanmanın en kolay yolu kredi kartları. Tanımlanmış kredi olduğu için vatandaş çok sayıda kredi kartı kullanıyor. Bu kartların limitleri de bankalar tarafından düzenli olarak artırılıyor. Bugün kullanımda olan kartların yarısından fazlasının limiti 100 bin liranın üzerinde.

BÜTÇE DELİK OLUNCA

En son açıklanan Eylül ayı bütçe verileri, açığın hızla arttığını gösteriyor. Eylül sonu itibariyle oluşan bütçe açığı bir trilyon 74 milyar liranın üzerinde. Geçen yıla göre yüzde 110 artmış. Kamu harcamaları kontrolsüz biçimde artınca, iktidar da nereden ek kaynak bulabilirim çabasına girişmiş.

Ortalama vatandaşın üzerine zaten her tür vergi salınmış, gelir vergisi, KDV, ÖTV, iletişim vergisi, kredi kullandığınız zaman KKDF ve BSMV. Yok yok. Her şeyden vergi alıyorlar diye düşünürken, Meclis’e sunulan bir tasarıdan gördük ki iktidar vatandaşa ek vergi çıkarma konusunda akla hayale gelmeyecek işlere bile kalkışabiliyor: kredi kartı limitleri üzerinden maktu vergi almak, 750 TL.

Getirecekleri yeni vergiler bununla da sınırlı değil. Notre gidip kimlik kartınızın fotokopisini onaylattınız, vergi. İkinci elde araba aldınız ek vergi. Tapuya gittiniz ek vergi. Beyanname verdiniz ek vergi.

Üstelik sunulan tasarıda ödeyeceğiniz bu maktu tutarların her yıl yeniden değerleme oranı kadar artırılması da öngörülmüş. Gelen tepkiler üzerine şimdilik rafa kalkmış gibi görünüyor ama bu teklif bile niyetlerini açıkça ortaya koydu: vatandaşı daha ağır vergiler altında ezmek.