Mezar kazıcısını arayan rejim ve muhalefet krizi
Eğer, bütün geleceğimizi kirli burjuva siyaset oyunlarının parçası olmuş kişi ve güçlere bırakmayacaksak birleşmekten başka bir yolumuz olamaz. Siyasetin çürümüşlüğünden bıkmış, değişimde ısrarcı halk kitleleri, yeni bir yol açacak, siyasetin seyrini kendi eline alacak güce sahiptir.

■ Politika Kolektifi
Türkiye’de siyaset giderek, günün sonunda Erdoğan’ın bir şekilde kazandığı bir oyuna dönüştü. Bugün de bu oyunun yeni bir versiyonu yürürlüğü konulmuş durumda. Muhalefet ise bu duruma karşı bütünlüklü ve etkili bir karşı duruş göstermek bir yana tam bir dağınıklık içinde. Yaşanan bu durum iktidara yeni manevra alanları açarken toplum içinde de umutsuzluğa neden oluyor.
Toplumun büyük bir çoğunluğunun karşısında olduğu, anketlere göre yüzde 20’lere kadar gerileyerek azınlığa düşmüş bir iktidarın ayakta kalmaya devam etmesi, sadece bir muhalefet krizi ile birlikte düşünülebilir.
Bu hafta yayınlanan bir araştırmada ülkenin sorunlarını “hiçbir partinin çözemeyeceğini” düşünenlerin oranı yüzde 40 olarak ölçüldü. Geçtiğimiz yıla kıyasla “hiçbiri” diyenlerin oranının yüzde 15 artmış olması yaşanan muhalefet krizini ispatlar nitelikte.
MART’TAN SONRA
Mart 2024 seçimleri siyasal İslamcı tek adam rejimi için yolun sonunun göründüğünün yeni bir işareti oldu. İlk kez ikinci parti konumuna gerileyerek azınlık iktidarına dönüşen AKP’nin MHP ve öteki gerici güçlerin desteğiyle ayakta kalabilme yeteneği de Mart’la birlikte sona erdi.
Değişimin kapısının aralandığı bu seçimler, toplumun tek adam rejiminden kurtulma iradesinin en güçlü ifadesi oldu. CHP ise bu tepkinin görünen muhatabı olması nedeniyle uzun yıllar sonrasında birinci parti konumuna ulaştı.
Asıl önemlisi ise Mayıs 2023 seçimlerinde umutsuzluğa kapılan geniş toplum kesimlerinin Mart 2024’te kazandığı güçle siyasette yeni aktif bir mücadele sürecinin önünün açılmasıydı.
Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz kısa dönem içinde neredeyse toplumun tüm kesimleri hakları için ayağa kalktı. Baroların hukuk yürüyüşleri, öğretmenlerin Meclis önünde günler süren direnişleri, çiftçilerin ürünlerini yollara barikat yapıp isyan etmeleri, madenci yürüyüşleri, insanca yaşam mücadelesindeki emekliler, Hopa Cankurtaran’dan Trabzon Uzungöl’e uzanan doğa ve yaşam nöbetleri… Tüm bu toplumsal mücadele ve direnişler toplumun büyük çoğunluğunun büyüyen ve gelişen değişim arzusunun bir ifadesi oldu.
Böylesi bir süreçte, CHP yönetiminin birinci parti çıktığı seçimin hemen ardından yaptıkları, oluşan muhalefet ortamının adım adım dağılmasına yol açtı. CHP, meşruiyet krizi içinde tek adam rejimine karşı oluşan bütün tepkileri ona son vermek üzere birleştirmeye çalışmak yerine, normalleşme adı altında bir uzlaşma çizgisine yöneldi.
DAĞINIKLIK VE PARÇALANMA
Bugün muhalefet hareketi tam da iktidarın istediği şekilde parçalanmış durumda. Bahçeli’nin başlattığı Erdoğan’ı iktidarda tutma oyunu kısa zaman içinde muhalefet içinde dağılmayı tetikledi. MHP lideri Bahçeli’nin, “Erdoğan’ın en az bir dönem daha iktidarda kalması gerektiği” dışında somut hiçbir şey söylememesine rağmen, muhalefetin bir bölümü konuşmalarından şifre çözerek bu aldatma oyunun gönüllü oyuncuları oldu.
CHP’nin durumu dağılmak üzere olan akşam pazarlarına benziyor. Dağınıklığın tüm parçaları iktidar eliyle de kışkırtılarak derinleştiriliyor. Bir yandan Mansur Yavaş diğer yanda Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı etrafında oluşan konsolidasyon uzun süredir ikili bir görünüm yaratıyordu. Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu etrafındaki eski iktidar kümesi ile Özgür Özel etrafında kurulan yeni iktidar kümesi etrafındaki kamplaşma da bu ikilikle iç içe geçerek parçalanmayı derinleştirmeye devam ediyor.
Bu şekilde kişisel ve grupsal çıkarlar etrafında şekillenmiş olan yapılar, Saray rejimine CHP içine büyük müdahale imkânı tanırken, muhalefet açısından tıpkı Mayıs 2023 seçimlerinde olduğu üzere bir kez daha yenilgiye giden yolun taşları şimdiden döşenmiş oluyor. 2023 Mayıs seçimlerinde de anlaşılmayan temel şey, içinde bulunduğumuz aşamada her seçimin faşist tek adam rejiminin oylandığı bir referandum olduğu gerçeğidir. Kişisel iktidar oyunlarını bir yana bırakıp, bu rejimden çıkmayı esas alan birleşik ve sorumlu bir politika izlendiği oranda ancak durum değiştirebilir.
BİRLEŞİK BAŞKA BİR SES
Türkiye daha önce de benzer süreçlerden geçti. Bugün de tekrarlanan hatalarla, “adam kazandı” oyunlarıyla varolan iktidarın ayakta kalmasında düzen muhalefetinin küçümsenemeyecek katkıları oldu. Bir kez daha göz göre göre ülkenin kaderinin bu gerici güçlere teslim edilerek, Türkiye’nin şimdi içinde çürüdüğü karanlığa hapsolmasının önüne geçilebilecek yegâne güç başka bir sesin daha güçlü ortaya çıkmasıyla mümkündür.
Bu başka ses, bugün işyerlerinde, fabrikalarda greve çıkan emekçilerin; yol kapatıp ürününü yakan üreticilerin; her gün giderek azgınlaşan kadına şiddete karşı sokaklarda kız kardeşlerinin hesabını soranların; çocuklarının temiz sınıflarda, karnı tok eğitim alabilmesi için okulların önünden ayrılmayan velilerin; tarikat baskısına, hayat pahalılığına karşı özgür ve onurlu bir yaşam mücadelesi vermeye çalışan gençlerin; insanca bir ücret için 65 yaşında sokakları terk etmeyen emeklilerin; derelerini, ormanlarını şirketlere peşkeş çektirmemek için her gün polisle jandarmayla göğüs göğse gelen halkın sesidir.
Türkiye’nin koltuk hesaplarıyla karanlığa gömüldüğü 2023 seçimlerinden bu yana ülkenin her yerinde irili ufaklı, birbirinden kopuk direnişlerle çıkardığı sesi birleştirmek, halkın tüm kesimlerinin sorunlarının yegâne sorumlusu ve muhatabı olan iktidara karşı yöneltme zamanıdır.
Örtülü IMF planıyla halkı daha fazla yoksullaştıran, Ortadoğu’daki tüm kirli hesaplara angaje olan ve Meclis’i de bin çeşit oyunla iktidardaki ömrünü uzatma planına ortak eden bu rejimi yenebilmenin tek yolu tüm toplumsal muhalefet güçlerinin mücadelesini ortaklaştırarak büyütmekten geçiyor.
Eğer, bütün geleceğimizi kirli burjuva siyaset oyunlarının parçası olmuş kişi ve güçlere bırakmayacaksak birleşmekten başka bir yolumuz olamaz. Siyasetin çürümüşlüğünden bıkmış, değişimde ısrarcı halk kitleleri, yeni bir yol açacak, siyasetin seyrini kendi eline alacak güce sahiptir.
Mezar kazıcısını arayan, zombileşmiş rejimi ortadan kaldıracak bir siyaseti inşa etmek de ülkenin eşitlik ve özgürlük temelinde yeniden kuruluş yollarını açmak da ancak böyle mümkün olacaktır.