Google Play Store
App Store

Batı medyası, Hindistan meclisindeki çoğunluğu kaybeden Narendra Modi’nin koalisyon yönetiminde daha ılımlı olacağı yanılgısında. Ancak taviz vermeye alışık olmayan Modi’nin kaybedecek hiçbir şeyi kalmadı.

Modi’nin Pirus zaferi
Fotoğraf: Depo Photos

Salil TRIPATHI

Batılı medya organlarının Hindistan seçim sonuçları ardından attıkları manşetlere aldanırsanız, Hindistan demokrasisinin artık emniyette olduğunu ve koalisyon siyasetinin “dizginleyici gücünün” Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi yönetim tarzını değiştirmeye zorlayacağını düşünebilirsiniz. Fakat gerçekler böyle değil.

Ümit veren gelişmeler olduğu doğru. Hindu milliyetçiliğinin siyasi temsilcisi konumunda olan Modi, yenilgi aldı. Ülkeyi iki dönemdir yöneten başbakan, kampanyayı bütünüyle kendi şahsiyeti üzerine kurguladı. Kampanya sloganlarından biri “Modi-ki garanti” oldu. Yani kampanya vaatleri arkasında “Modi’nin şahsi sözü” vardı. Seçimlerden sonra hükümeti kuran yine Modi olacak, fakat bunu istediği şekilde yapamayacak.

O halde Modi’nin oyları neden azaldı? Seçmen detayları gözden kaçırmadı. 2016 yılında hükümet büyük Hint banknotlarını yürürlükten kaldırma kararı aldığında bunun gerekçesini teröre desteği ve yasadışı para transferlerini engellemek olarak açıklanmıştı. Fakat asıl sebep kritik seçim dönemlerinde muhalefet partilerine kaynak aktarılmasına engel olmaktı. Bunun bir sonucu da, seçmenin refahına darbe vurmak oldu.

Aradan birkaç sene geçti ve yürürlüğe konulan salgın önlemleri binlerce Hintli göçmeni evsiz ve güvencesiz bıraktı. Birçok insan evlerine dönmek için yüzlerce kilometre yürümek zorunda kaldı. Yolda yaşamını yitiren birçok insan oldu.

Modi basit bir formülle seçim kazanmaya devam etti: Terörizm için suçu komşularına at, pandemi için suçu Çin’e at ve seçmene Hindu milliyetçiliği pazarla. 1992 yılında Hindu fanatikler tarafından yerle bir edilen Babri Masjid camisinin bulunduğu alana inşa edilen Hindu tapınağı, Modi’nin eserlerinden biri oldu.

Partisi BJP halen birinci parti konumunda. Fakat 542 sandalyeden yalnızca 240’ını kazanmayı başardı ve çoğunluğu kıl payı kaçırdı. Şimdi daha küçük partilerin desteğine ihtiyacı var. Modi koalisyon hükümetinin başına geçecek ve hiç alışık olmadığı şekilde başkalarıyla birlikte çalışmak zorunda kalacak.

İnsan hakları ve demokrasiyi önemseyen Hintliler için son 10 yıl felaket bir dönem oldu. Direniş gösteren binlerce Hintli yargılanmaksızın hapse atıldı. Birçok insan yaşananlardan ders aldı ve sessiz kalmayı tercih etti.

Hapse atılan 16 direnişçi yazar, insan hakları savunucusu, avukat ve akademisyenin sekizi halen hapiste yargılanmayı bekliyor. Diğerleri kefalet ile serbest bırakıldı. Bu tür keyfi tutuklamalardan birine maruz kalan 80 yaşındaki bir Cizvit rahibi gözaltında yaşamını yitirdi.

Modi iktidara geldiğinden beri yüzlerce cami ve türbe yerle bir edildi. Birçok kilise kundaklandı. Geçtiğimiz yıl yaşanan olaylarda 36 saatte 249 kilisenin yok edildiği söyleniyor. Müslümanların Hindularla arkadaşlık etmesi tabu haline geldi. Hindu kadınlara aşık olan Müslüman erkekler öldürülme ve linç edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar.

YOKSULLUK SON SÖZÜ SÖYLEDİ

Modi iktidarı zenginler için harika bir dönem oldu. Forbes gibi dergilerde gördüğümüz kadarıyla Hindistan’daki milyarder sayısı tarihi bir seviyeye ulaştı. Listeye bakarsanız bu kişilerin birçoğunun ayrıcalıklı ailelerden gelen Hindular olduğunu görürsünüz.

Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin yaptığı araştırma, günümüzde Hindistan toplumunun İngiliz sömürgeciliği döneminden dahi daha adaletsiz olduğunu gösteriyor. Gelir adaletsizliğini ölçen Gini katsayısı rekor düzeye ulaşmış durumda.

İşsizlerin çoğunu gençler oluşturuyor. Bu gençler huzursuz ve öfkeli. Modi’nin onlara sunduğu tek şey ise nefret edilecek birer azınlık oldu: Diğerleri, Müslümanlar, dini azınlıklar.

Fakat yoksullar Hindistan tarihinde hep yaptıkları gibi, şimdi yine son sözü söylediler. Zenginleri yiyerek değil, oy vererek seslerini duyurdular. Hindistan kırsalının büyük bölümü Modi’nin partisine karşı oy kullandı. Modi iktidarında metro ve üniversite inşaatlarıyla yeni şehirler kurulduğu, rüzgar santralları inşa edildiği, köprüler ve otobanlar yapıldığı doğru. Alışveriş merkezleri inşa edildi, havalimanları yenilendi ve Hindistan havayolları yeni uçaklar satın aldı.

Fakat sahip olduğunuz tek taşıt külüstür bir bisikletse, köy yolunuzun onarılması yeterlidir ve otobanların sizin için bir anlamı yoktur. Köyünüze elektrik verilmesi başlıca ihtiyacınızdır ve rüzgar santralı inşa etmek için pirinç tarlanıza el konulduysa, kızmakta haklısınızdır. Şehirde yaşamıyorsanız, metro sizin için anlamsızdır. Yapılan köprüler de sizin için pek bir şey ifade etmez.

Dolayısıyla yoksullar kendileri için anlamlı olabilecek fırsatlar yönünde oy kullandılar. Elektriğe, suya, yola erişim. Adalet arayışı. Muhalefet partileri bu arayışı anladı ve buna cevap vermek için mücadele etti. Muhalefet kazanamadıysa da zafere yaklaştı.

Birçok insan BJP’nin yaşananlardan ders çıkarmasını, kendine çeki düzen vermesini ve Hindistan’ın en zayıf, en yoksul insanlarını öncelik konusu etmesini bekliyor. Fakat huylu huyundan kolay vazgeçmiyor.

YAKLAŞAN ŞAFAĞIN HABERCİSİ

Yeni Modi iktidarının farklı, daha şefkatli ve mütevazı bir lider ortaya koyacağını düşünenler var. Fakat geçmişe dönüp bir bakın. 2001 yılında Gujarat eyaletinin başına geçti, peşi sıra seçimler kazandı ve sonra da Hindistan’ın başına geçti. Hiçbir zaman başkasının desteğine ihtiyaç duymadı. Başlıca duygusu, kibir. Çünkü başka bir duyguya hiç ihtiyaç duymadı.

Şimdi egosunu bir kenara bırakıp başkalarıyla birlikte çalışmak, müzakere etmek ve taviz vermek zorunda. Modi’yi ve siyaset tarzını bilenler iyimser analistlerin sözlerini duyduklarına gülüp geçiyorlar.

2014 yılına kadar Gujarat’ta geçen 23 yıllık siyaset hayatında Modi başkalarıyla ortak hareket etme arzusuna dair pek bir emare göstermedi. Daha ziyade her fırsatta Hindu fanatiklere göz kırptı, onları birer asker bildi ve işledikleri suçlar için tutuklanmayacakları ya da ivedilikle serbest bırakılacaklarına dair gizli güvenceler verdi.

Modi muhtemelen son kez iktidar koltuğuna oturuyor ve bu yüzden kaybedecek bir şeyi yok. Mohandas Gandi gibi pasifist liderlere hiçbir zaman hayran değildi. Militan Hindu milliyetçilerin silahları ve portreleri önünde boyun eğmeyi tercih etti.

Modi’nin temel içgüdüleriyle hareket etmesine engel olmak için yargının, bürokrasinin ve kolluk kuvvetlerinin henüz göstermedikleri dik duruşu göstermeleri gerek. Anayasayı korumalı ve Hindistan vatandaşlarının çoğunun reddettiği bir doktrini savunan iktidar mensuplarına maşa olmamalılar.

Günün en karanlık vakti, şafaktan hemen öncedir. Fakat bu seçimler yaklaşan şafağın habercisi oldu.

Çeviren: Fatih Kıyman

Kaynak: Middle East Eye