Muharrem İnce’nin politika yaparken öğretmenliğini referans olarak kullanmasını değerli buluyorum. Öğretmenlerin politik yaşama ancak emekli olduktan sonra mahalle muhtarlığı seçimlerinde katılabildiği bir ülkede, cumhurbaşkanlığının iddialı adayları arasına girmesi İnce’nin ayrıca takdir edilmesini gerektirir. Fakat politika yaparken mesleğinin temel ilkelerinden uzaklaşmasını da kınamak lazım. İnce'nin, kişilik gelişiminin kritik döneminde rehberliğe ihtiyaç duyan çocukların olgunlaşmamış tercihlerini siyaset masasına getirmesini öğretmenliğin ilkelerine aykırı buluyorum. Habertürk programcısı Mehmet Akif Ersoy'a ne demişti anımsayalım:

“Seçmen yaşını 15’e indirirsek ben birinci turda alırım. Ama 18’de kaldığı sürece alamam. ‘Çocuklar mı sizi destekliyor?’ Evet! Seçmen yaşı düştükçe oy oranım artıyor. 16-17 yaşındaki çocuklar da beni anlıyor, çünkü o çocuklar dış dünyaya açıklar.” (Muharrem İnce)

***

Muharrem İnce her ne kadar dış dünyaya açık olduğum için çocuklar beni anlıyor dese de çocukların ondan ne anladıklarını, tarafların aynı dünyadan olup olmadıklarını, dış dünya yolculuğunda İnce ile yollarının nerede kesiştiğini psikoloji biliminin genellemelerinden yararlanarak anlamak mümkün.

Gelişim psikolojisi insanı beş evrede inceler; bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık. Kesinliğe yakın yaş aralıklarıyla belirlediği her evreyi ayrıca dönemlere ayırır. Ve her evre ve dönemde birey, ortak zihinsel ve fiziksel özellikler gösterir. Anlamaya çalıştığımız İnce’ye sempati duyan ilk ergenlik grubu (12-15 yaş) olduğuna göre, bu yaş aralığının davranışlarına bakalım: Çocukluktan ergenliğe geçen birey dış dünyayı keşfe çıkar; aile dışında yeni sosyal gruplarla ilişkiye girer, akranlarıyla arkadaşlık kurar, yeni fikirlerle tanışır ve doğal olarak duyguları değişir. Değişen, ailede edindiği duygu, düşünce, değer, ahlaki yargılar ve tavırlardır. O nedenle bağımsız kişilik geliştirme yolundaki ergen ailesiyle çatışma yaşar. Eğer bu kritik süreç iyi yönetilemezse ergen, dış dünyada kaybedilebilir. Ergenlik dönemini sorunsuz atlatılabilmesi için okul devreye girer. Okul, yani öğretmen, aile ile çocuk arasındaki gerilimi çatışmaya dönmeden demokratik yöntemlerle çözer.

***

Sosyalleşme sürecindeki çocukların farklı siyasi görüş ve gruplarla tanışması kaçınılmazdır. Dışarıdan biri olarak öğretmenin bu konudaki rolü, çocukların siyasi tercihte bulunmalarını değil, onların tercihini doğru yapacak siyasi binici kazanmalarını sağlamaktır. Farklı siyasal ve sosyal gruplarla buluşmasına ve onun özgür birey olmasına engel aileden gelen alışkanlıklarını ailesiyle çatışmadan değiştirmesini sağlamanın yolu, çocukların kültürel kapasitelerini artırmaktan geçer. Bu, hem çocukların doğru tercih yapmalarının hem de çocukla birlikte ailenin değişmesinin yoludur. Öğretmen, arkadaş ve akran gruplarında veya sosyal medya mecralarında gelişen tepkisel tavırları “Düşün peşime” diyerek yönetmeye kalkışmaz. Aksi halde onları istismar etmiş olur. Çocukların heyecanını yönetmek öğretmenin yapmayacağı, yapmaması gereken şeydir. İleride değişeceği kesin geçici düşünceleri kışkırtarak çocuklarla aileleri arasında kalıcı çatışmalara neden olmak değildir öğretmenin işi.

***

Muharrem İnce, kendi partisini kurmuş olmasına rağmen eski partisi CHP'ye atıf yapmadan cümle kuramıyor. Sürekli kendisini anlamayan ailesi tarafından dışlandığını dile getirmesi, ilk çatışmasını ailesiyle yaşayan ergenlik sürecindeki çocukların ilgisini çekiyor. İnce'nin herhangi bir ideolojik dönüşüm geçirmeden gençlik kollarında, il başkanlığında, milletvekilliğinde, grup başkan vekilliğinde, parti meclisi üyeliğinde bulunup genel başkan ve cumhurbaşkanı adayı olduğu partiye tavır almasını, hatta tavır almakla kalmayıp ülkenin en kritik cumhurbaşkanlığı seçimini cumhurbaşkanlığı ön seçimine çevirmeye kalkışmasını ergenlik sürecini sıkıntılı geçiren gençlerin ailelerine verdiği tepkiye benzetiyorum. Bu, çocukların gözünden kaçmıyor, onu kendileri gibi ailesiyle (CHP) çatışan bir ergen gibi görüyorlar. O da bunun farkında olmalı ki çocukların karşısına aralarındaki yaş farkını görünmez kılan ilk ergenlik dönemi tavırlarıyla çıkıyor. Bir öğretmen olarak Muharrem İnce'nin eleştirdiğimiz bir başka yönü, çatışmacı tavrına ilgi gösteren çocukları siyasi mücadelesinin sosyolojik zemini gibi kullanmasıdır. Bu tavrından vazgeçer mi, sanmıyorum; çünkü öğretmenlik formasyonunu yitirdikçe lümpen bir siyasetçiye dönüştüğünü görüyorum.