Google Play Store
App Store
Mükemmellikteki beklenmedik kırılma
DERTSİZ ŞEHRİ’NDE TUHAF OLAYLAR, Matteo Saudino, Saliha Nilüfer, Resimleyen: Özge Alphan Günışığı Kitaplığı, 2024

Elif YEŞİLDAĞ

Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Saliha Nilüfer’in Dertsiz Şehri'nde Tuhaf Olaylar adlı yeni romanı, kusursuz bir şehirde yaşayan bir grup insanın, aniden gelişen beklenmedik olaylarla sarsılmasını ve düzenlerinin bozulmasını anlatıyor. Dertsiz bir şehir… Ne kadar ütopik bir düşünce, değil mi? Öyle ki zorunlu olmadıkça şehrin dışına bile adım atma ihtiyacı duymayacağınız bir yerde yaşıyorsunuz. Hayal edin; adil, eşit, huzurlu, doğayla uyumlu ve yüksek refah seviyesine sahip bireylerin yaşadığı bir yer. Her şey o kadar mükemmel ilerliyor ki, en ufak bir aksaklık bile bu düzeni altüst edebilir.

Bir sabah, Dertsiz Şehri’nde dolaplardaki tüm giysiler kaybolur. Huzurlu yaşamaya alışmış halk, ne giyeceğini şaşırınca büyük bir kaos ortaya çıkar. Yöneticiler hemen "İki Gözüme Bizde Çözüm Şirketi"nde çalışan ünlü sorun çözücü Lacivert Nerdomert’i göreve çağırır. Cin fikirli kardeşler Fikriye Çitilembik ve Zeki Zıpırfikir de halaları Gül Külyutmaz’la birlikte ona katılır. Eski günleri özleyen, başka mobilyalara öykünen dolapların asıl derdini bulmak, kahramanlarımızı beklenmedik bir maceranın içine sürükler.

Yazar, fantastik ve mizahi bir anlatımla okuru eğlenceli ve düşündürücü bir yolculuğa davet ediyor. Dertsiz Şehri sakinlerinin alıştıkları düzen, dolaplarındaki giysilerin kaybolmasıyla sarsılır ve bu olay, şehri büyük bir krize sürükler. Ancak bu kriz, sıradan bir aksiliğin toplumda ne kadar büyük bir kaos yaratabileceğini gösterirken, basit görünen sorunların ardında daha derin nedenler olabileceğini de düşündürmektedir.

Romanın ana karakteri Lacivert Nerdomert, ismiyle bile okuru güldüren bir sorun çözücü olarak karşımıza çıkıyor. Fikriye Çitilembik, Zeki Zıpırfikir ve Gül Külyutmaz gibi ilginç isimlere sahip yan karakterler, metindeki mizahı bir üst seviyeye taşıyor. Şehirlerindeki kayıp dolapların peşine düşen kahramanlarımız, dolapların hiç bilinmeyen dünyasıyla ve onların tahmin edilemez arzularıyla karşılaştıklarında, kendilerini bambaşka bir bilinmezin içinde buluyorlar. Dolapların eski günlerini özlemeleri ve başka eşyaların yerinde olmaya özenmeleri, bu düşüncelerini bilmecelerle tıpkı canlı bir varlık gibi dile getirmeleri, Dertsiz Şehri sakinlerinin yaşamlarında ki her şeyi sil baştan sorgulamalarına neden oluyor.

Sokrates’in "Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir" ifadesi, tam bu noktada metne anlam kazandırıyor. Şehirde yaşayan insanlar, rutinlerine o kadar bağlı kalmışlardır ki, hayatlarının anlamını sorgulamak onlar için hiçbir zaman ihtiyaç haline gelmemiştir. Ancak karşılaştıkları bu beklenmedik olaylar sayesinde hem yaşamlarındaki amaçsızlıkla yüzleşecekler hem de yaşamın özünü ve dünyamızdaki dengeyi yeniden keşfetme fırsatı bulacaklardır. Yazar, bunun için önce okuru modern dünyanın bitmek bilmeyen tüketim alışkanlıkları ile yüzleştirirken, bu tüketimin doğaya ve yaşam kaynaklarına verdiği zararları vurguluyor. Özellikle, giysi üretimi için harcanan su miktarına dikkat çekerek, aşırı tüketimin çevresel etkilerini sorgulatıyor. Modern dünyanın aşırı tüketim alışkanlıkları ve hızla tükenen kaynakları, eski yöntemlerin yeniden değerlendirilmesi ve uygulanması gerektiğini gösteriyor.

Sonunda, Dertsiz Şehri sakinlerinin düşüncelerini özgürce ifade edebileceği, yeni fikirler üretebileceği, fikirlerini geliştirebileceği ve sorunlarına çözüm bulmak adına motive edici tartışmalar yapabilecekleri bir ortamda gerçekleştirilen beyin fırtınası çalışmasının, Dertsiz Şehri’nin düzenine ve sakinlerinin yaşam tarzına yeni bir bakış açısı getirdiği söylenebilir. Bu sürecin, onlara mevcut sorunlarını çözme konusunda değil, toplumsal yapılarında anlamlı değişiklikler yapma konusunda da ilham verdiği söylenebilir.