Google Play Store
App Store

İki haftadır  tartıştığımız mutena anarşizm konusuna tartışma babında cevaplar geliyor. Tartışmayı zenginleştirmek açısından Gökhan Gençay’ın

İki haftadır  tartıştığımız mutena anarşizm konusuna tartışma babında cevaplar geliyor. Tartışmayı zenginleştirmek açısından Gökhan Gençay’ın  eleştirisine yer veriyorum. Haftaya bu görüşler üzerinden devam edeceğim.
•••
Sevgili Ali
‘Mutenalaştırılmış anarşizm’ başlıklı iki köşe yazını biraz önce okuma fırsatı buldum. Yazıları okuduğum anda aklıma düşen bazı eklemeleri, hatırlatmaları seninle paylaşmak istedim. Olabildiğince basit ve rafine biçimde yazılarda mevcut olduğuna inandığım problemleri işaret edeceğim.
Öncelikle, kendini güncel sanatın elit ‘sosyetesi’ ve akademi dünyasının konforlu dünyası içinden kuran ‘anarşizm’ söyleminin -ya da duruşunun- bizzat biz anarşistler tarafından eleştirel manada değerlendirildiğini, yani anarşizmin böylesi kaymak tabaka ortamlarına malzeme kılınmasına yönelik en sert eleştirilerin yine anarşistler tarafından dillendirildiğini hatırlatmam gerekli.
Son yıllarda dünyadaki farklı farklı deneyimlerin üzerinden gelişen ve ivme kazanan anti-otoriter, anarşist düşünce ve eylemin yaratıcı bir militanlık kültürü kadar kendi ‘Beyaz’larını, ‘kanaat önderi’ özentilerini de var ettiği inkâr edilemez bir hakikattir. Senin de işaret ettiğin gibi toplumun ayrıcalıklı kesimleri arasında üslenen bu tuzu kuru azınlık -aynen solun içinden çıkan benzer angajmana sahip elitler gibi- anarşizmin militan, yıkıcı içeriğini/oluşunu sistem içi ‘edebi’ bir muzipliğe tahvil etmeye soyunmakta.
Bu durumu ifade etmek, bunların uysallaştırma girişimleri üzerinden güncel anarşist hareketleri kategorize etmeyi gerektirmez tabii ki. Yani, bir kesimi ve onu sembolize eden teoriyi, söylemi eleştirel analize tabi tutarken kantarın topuzunu kaçırmamaya özel bir gayret sarf etmekte fayda var.
Mesela, Fight Club filmini ve romanını yukarıda özetlediğimiz eğilimin önünü açan bir yolun köşe taşı olarak tarif etmek son derece hatalıdır.Yazar Chuck Palahniuk’un Fight Club’la ruhuna nüfuz etmeyi başardığı dünya, basitçe bir ‘loser’ arketipinin kültürel evreninin popüler sunumu olarak okunmamalı. Fight Club, yıkıcı bireysel iradenin yer yer nihilizmle flört eden radikal bir tasviridir.
Ayrıca, Fight Club, karşısına aldığı değer ve kurumlar dolayısıyla genel geçer kapitalizm dolayımını aşan radikal bir yıkım projesini içerir. Bu düzlemde, teknolojik, endüstriyel toplumsal kodların tümüne cepheden savaş açma çağrısı barındıran Fight Club, 19. yüzyılın klasik anti-kapitalist mücadele rotasının kat be kat ötesinde bir radikal alt-metin barındırmaktadır.
Yani, Fight Club’la rezonans ilişkisine giren anarşist eğilimler, senin altını çizdiğin tarihsel-geleneksel- sendikalist anarşist akımların hepsinden daha fazla sistem karşıtıdır.
Güncel bir örnek olması bağlamında İsyancı Anarşi’nin en önemli isimlerinden 73 yaşındaki İtalyan Alfredo Bonanno’yu özellikle vurgulamak istiyorum. Yazdığı metinlerden eylemlerine kadar türlü sebeplerden italya’da yıllarını hapishanelerde ve yeraltında geçirmiş olan Bonanno, birkaç hafta önce de Yunanistan’da silahlı banka soygunu suçlamasıyla tutuklanmıştır. (Tekrar dikkatini çekiyorum: Bonanno 73 yaşındadır!)  Yani, militan mücadele, yıkıcılık perspektifi ve yaratıcı teori başlıklarının hepsinde birden 19. yüzyıl ‘sınıfçı anarşizminin’ ilerisinde yaşayan bir örnektir kendisi.
Öyleyse, anarşizm tasnifi yaparken ‘19. yüzyıldakiler babayiğitti, hoştu; şimdikiler hava cıva’ tarzında bir nostaljik ajitasyonun somut gerçeklere pek de denk düşmediğini belirtmek gerekiyor.
Güncel sanatla anarşizmi bir potada eritmek ve bu kulvardan anarşizmi ‘mutenalaştırılmış’ diye kodlamak da yanlış olacaktır. Evet, senin de yazdığın gibi kendine ‘anarşist’ sıfatı biçerek Bienal sosyetesinin içinden bir ‘özgürlükçü sanat’ alanı açmayı iş bellemiş insanlar mevcuttur. Ama, bir de varolan sanat ismi verilen her şeye dibine kadar sert eylemlerle saldıran, tabir-i caizse sanat karşıtı bir dille kendi sitüasyonlarını yaratan Alexander Brenner gibi anarşistler de vardır, ve kanımca güncel sanat ve anarşi üzerine bir söz söylenecekse kendisinin adının mutlaka anılması gerekir.
Umarım bu kısa hatırlatmalarım ekseninde açtığın gündeme eklemeler yaparsın. Bu vesileyle geleneksel anarşizme mesafeli ama kendini ‘mutenalaşmadan’ ve ‘mutenalaştırmadan’ kuran anarşistlerin varlığını da okurlarına duyurmuş olursun.
Sevgilerimle
Gökhan Gençay