Google Play Store
App Store

Günümüzün en çok dinlenen müzisyenleri arasında yer alan Canozan, Işıl Işıl Sahne’nin konuğu oldu. Canozan, “Sokakta birçok insan benim yüzümü bilmez ama şarkılarımı bilirler. Tam istediğim kıvam da bu” diyor.

Müzisyen Can Ozan: Yüzümü değil ama şarkılarımı bilirler

Işıl Çalışkan

“Sar Bu Şehri” ve “Toprak Yağmura” gibi hit parçalarıyla geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan Canozan, geçtiğimiz yıl yayımladığı “Ağlama Ben Ağlarım” şarkısıyla müzik dünyasında kayda değer bir etki yarattı. Bir süredir Türkiye’nin en çok dinlenen sanatçıları arasında yer alan Canozan, dinleyicilerini bu kez “Acıtır Gibi Severek” adlı yeni şarkısında duygu yüklü bir yolculuğa çıkarıyor. Söz ve müziği kendisine ait olan bu parça, kaybedilen bir aşkın izlerini güçlü melodilerle dile getiriyor. Canozan ile yeni şarkısının rehberliğinde müzikal serüveninde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Hayatının nasıl bir dönemindesin?
Yoğun, yorucu ama tatmin edici ve amaçlarıma ulaştığım bir dönemdeyim. Geçtiğimiz sene şarkılarımın çok dinlenmesi, konserlerimin dolu geçmesi bana bunları hissettirdi. Yılların birikiminin üzerine “Ağlama Ben Ağlarım” şarkımın çıkması ve tutmasıyla kariyerim üç katına ulaştı. Sanki ÖSS’yi kazanmışım gibi bir his.

“Ağlama Ben Ağlarım”da diğer şarkılardan farklı olarak dinleyiciyi hangi özelliği çekti? Neden o şarkı daha fazla sevildi?
Çok yoğun bir şarkı bence. Anlatılan hikâye akılda kalıcı melodilerle ve rafine edici bir aranjeyle yapılıyor. Şarkıdan herhangi bir yeri çeksen dağılıyor. O kadar bütünlükçü bir yapısı var. Her zaman çıkmıyor bu. Şarkı ne kadar minimal ve rafineyse anlatılan hissiyatları bir yere kanalize etmişsin gibi oluyor. Böyle olunca şarkı sivri bir şekle geliyor ve ateş ediyor. Ama tabii burada şarkının tutmasındaki temel olay Türkiye’de bu duyguları hisseden çok insan olmasıyla alakalı.

ACI İÇEREN ŞARKILAR BİZDE ÇOK DİNLENİYOR

Coğrafyayla mı ilgili?
Evet. Bu şarkı Avustralya’da çıksaydı hiçbir şey olmazdı. Çünkü Avustralya’da mutsuz bir şarkı hiç Top 50’ye girmiyor. Özellikle Batı Avrupa’da elektronik müzik çok dinleniyor. Bizde genelde rap şarkıları ve acı içeren yanık şarkılar Top 50’den oluşuyor. “Ağlama Ben Ağlarım” o dönem insanların hissiyatını yakalayan bir şarkı. Zaman ve mekânla da çok ilgili.

“Ağlama Ben Ağlarım” bundan sonraki kariyerini nasıl şekillendirecek? Sonraki şarkılar için üzerinde yine böyle bir şarkı olmalı gibi baskı hissediyor musun?
Bu bir baskı yaratmıyor bende çünkü ben her türlü şarkı yapıyorum. Ama tabii toplumun benden beklentisinden ziyade benim artık kendimden bir beklentim oluşmaya başladı. Önceden sevsinler sevmesinler önemli değil, ben zaten yapmaktan zevk alıyorum diye yapıp koyuyordum. Şimdi işler büyüdükçe ciddi sorumluluklar geliyor. Can Ozan diye evinde müzik yapan biri değilim artık.

Hiç duygusal biri gibi görünmüyorsun ama şarkıların çok derinlikli ve duygusal. Nasıl oluyor bu?
Ben o konuda dengesizim bence. Dün buluşsaydık çok daha farklı biri olabilirdim. Konuşkan olmayan, saçma sapan itici cevaplar veren biri olabilirdim. Ama bugün keyfim yerinde ve espri yapasım var.

Ben seni ilk olarak “Transatlantik”le tanıdım. Orada daha eğlenceli bir Can Ozan var. O şarkıyı müzik kariyerinde nasıl konumlandırıyorsun?
İndie elektronik aslında benim daha çok dinlediğim bir tarz ama Türkiye’de pek dinlenmiyor. Deniz Tekin’le yaptığımız ilk şarkı olarak benim için çok önemli bir yere sahip. Yıl 2017. Spotify’da hiç dinleyicim yokken beni çok umutlandırmıştı. Ben o zaman “no-name”dim. Deniz ünlüydü. 100 milyon falan dinleniyordu. Dolayısıyla Deniz’le birlikte yaptığımız proje olarak benim dinlenmemi epey artırmıştı. Şarkıyı da çok seviyorum zaten. Günlük 10 dinlenmem varsa 5 bine çıkmıştı sayı. Geleceğe dair beni ümitlendirmişti. Zaten o dönem Spotify’ın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmek, rap furyasının geleceğini öngörmek zordu. Ben görememiştim.

Şu an Spotify’da en çok dinlenen müzisyenlerden birisin. Bekliyor muydun böyle bir şey?
İlk 100’deyim evet. Ama beklemiyordum. “Ağlama Ben Ağlarım”ın tutacağını düşünüyorduk biz. Eş dost akraba “Bu şarkıda bir şey var” diyordu. Ben o tepkileri doğru ölçebiliyorum. Genelde insanlar “güzel olmuş” diyor ama ben çok takmam. Ben daha çok samimiyete ve mimiklere bakarım. Bir insan gerçekten etkilenmiş mi diye bakarım. O şarkıda öyleydi. Karşılığını da gerçek dünyada gördük.

SOKAKTA GAYET  RAHAT YÜRÜYORUM

Alternatif müzik yapan bir müzisyen olarak popüler olmayı nasıl karşılıyorsun?
Ben tam popüler olduğumu zannetmiyorum. Popüler oldum tabii bir noktada mecburen ama ben popçu değilim sonuçta. Bilboard’larda beni görmezsiniz. Uzun süre göreceğinizi de düşünmüyorum. Dolayısıyla ben kendimi ünlü gibi görmüyorum. Sokakta birçok insan benim yüzümü bilmez. Ben sokakta gayet rahat yürüyorum.

Ama şarkılarını biliyorlar.
Evet şarkılarımı bilirler. Tam istediğim kıvam da bu zaten.

Yeni şarkın “Acıtır Gibi Severek”ten de söz edelim. İçinde tezat duygular barındıran bu şarkının hikâyesini senden dinlemek isterim. Bir savaş alanı gibi mi aşk?
İlişkilerin çoğunda ilişkinin içinde olan insanların da anlamadığı bir itme çekme dinamiği oluyor. Özellikle toksik diyebileceğimiz ilişkilerde bırakılınamayan ama devam da edilemeyen bir dilemmada kalınıyor. Bu şarkı onun üzerine. Bir ilişkinin sana zarar verdiğini düşünüyorsun ama yine de bırakamıyorsun, çünkü orada seni tutan bir şey var. O insanın kendini tanımasını sağlayan bir şey üzerine düşünüp çözümlemeye çalışırsa. Ben de tabii yaşadıklarımı ve ilişkilerimi şarkılarla birlikte çözümlemeye çalıştığım için böyle bir söz ve melodi çıkıyor. Bir şeyler yaşıyorsun ve gitarın başına oturduğunda bu çıkıyor.

Şarkılarını nasıl yazıyorsun?
Gitarı alıp doğaçlamaya başlıyorum. Yavaş yavaş şekillenmeye başlıyor. Özellikle ilk kısmı ve nakaratı belirmeye başlıyor. Sonra “Bu olmadı” deyip birkaç kelimeyi, melodiyi değiştiriyorum. Böyle oluyor.

10 yıl sonra kendini nerede görmek istersin?
Hawaii’de DJ set yaparken ya da eş dostla eğlenirken olabilir. Ya da Elon Musk’la Mars’ta olabilir. Bilmiyorum (Gülüyor).

MÜZİKSİZ HAYAT ÜZÜCÜ GELİYOR

Müzik hayatında olacak mı?
Müzik olur evet. Sağlığım el verdiği sürece 80’e 90’a 100’e kadar müzik hayatımda olur. Müziksiz hayat saçma zaten. Bana çok üzücü geliyor. Sanat olmayan diyelim. Ben hep böyle triplere giriyorum. Ya sağır olursam, kulağım giderse diye. Çünkü çok gürültülü ortamlarda çalıştığımız kulak çınlaması gibi hastalıklar için risk altındayız.

Birçok müzisyen ülkenin koşullarından dolayı ülkeden gidiyor.
Ben şimdi Almanya’da şirket kurdum. Orada oturma iznine başvurmayı düşünüyorum açıkçası. Ama orada yaşamak istemem. Burası istediğimiz noktaya gelsin. Buradaki problemler artık akıl almaz düzeyde. Ben Türkiye’nin Meksikalaşmasından korkuyorum. Şiddetin daha artması gibi tehlikeler önümüzdeki 10 yıl için Türkiye’de olası. Dolayısıyla başka bir ülkede yaşayabiliyor olmam lazım. Bu mecbur artık. 1 milyon kişi gitmiş.