Google Play Store
App Store

Su Yüzü, 2025 Creteil Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nden “Seyirci Ödülü” ile döndü. Filmin oyuncularından Nazan Kesal Su Yüzü’nü BirGün Pazar’a anlattı.

Nazan Kesal: Yüzleşmeden yola devam etmek zor

Sarya Toprak

Zeynep Köprülü’nün Selin Sevinç’le beraber senaryosunu kaleme aldığı ve yönettiği; Cemre Ebüzziya, Nazan Kesal, Aytek Şayan, Yasemin Szawlowski ve Şamil Kafkas gibi oyuncuların yer aldığı Su Yüzü Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali ve İstanbul Film Festivali’nin ardından 30 Mayıs’ta vizyona girdi.

Su Yüzü, 2025 Creteil Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nden “Seyirci Ödülü” ile döndü. Filmde Deniz karakteri yetersizlik hissiyle baş ettiği bir dönemde, annesinin düğününe katılmak için doğduğu kasabayı ziyaret etmek zorunda kalıyor. Deniz’in geride bıraktığını düşündüğü öfkesi kasabada annesiyle yüzleşince yeniden ortaya çıkıyor. Filmin oyuncularından Nazan Kesal Su Yüzü’nü BirGün Pazar’a anlattı.

Filmdeki karakteriniz nasıl duygusal katmanlara sahip, siz nasıl bir bağ kurdunuz? 

Senaryoyu okuduğumda hikâyeyi çok sevdim. Bir genç kızın travmalı, fırtınalı büyüme hikâyesini sakin, sessiz, yalın bir dille anlatmayı seçmiş Zeynep Köprülü. Yönetmenin ilk uzun metrajlı filminde böylesine zor bir konuyu seçmesi ve buna cesaret etmesi sebebiyle de desteklenmesi gereken bir ilk film olduğuna ikna ettim kendimi. Güzel bir ekiple çalıştık. Sinemada sessizliğin altındaki çığlığı hikâyeleştirmek ve yazmak zordur çünkü. Hikâye ile birlikte rolü de sevdim. Bugüne kadar hiç oynamadığım bir anne karakteriydi Tülin.

Hayat biz plan yaparken başımıza gelenlermiş ya hani. Tülin de Deniz’in babasıyla evlendiğinde bir gün onun öleceğini bilmeden evlendi ve beklemediği bir anda eşini kızıyla denizde yüzerken kaybetti. Yıllar içinde çok acı çekti, çok ağladı, yasını tuttu ölmüş eşinin lakin bu beklenmedik zamansız ölüme sebep aradı ve kızını suçladı. Henüz büyümekte olan küçük kızı Deniz’i. Deniz de o gün babasıyla yüzmek için ısrar etmeseydi, istemeseydi belki de kocası ölmeyecekti. Bilemeyiz ki kim ne zaman ve nasıl ölecek.

Tülin eşini yitirmiş tek çocuklu dul bir kadın. Yasını tutmuş, kendisiyle yüzleşmiş. Yaşam bağları güçlü bir kadın. Kasabada yalnız bir kadın olmanın zorluklarını biliyor. Kızıyla sorunlar yaşamasına rağmen ikinci evliliğini yapacak kadar da cesaretli. Yaşamı seçmiş her şeye rağmen.

Filmde anneyle Deniz arasında nasıl bir çatışma var, bunu izleyiciye aktarmak için nasıl bir yöntem izlediniz? 

Çekim öncesi Zeynep’le (Köprülü) masa başında okumalar, provalar yaptık. Yönetmenin gözünde o karakterlerin ne olduğu ne olması gerektiğini anlamadan filmdeki rolü çıkaramazsınız. Sinema yönetmenin sanatı çünkü. Tarkovsky’nin deyimiyle “sinema yönetmenin gördüğü bir rüya oyuncular da o rüyanın birer parçası”. Senaryoda karakterlerin yönelimleri, cümleleri üzerine kafa yorduk. Tülin’i ve Deniz’i anlamaya çalıştık. Anne, babanın ölümünden kızı sorumlu tutmuş bir dönem. Deniz küçük yaşta babayı yitirmiş ve acı, sorumluluk, çaresizlik içinde Fransa’ya okumak için gitmiş. Belki kaçmış... Geride kalacak sanmış. Gitmek bir yanıyla da geride bırakmaktır yanında götürdüğünü bilmeden, farkında olmadan. Anne de Deniz için geride bıraktığı bir insandır. Hesaplaşmadan, yüzleşmeden yola devam etmek çok zor hepimiz için. Annenin ikinci evliliği bu sebeple çok önemli. Anne-kız ilişkisinin yeniden onarılmasına sebep olurken çatışmalı bir süreci de tetikliyor öte yandan. Anne ve kızın ortak acılarıdır babanın ölümü. Tülin’in kızına karşı duyduğu derin bağımlılık ve vicdan ikinci evlilikle birlikte özgürleşme yoluna giriyor.

Filmde canlandırdığınız anne, kızını geçmişin hayaletleriyle yüzleşmeye itiyor gibi. Sizce bu yüzleşmede annenin bilinçli bir rolü var mı? 

Elbette var. Tülin ve Deniz için Su Yüzü bir yanıyla da özgürleşme filmi. Tülin kızının büyümeye çalıştığının, sancılarının, her şeyin farkında. Deniz’in özgürleşmesi, geçmişiyle hesaplaşmasıyla mümkün ancak. Önce kendini affetmeli sonra annesini, çevresini ve arkadaşlarını.

Karakterin duygusal dünyasını taşımak sizin için ne derece yorucu ya da dönüştürücü oldu? 

Tülin’i sevdim. Yaşamla kurduğu güçlü bağı, neşesini, sevmeyi unutmamasını, kocasının ölümüne rağmen yola devam etme coşkusunu çok sevdim ve hakikatli bir yerden oynamaya çalıştım. Suyun akışını değiştirmeyi seven bir insanım hayatta. Tülin de öyle biraz. “Bu böyle gitmez” deyip radikal kararlar alıp yolunu değiştirebilen cesur bir kadın. Hiç de öyle kolay alınacak kararlar değildir bunlar. Benzer durumda olan başka kadınlara da cesaret veren dönüştürücü bir rol. Severek oynadığınız roller ya da işler yorucu olmaz. En azından benim için böyle.

Su Yüzü’nün kadın karakterleri arasında görünmez bağlar var. Filmdeki kadın temsillerine dair yorumlarınız neler? 

Hepsinin de iç dünyası birbirinden farklı. Aslında hepsi de ışığı görüyor. Çıkışsız değiller yani. Sadece cesaret edip adım atmakla ilgili zaman kaybı yaşıyorlar. Tülin bunu erken fark etmiş ve geç de olsa kızını da geride bırakmadan yeni bir yol çizmiş kendine.