Ne transferler gördüm zaten yoktular!
Komisyondan geçen ‘hayvan hakları’ yasasıyla ilgili naçizane birkaç kelam. Ülkeyi 2002’den beri AKP tek parti olarak yönetiyor, üstelik nicedir başkanlık sistemiyle. Onca sene ülkeyi ve belediyeleri tek başına kimselere hesap vermeden yönetirken, önlem almayıp beceriksizliğin sonunda bakıma muhtaç hayvanların öldürülmesini savunmak merhamet yoksulluğudur. İktidar, ölüm karşısındaki kayıtsızlığıyla hiç şaşırtmıyor. Verilere bakalım. Yakın geçmişte Hatay depreminde 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 39 bin binanın yıkıldığı 11 ilde sadece 369 dava açıldı, tutuklanan kişi sayısı 267’de kaldı.
Ülkede sene içinde iş kazalarında 1517 kişi ölmüş, her gün iş cinayetlerinde üç kişi hayatını kaybediyor ama kimin umurunda! Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) 2024’ün ilk altı ayını kapsayan raporunda, 205 kadının katledildiği, 117 kadının şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği vurgulanıyor. Diğer tarafta son üç yılda köpeklerin neden olduğu ölüm sayısı 10. Elbette bu sorunun çözülmesi gerekir ancak bu yaşamda hiçbir sorununun çözümü öldürmek değildir. Medeni ülkelerde olduğu gibi toplarsın, kısırlaştırıp rehabilite edersin, düzgün barınaklara koyar sahiplendirirsin, sahiplendiremediklerine yuva olursun. Bakıma muhtaç kedilere, köpeklere barınacakları bir yuva, bir kap yemek vermek bu kadar mı zor geliyor da öldürmeyi seçiyorsunuz? Her canlının yaşam hakkına saygı duymak medeniyet göstergesidir. Gördüğüm, bu dünyanın başına gelmiş en kötü şey kedi ya da köpek değil, insandır. Hala anlamadınız mı?
Dönelim futbola,
2022 yazında, 96 milyon Euro transfer bedeliyle Ajax’dan Manchester United’ın saflarına katıldı Antony, 24 yaşındaki Brezilyalı sağ kanat oyuncusu. Beklenti büyüktü, Paul Pogba ve Romelu Lukaku'dan sonra Manchester United kulüp tarihinin en pahalı üçüncü transferini gerçekleştirmişti. Ajax ise kulüp tarihinin en değerli satışıyla kasasını dolduruyor, iki sezon öncesinde 13 milyon Euro ödediği futbolcudan servet kazanıyordu. Futbolcuya kısa süre önce kulüpten ayrılan Edinson Cavani'nin giydiği 21 numaralı forma verildi ama hikâyenin sonrası hazin. Bir yılı aşkın süre Old Trafford'da gol atamayan Antony, 17 Mart 2024'te Federasyon Kupası çeyrek finalinde Liverpool'a karşı 4-3'lük skorla gol atarak gol kısırlığına son verdi. 2023-24 sezonunun sonunda kadar forma giydiği 82 maçta 11 golü var, yazılanlara göre şimdilerde Manchester United futbolcuyu elden çıkartmanın yollarını arıyormuş…
Bir transfer sezonunda daha takımlar nokta transfer peşinde koşarken, gazetelerin spor sayfalarını transfer fantezileri süslerken, hatırlayalım Premier Lig tarihinde büyük beklentilerle transfer edilmiş ama beklenenin hayli altında kalmışları…
Yaşı yetenler belki hatırlar, 25 Ocak 1981 Liverpool Francis Jeffers Ada futbolunda adını henüz 16 yaşında Everton formasıyla Old Trafford’da Dave Watson’un yerine oyuna girerek duyurdu. 1999-2000 sezonunda forvette Kevin Campbell ile müthiş ikili olarak anılmaya başlamış, o sezon geçirdiği sakatlıklara rağmen oynadığı maçlarda yıldızlaşmıştı. 2001’de, 8 milyon sterlin karşılığında Arsenal’e transfer olduğunda Arsenal teknik direktörü Arsene Wenger, “Fox in the box” (ceza sahası içindeki tilki) olarak tanımlamıştı. Ancak uzun sakatlık dönemleri, takımda yer alan Thierry Henry ve Sylvain Wiltord’un yükselen formu onu yedek kulübesine mahkûm etti. 2001-04 arasında sadece 22 maçta forma giyen, 4 gol kaydeden forvet Everton’a kiralık olarak geri döndü. İlerleyen zamanlarda Charlton Athletic, Glasgow Rangers, Blacburn Rovers takımlarında şansını deneyen golcü kariyerinin sonlarında Malta takımlarından Floriana FC’de iki maç yer aldıktan sonra kadro dışı kaldı. 2014’te alt liglerde, Accrington Stanley’de futbolu bıraktı. Ah çektiren tam bir düşüş hikâyesi! Wenger’in o dönem, “Jeffers’i, Zlatan Ibrahimovic’e tercih ettim...” cümlesi halen hafızalardadır...
2000-01 sezonunun başında Chelsea’nin futbolcusu Mario Melchiot Hollandalı stoper Winstone Bogarde’ı kulübe önerir ve kulübün futbol direktörü Colin Hutchinson bu transfere onay verir. Takımın o yıllardaki teknik direktörü Claudio Ranieri birkaç antrenman sonrası futbolcuyu yetersiz bulduğunu, gitmesi gerektiğini söyler. Ancak haftada 40 bin sterlin sözleşmeye imza atmış Bogarde kalmakta kararlıdır. Dört sezon kaldığı takımda sadece bir maçta forma giyerken rezerve ve genç takımda antrenmanlara çıkar. Chelsea kariyeri(!) sonrası kulüp bulamayan stoper 2004’te futbolu bırakır. İşin garip tarafı Chelsea öncesinde Ajax, Milan ve Barcelona’da forma giymiş olması. O dönem Chelsea’den neden ayrılmadığını soranlara, “Premier Lig tarihinin en kötü transferi olabilirim ama umurumda değil, ben kazandığım paraya bakarım!” demişliği bile var.
Sene 1999… Manchester United’ın efsane kalecisi Peter Schmeichel takımdan ayrılmıştır ve Sir Alex Ferguson kaleci arayışı içindedir. Aradıkları kaleciyi İtalya’da bulduklarına inanarak Venezia kulübüne o dönem bir kaleci için rekor sayılacak transfer ücreti 4,5 milyon sterlin ödeyerek Massimo Taibi’yi transfer ederler. Fergusuon’un yüzü gülüyordur. Malum, iyi bir kaleci takımın yarısı! Ancak yeni transfer beklendiği gibi çıkmaz, 1999-2000 sezonunda sadece dört maçta kaleyi koruyan, Chelsea karşısında oynanan maçta kalesinde beş gol gören bahtsız kaleci 2000’nin yazında takımdan ayrılır. Geride Southampton maçında Matt Le Tissier’in zayıf şutunda bacak arasından yediği gol ve o gole dair İtalyan gazetelerinde çıkan manşetler kalmıştır: “Kör kaleci!” Velhasıl futbolun içinde büyük umutlarla geldiğin yerde mizah konusu olmak da var.
Marco Boogers adını çokları duymamıştır muhtemel ama hikâyesi anlatmaya değer. 12 Ocak 1967 Dordrecht, Hollanda doğumlu forvet 1995’in yaz aylarında 1 Milyon sterlin karşılığında teknik direktörlüğünü Harry Redknapp’in yaptığı West Ham United’a transfer oldu. 1992–95 arasında Sparta Rotterdam’da 25 maçta forma giymiş Boogers’ın o maçlarda 11 golü var. İngiliz teknik direktör çok sonraları futbolcuyu transfer öncesinde izlemediğini, sadece kasetlerini izleyerek almaya karar verdiğini anlatır. Anlayacağınız, kasetten izleyerek futbolcu transfer etme sadece bize mahsus değilmiş, öğrendik bu vesileyle. Sezonun ilk maçında, Leeds United karşısında oyuna 2. yarıda giren forvet takımının sahadan 2-1 yenik ayrılmasına engel olamaz. Buraya kadar normal görünen hikâyenin bundan sonrası az görülen cinsten. Forvetin ikinci maçı Old Trafford stadında Manchester United karşısında. Oyuna sonradan girip, maçın bitimize az kala Garry Neville’a tekme atınca kırmızı kartla oyun dışı kalır. Akabinde futbol Federasyonu tarafından dört maç ceza alan Boogers, moralinin bozulduğunu, evini özlediğini dile getirerek Hollanda’ya döner. Bir süre futbolcudan haber alamayan West Ham futbolcuyla irtibata geçmeye çalışırken, Ada’nın çok satan Bulvar gazetelerinden “The Sun” futbolcunun Hollanda’da bir karavanda yaşadığını, kendini alkole vurduğunu yazar. Haber üzerine Hollanda’ya giden kulüp yöneticilerinden Bill Prosser futbolcuyla konuştuğunu, ancak yanlış anlaşılma olduğunu, karavanda yaşamadığını söyler. Sonrasında takıma dönen futbolcu iki maçta forma giydikten sonra takımdan ayrılır. Zamanın yabana atılmayacak transfer ücreti 1 Milyon sterlin bedeliyle kadroya katılan golcüsünün hikâyesinden(!) geriye “The Sun” gazetesinin manşeti kalır; “Barmy Boogers Living In A Caravan”. (Kafadan Çatlak Boogers karavanda yaşıyor).
30 Ocak 1981 doğumlu Brezilyalı forvet Afonso Alves 2008’de Hollanda’nın Heerenveen takımından Middlesbrough’ya 12 milyon sterlin karşılığında transfer olduğunda çoğunluk “müthiş transferin” Ada futbolunu sallayacağına inanmıştı. Nasıl inanmasın; Hollanda’da oynadığı 39 maçta 45 gol kaydeden golcü o donem geleceğin yıldızları arasında gösteriliyordu. Ancak işler beklendiği gibi gitmedi. 2008’in ocak ayında 4 buçuk senelik sözleşmeye imza atan Alves’in takımdaki 2. sezonu hüsranla sonuçlandı. O sezon Middlesborough’a Premier Lig’den düşerken Brezilyalı sadece 4 gol kaydedebilmişti. Hikâyenin sonunda Katar’da top koşturduğunu hatırlatmadan geçmeyelim...
10 Ocak 1974 doğumlu kanat oyuncusu Steve Marlet 2001 senesinde Lyon’dan Fulham’a transfer olduğunda bu transferin mahkeme salonlarına taşınacağını kim bilebilirdi ki! Kulüp başkanı Mohammed Al Fayed, o dönem takımın teknik direktörlüğü yapan ve ve bekleneni veremeyen futbolcunun transferinden komisyon aldığına inandığı Jean Tigana’yı mahkemeye verdi. O tarihi dava takipsizlikle sonuçlanırken futbolcunun 2003-04 sezonunda sadece bir maçta forma giydiği akıllarda kaldı.
Sergei Rebrov; 3 Haziran 1974 doğumlu ofansif orta saha oyuncusu 2000 yazında Dinamo Kiev’den Tottenham Hotspurs’e 15 milyon Euro karşılığında transfer oldu. Kiev yıllarında Andrei Shevchenko ile müthiş ikili olarak anılan Ukraynalı Premier Lig’e uyum sağlayamadı ve 2000-04 seneleri arasında sadece 90 maçta forma giyerken 12 gol kaydetti. Dört sezondan sonra Fenerbahçe’ye kiralanan Rebrov Ada futboluna West Ham United ile dönüş yaptı ama bu takımda da başarılı olamadı.