Pandemi süreci ilk büyük toplumsal etkisini emperyalist-kapitalist sistemin merkezi ABD’de yarattı. Siyah ABD’li George Floyd’un polis tarafından herkesin gözü önünde nefessiz bırakılarak öldürülmesi pandemi sürecinde nefesi daha da kesilen Amerikan halkını ayağa kaldırdı. Amerikan halkı siyahı ve beyazı ile Floyd’un şahsında sadece Amerikan sisteminin genetiğinde var olan ırkçılığa değil, düzenin yarattığı yoksulluğa, işsizliğe, adaletsizliğe, derin eşitsizliğe de isyan etti. Özellikle işsiz genç kitlelerin bu isyana yoğun katılımı dikkat çekti.

Dünya “Yeni Dünya Düzeni” denen neoliberal süreçte bir dizi isyana sahne oldu. 1994’te Zapatista’larla başlayan isyan dalgası ilk evrede Küresel Adalet ve Barış Hareketi olarak gelişti, Avrupa ve Dünya Sosyal Forumları olarak şekillendi. İkinci dalga 2008 Krizi’yle ABD’ de başladı, Avrupa’ya yayıldı ve Arap isyanları dalgasıyla devam etti. Gezi-Haziran isyanı bu dalganın içerisinde ülkemizde yaşandı. Bu isyan dalgalarının çeşitli düzeylerde siyasal sonuçları oldu. Şimdi merak edilen soru şu: ABD’de başlayan isyan yeni bir isyanlar döneminin başlangıcı mı? Bu dalga ne tür siyasal, ekonomik, toplumsal sonuçlar yaratacak? Şu an görebildiğimiz sadece şu: Pandemi mevcut uluslararası düzeni çok derin etkiledi ve bu etkilerin sonuçlarını çok çarpıcı biçimde görmeye devam edeceğiz.

Yaşanmış isyan deneyimlerinden gördüğümüz üzere bu isyanların kurucu, bütünlüklü bir programa ve kurucu bir kolektif önderliğe dayanmaması sönümlenmesine ve düzen içerisinde massedilmesine yol açıyor. ABD’de bu isyanın içerisinde Cumhuriyetçiler-Demokratlar gibi ‘aynı paranın iki yüzü’ dışında bir sol-sosyalist seçenek ortaya çıkacak mı? Yoksa bu isyanın izleri kasım seçimlerinde Trump ve karşıtlarının hesaplaşmasının içinde eriyip gidecek mi?

nefes-alamayan-dunya-740750-1.

Trump bu isyanın faturasını içeride Antifa’ya ve Radikal Sol’a, dışarıda ise ağırlıkla Çin’e kesti. Yine bilindiği üzere Trump 100 binin üzerinde ABD yurttaşının yaşamını yitirmesine yol açan pandemi sürecindeki başarısızlığının faturasını da Çin’e kesmişti. Dünya Sağlık Örgütü’ne ateş püskürmüş, bu örgütü Çin’in etkisinde kalmakla suçlamış ve tehdit etmişti.

Pandemi zaten çöküş süreci içinde olan ABD hegemonyasının bu sürecini daha da derinleştirdi. Aynı zamanda 20. yüzyılın hegemonik gücü ABD ile 21. yüzyılın yükselen gücü Çin arasındaki “yeni soğuk savaşı” da körükledi.

Dünya nereye evrilecek? Bu sorunun yanıtını da ABD ile Çin arasındaki bu “yeni soğuk savaş” belirleyecek. ABD’nin nasıl bir düzeni temsil ettiği biliniyor ve bu düzen çöküşte. Peki Çin neyi temsil ediyor? Kapitalizmin ‘yeni’ sosyal piyasacı versiyonunu mu, yoksa kapitalizmi tarihsel olarak aşabilecek yeni bir sosyalizm iddiasını mı? Bu manada Çin’i daha yakından takip etmek ve tartışmak gerekiyor.

Kapitalizm bütün insanlığı, bütün doğayı nefessiz bırakıyor. İnsanlığın ve doğanın nefes alması için sosyalizmin yeniden her düzeyde yeşertilmesi yaşamsal bir ihtiyaç haline geliyor.

***

ABD'DE'DE BİZİMKİLER

Ömür Şahin Keyif beş yıldır ABD’de yaşıyor. Beş yıldır da BirGün gazetemizin Washington Temsilcisi. Çokça haber ve röportaj yaptı. Bu süreçte de ondan önemli haber ve röportajlar okumaya devam edeceğiz.

Ömür “Burada yaşamak bana olup biteni bir sosyalist gözüyle görmeyi önemsemeyi öğretti” diyor. Ben de Ömür’e ‘bizim cepheyi’ sordum. Özetle şunları belirtti:

“Salgın, sistemin başarısızlığına dair görüşü büyüttü. Bugün sokaktakiler de evlerinde oturanlar da sistemin düzeleceğine inanmıyor. Eylemlerde işçi sınıfının, işsiz ve yoksul, yarı zamanlı çalışanların ön saflarda yer aldığı görülüyor. Buradan bir hareket çıkacağına dair önemli bir beklenti ve inanç var… Bir nesli radikalleştirme olasılığı da var. Bu eylemlerin sistemi sarsacak bir harekete varıp varmayacağı, hareketin içinden çıkan liderlerin müesses nizamın dümen suyuna girip girmeyeceğiyle doğru orantılı. ABD bu tür eylemler sonrasında ortaya çıkan enerjiyi ve bağımsız alternatifi yok etme konusunda oldukça mahir.”

***

HAFTANIN ŞİİRİ

nefes-alamayan-dunya-740751-1.

YOL AYRIMI

Bir yol ayrımına getirdi bizi zaman
ki daha kurtarılmış değil seher türküleri
dağları kuşatan çakal sesleri dinmiş değil
hala tütüp durmakta acılarımızın dumanı
konup göçmedeyiz mayınlı topraklarda
Ama unutmayalım, bir yol ayrımındayız artık
Bellidir geçmiş ile gelecek
Bellidir
Geçmiş ile gelecek arasında kalan.

Ahmet Telli