Neoliberal, sağcı, patriyarkal, küçük Trump
Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel´in dahi sağında kalan ve hiçbir zaman yıldızları barışmayan bir siyasetçi: Friedrich Merz. Almanya tarihinin son dönemde çoklu krizleri ve ilkleri yaşanırken, bunların arasında bir tanesi daha eklendi.

Ezgi DENİZ GÜNEYTEPE
Almanya’nın yeni Şansölyesi Friedrich Merz´in politik tutumunu en iyi anlatan 2008´de yayınlanmış olan “Daha fazla kapitalizme cesaret etmek: adil bir topluma giden yollar” adlı kendi kitabı olduğunu görebiliriz. Kitabının finans kapitalin krizinin derinleştiği dönemlerde yazılması bir tesadüften daha fazlasıydı. Margret Thatcher´ı rol model alması ve Merkel´i yeterince “kapitalist” bulmaması gibi sayısız çıkışlar ile kendini ortaya koyan multimilyoner Merz, her fırsatta yoksul ve emekçi kesime karşı ayrımcılık uyguluyor.
NEOLİBERAL
Almanya´da artan sosyal eşitsizlik ve yoksulluk nedeniyle yükselen “sosyal adalet” tartışmalarına farklı bir bakış açısı sunan Merz, “kapitalist ekonomik düzenin “kendiliğinden” sosyal” olduğu tezini savunuyor. Sosyal devlet tanımı ise son derece minimalist bir yaklaşımı içeriyor: “Vatandaşların kendi kaderlerini tayin edebilecekleri ve sorumluluk sahibi bir yaşam sürdürebilecekleri mallara sahip olmalarını sağlamalıdır, ama daha fazlasına değil.” Burada bir sosyal adaletli refah devleti değil, daha çok “hayatta kalabilecek” kadar olacak neoliberal bir düzenden bahsediyor. CDU/CSU Birliğinin seçim programında da sıkça yer alan, orta ve üst sınıflarının vergi yükünün azalması gibi önerileri getirmesinde yer alan temel hedef ise, sosyal devletin zayıflatılması. Devlet kurumlarının, yani kamuculuğun, mümkün olan tüm görevlerini özel sektöre devretmek isteyen neoliberal politika, sosyal devlet için ciddi bir tehlike.
Merz, yasal emeklilik sigortası gibi kolektif bir dayanışma sisteminin yerine bireysel emekliliğe odaklanmayı tercih ediyor. CDU/ CSU'nun seçim bildirgesinde yer alan ve 6 yaşından itibaren her çocuğa erken yaşta yaşlılık güvencesi sağlamak üzere devlet tarafından bireysel, özel olarak organize edilmiş bir hisse portföyüne ayda 10 avro ödenmesini öngören “erken başlangıç emekliliği” bu şekilde yankı buluyor. Eğitimden, sağlığa tüm alanlarda daha fazla özelleştirmenin önüne açmak isteyen Merz´in önerileri parti birliğinin secim programında yer alıyor.
ANTİKOMÜNİST
Bu yıl şubat ayında Almanya Şansölyesi Merz antikomünist duruşunu teyit edercesine bir açıklamada bulundu. Münih´te yaptığı açıklamada “solun bittiğini”, “politikanın artık bazı yeşil ve solcu kaçıklar için değil, doğru ve aklı yerinde olan toplumun çoğunluğu için” olduğunu söylerek hadsiz bir açıklama daha yaptı. Bu açıklama bakıldığında kuşaktan kuşağa aktarılmış bir ideolojik miras. Merz´in Dedesi, Brilon belediye başkanı olarak 1938´de Nasyonal Sosyalist Parti´ye (NSDAP) geçiş yapmış, Babası Joachim Merz de ABD´nin İkinci Dünya Savaşı sonrası işgal ettiği bölgede hukukçu (hâkim) olarak görevine devam etmiştir.
Merz aynı zamanda, üniversite öğrenciliğinden bugüne kadar sağcı, muhafazakâr ve antikomünist öğrenci birliği KDStV Bavaria Bonn üyesi. Bu öğrenci birliği Hitler´in iktidara gelmesi ile şöyle bir yazılı gönderide bulunur: “Katolik Alman öğrencilerin en eski derneği olan Bavyera Bonn, birleşik bir Almanya'nın Halk Şansölyesine [...] saygı dolu selamlarını gönderir ve ulusal halk devletinde sadık bir iş birliği sözü verir.” Buradan anlaşılacağı üzere Hitler faşizmin mirası devlet kadrolarından hiçbir zaman silinmedi.
PATRİYARKAL
Geleneksel ve toplumsal cinsiyet rollerinin zemininde bir politika ile kadın katılımın en düşük olan partilerden biri CDU/CSU birliği. Siyasi kariyeri boyunca anti feminist söylemleri ile dikkat çeken Merz, toplumsal reflekslere göre hareket etmeye çalışıyor. 25 yıl önce “evlilikte tecavüzün suç sayılması” yasasına karşı çıkan Almanya Şansölyesi, geçtiğimiz yıl “kürtaj yasasının” (§218 StGB) yenilenmesine karşı çıktı. Kimi söylemleri muhafazakâr cevreler tarafından tepki çekince, demagojik hamleler ile kendini aklamaya çalışıyor. Artan aşırı sağcılık ve sağ popülizmin en çok kadın haklarına müdahalesi ve yayılan anti feminist dalganın, en dirençli kesimi kadınlar. Özellikle antifaşist ve sol mücadelede genç kadınların önde olması, Merz gibi siyasetçileri temkinli kılıyor. Almanya´da şubat ayında gerçekleşen federal meclis seçimlerinde, genç ve kadın oy oranları en yüksek sol partiler olmuştu.
Yeni kabinede kadın siyasetçilerin sağlık, aile, şehir planlama, sosyal hizmetler, eğitim, hukuk, ekonomi ve enerji gibi bakanlıkların verilmesi de toplumsal cinsiyet rollerinin bir yansıması.
KÜÇÜK TRUMP
Yeni dönem Almanya Şansölyesi Merz´in politik-ideolojik durusu SPD´li siyasetçi Lars Klingebeil tarafından “Mini-Trump” olarak adlandırılıyor. Almanya’nın somut şartlarına uygun, Trump ile ilişkileri sıcak; ve bir o kadar da anti komünist çizgide olan Merz, göç ve göçmenlere karşı da benzer önerileri getiriyor. Merz seçim kampanyasında Almanya’nın 3900 km olan sınırlarına duvar örerek illegal göçü önlemek istiyor. Yeni hükümetin kurulmasıyla Almanya´da “acil durum” ilan edilmesi de, siyasi şovunun bir parçası olarak görülebilir.
Tarihsel olarak ABD ile ilişkileri güçlü olan isim aynı zamanda “Atlantik Köprüsü” adlı oluşumunda üyesi. Transatlantik ilişkileri önemseyen yeni kabine ilk dışişleri temasını Donald Trump ile gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz günlerde Hitler faşizminden kurtuluşun yıldönümünde Berlin Treptow Anıtı’nda Sovyet bayrağı alelacele yasaklandı. Almanya’yı, dolayısıyla Avrupa’yı zorlu bir dönem beklerken, hatırlatmak isteriz ki insanlığın kurtarıcıları “kaçık” solculardı.
*Junge Welt: wirtschaftspolitik-neoliberal-unsozial-scheißegal.html?sstr=butterwegge