Google Play Store
App Store
Nilüfer’i depreme hazırlayalım

Savaş KARABULUT - Doç. Dr., Jeofizik Mühendisi

BURSA’DA SON 150 YILDA HANGİ BÜYÜK DEPREMLER MEYDANA GELDİ?

Bursa ova üzerine kurulan şehirlerden. Bu nedenle de ortalama 150 yıllık tekrarlama periyoduna sahip büyük ve önemli bir depremin meydana gelmesi durumunda nasıl etkileneceği konusu birçok araştırmaya konu edildi. Kentin deprem tehlikesi oldukça yüksek. Milattan sonra 358 depremi başta olmak üzere, bilinen en önemli deprem 1855 yılında meydana gelen Mw:7.1 büyüklüğündeki deprem olmuştur. Aletsel Dönemde 15 Nisan 1905 (Ms:5.7), 1939 (3 Ağustos Ms:5.5, 15 Eylül Ms: 6.7), 13 Kasım 1948 (Ms:5.7), 1953 Yenice-Gönen (Mw:7.2), 6 Ekim 1964 Manyas (Mw:7.0), 22 Temmuz 1967 Mudurnu (Mw:7.0) ve son olarak 17 Ağustos 1999 depremlerinde farklı düzeylerde can kaybı yaşanmış ve kentte büyük yıkımlar meydana gelmiştir.

NİLÜFER İLÇESİNDE YENİ İNŞA EDİLEN MÜHENDİSLİK YAPILARI YANLIŞ KUVVETLERLE Mİ TASARLANIYOR?

Bölgeyi tehdit eden üç temel fay var. Bunların biri Seyitoğlu ve ark. (2024) tarafından Sismik Yansıma (Jeofizik Mühendislerince yapılan bir ölçüm) ölçümleriyle ova içinde gözle gözlenemeyen fayların belirlenmesiyle bulunan Kuzey Anadolu Fayının üçüncü (güney) koludur. Journal of Applied Geophysics dergisinde kabul edilen ve yazarları arasında benimde olduğum, Prof. Dr. Mualla CENGİZ (İstanbul Üniversitesi -Cerrahpaşa), Geçtiğimiz sene aramızdan ayrılan Prof. Dr. Ferhat ÖZÇEP) ve Çevre Bakanlığı’nda çalışan Güldane BOYRAZ BIRAÇKI tarafından yapılan çalışmada ise Kuzey Anadolu Fayının İznik üzerinden, Mudanya ve Bandırma’ya ulaşan ve oradan da Çanakkale’ye varan orta kolunda meydana gelecek hipotetik bir depremin (çalışma alanına 15 km uzaklıkta) Nilüfer ilçesi zemininde meydana getireceği dinamik problemler değerlendirildi.

50 yılda %10 olasılıkla (Yeni deprem yönetmeliğine göre DD-2 yer hareketi düzeyine karşılık gelen ancak bölge için AFAD tarafından tasarımda kullanılacak ivme değerleri daha düşük hesaplanmıştır) Mw:7.4 büyüklüğünde bir depremin meydana geleceği belirlenmiştir. AFAD tarafından 2018 Türkiye Deprem Yönetmeliğinde verilen ve Tehlike Haritası’na göre bölgede gözlenecek en yüksek ivme 0.3-0.49 g arasında olacağı verilmiştir. Ancak yaptığımız çalışmada (orta kolda, güney kol olsa daha da büyük olacaktır) verilen ivme değerinin 0.82 g olacağı, yani verilen ivme değerinin 2 katına ulaşacağı görülmüştür. Bunun sonucunda yapı tasarımı yapılacak yeni binalar için ivme değeri düşük alınmasıyla yapıların ileride alacağı hasarın nedeni olarak gösterilmesi de mümkün…Son günlerde Bilirkişi raporlarında özellikle bu duruma işaret edilerek, müteahhitler veya ilgililerini aklamak ne yazık ki, yıkımın ve ölümlerin bir gerekçesi olarak gösterildi.

NİLÜFER İLÇESİNDE HANGİ MAHALLELER RİSK ALTINDA

Nilüfer ilçesinin büyük bölümünde (%70’nde) Mw:7.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmesi durumunda beklenen zemin problemleri ise 1992 Erzincan, 1998 Adana-Ceyhan, 1999 Gölcük ve 2023 Maraş depremlerinde İskenderun, Gölbaşı vd. İl/ilçelerde görülen zemin sıvılaşması ve buna bağlı zemin oturmaları yanında, belirli frekanslarda zemin-yapı etkileşimine bağlı hasargörebilirlik düzeyinin oldukça yüksek olduğunu çalışmamızda belirlenmiştir. En riskli mahalleler ise Altınşehir, Ertuğrul, 23 Nisan, Hipodrom, Alaaaddinbey, Ürünlü, Minareliçavuş, Oyak Renault ve Ahmet Yesevi gibi çalışma alanının en yoğun nüfusa sahip ve sanayisinin yoğun olduğu alanlarına karşılık gelmektedir. Bu bölgelerde gözlenen yüksek tehlike seviyesi hasarın, yıkımın ve istenmeyen diğer sonuçların görüleceğine işaret etmektedir.

GEREĞİNİ SORUMLULARINA BİLDİRİYORUZ

Gebze Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, Jeofizik Mühendisi ve Mühendislik Sismolojisi alanında uzman bir bilim insanı olarak bu saatten sonra kimsenin topluma, “asrın felaketiydi, kaderiniz, fıtratınız” demesini istemiyorum. Ya da yerel yönetim koltuğunda oturanlara “ bu büyüklükte bir deprem veya zemin problemleri bize merkezi idare tarafından bildirilmemişti” diyerek aradan sıyrılmayı da beklemesin. Yapı tasarımcılar ve depremden sonra bilirkişiler için ise “kanunda/yönetmelikte ne yazıyorsa, o değerleri kullandık ama beklediğimizden büyük değerler görüldüğünden, bu zemin problemlerine karşı önlem almadık” savunması da yapmasın… Merkezi idarenin ve yerel yönetimlerin bu sorunu en doğru şekilde nasıl çözeceğini bildiklerine eminim. Toplumda yaşayan bireylerin vergileriyle yetişmiş bilim insanları olarak bu durumu halkımıza bu şekilde anlatmak zorunda kaldığımızı da bildiriyorum…