Google Play Store
App Store

Gazetelerde Rusya’nın nükleer doktrinini gevşettiği, konvansiyonel silahlarla yapılacak saldırılara karşı da nükleer silah kullanabileceği açıklamaları yer alıyor. NATO ise geri adım atmıyor, Ukrayna’ya desteğini sürdüreceğini belirtiyor. Ukrayna üzerinden bir NATO-Rusya çatışması devam ediyor. Hayırlara vesile olmayacağı belli.

Nükleer silahların ve genel olarak nükleerin yarattığı tehdit azalmıyor, artıyor. Ölümü değil yaşamı savunanlar, insanı, hayvanı, bitkiyi, börtü böceği düşüneler de ısrarla akıl-fikir çağrısı yapmaya devam ediyor.

Bir yıl önce aralarında Lancet, British Medical Journal, New England Journal of Medicine ve JAMA’nın da bulunduğu en saygın yüzün üzerinde tıp dergisinin ortak çağrısını yazmıştım. Çok nadir ortak yazı yayımladıklarını, “nükleer silahlar bizi yok etmeden biz onları yok etmeliyiz” başlığıyla yaptıkları çağrının çok önemli olduğunu, mutlaka dinlenmesi gerektiğini hatırlatmıştım. Belli ki dünyada muktedirlerin, gözünü para ve güç hırsı, kan bürüyenlerin öncelikleri farklı, tehdit büyüyor.

Bir parantez, nükleer enerjiyi de nükleer silahlardan ayrı düşünmeyin. “Barışçıl nükleer” ya da “temiz enerji”, hatta iklim krizinin çözümü olarak propagandası yapılsa da birçok başlıkta bunlar etle tırnak gibidir.

NÜKLEER SAVAŞI KİMSE KAZANAMAZ

Önceki gün de Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Uluslararası Hekimler Birliği (IPPNW) öncülüğünde bir bildiri yayımlandı. İmzalayanlar arasında yine öncü hekimler, Nobel ödüllü bilim insanları, eski başbakanlar, sağlık meslek örgütü yöneticileri, eski milletvekilleri, askerler, tıp dergisi editörleri var. Başlığı: “Nükleer Savaşın Eşiğinden Geri Adım Atmak İçin Acil Bir Çağrı”. Demek ki bir uçurumun kenarı, felaketin eşiğinde dolaşma hali var. Ukrayna savaşı, Filistin ve genel olarak Ortadoğu’daki savaşlar, Çin-ABD başta Asya’daki gerginlikler, çözülemeyen Hindistan-Pakistan sorunları, her yerde yaşanan çatışmalar tehlikeyi büyütüyor.

Bildiri son bir yılda nükleer savaş tehdidinin daha da arttığını, soğuk savaşın bitiminden bu yana en tehlikeli noktaya gelindiğini vurguluyor. Nükleer silah üreten dokuz ülkeyi milyarlarca insanı öldürecek ve modern uygarlığı yok edecek bu eşikten geri adım atmaya çağırıyor. Bu ülkeler, sayalım, ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore, öncelikle bu silahları kullanmayacaklarını açıklamalı, sonra bir araya gelip bu silahların imha edilmesi için program ve takvim belirlemeli. Bir de Türkiye, İtalya, Belçika, Almanya, Hollanda gibi ABD’ye ait nükleer silahları ülkesinde bulunduran ülkeler var. Bu ülkelerin hiç birisi BM’de karara bağlanan Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nı (TPNW) imzalamadı. Şu ana kadar yüzün üzerinde ülkenin onayladığı anlaşmayı imzalamamak, hayata geçmesini engellemek artık yasa dışı olan bu silahları üretmek ve bulundurmak, yaşama karşı düşmanlık anlamına geliyor.

Bildiri daha büyük bir tehlikeye de işaret ediyor. Bu silahların devletlerin kontrolü olmadan, kazayla ya da dışarıdan müdahalelerle ateşlenme tehlikeleri de bulunuyor. Nükleer silahların istem dışı fırlatılmasına yol açabilecek teknik arıza veya insan hatasına ilişkin birçok belgelenmiş olay yaşandığı anlatılıyor. Tek çare bu silahları ortadan kaldırmak. Yaklaşan BM Gelecek Zirvesi’nin bunun tartışılması için fırsat olduğu, nükleer silah üreten ve bulunduran ülkeler üzerindeki baskının artırılması gerektiği belirtiliyor.

YAPAY ZEKANIN ASKERİ KULLANIMI

Tehlikeyi büyüten bir unsur da bu. Yapay zekanın askeri alanda kullanımı ile çatışmalarda karar almanın hızlandığı belirtilerek nükleer silah kullanımının kolaylaşabileceğinden korkuluyor. Üstelik yapay zekanın ve yazılım teknolojilerinin gelişimi nükleer silahların ateşlenmesine yol açabilecek siber saldırı ve terör faaliyetleri ihtimalini de güçlendiriyor.

İsrail’in Lübnan’da çağrı cihazları ve telsizleri uzaktan patlatması, insanların ölümüne, kör olmasına, yaralanmasına yol açması neyi gösteriyor? Başta nükleer silahlar olmak üzere kitle imha silahlarını bulundurmanın güvenliğini sorgulatmıyor mu?

COVID-19 ve yeni pandemi olasılıkları, iklim krizi, azalan biyoçeşitlilik, yaşamı tehdit eden çok şey var. Nükleer tehdit de bunlardan biri, şakası yok. Kapitalizm, sermayenin iktidarı ve doymak bilmez hırsı, bunun taşıyıcısı dünya liderleri… Büyük insanlık bunların iktidarını sorgulamaz, itiraz etmezse felaketler yaşanmaya devam edecek. Sorgular ve başka bir dünyayı gerçekten hedeflerse, hele bir de kurarsa o zaman barış içinde güzellikler yaşanacak.