Google Play Store
App Store

Sıradan birine ‘Çocuklar okula niçin gider, okullar niçin vardır?’ diye sorsanız, alacağınız yanıt büyük orandan ‘Bilgi öğrenmeye’ olur. Değişen okula kayıt yaşının problem olması da devam etmekte olduğu okulun çocuğun elinden alınması da “Bilgi”nin hangi yaşta nere edinileceği ile ilgili değil mi? Öyleyse dikkatimizi biraz da okulun bilgi kaynaklarına yöneltelim. 

Okul için bilginin ve bilgi kaynağının çerçevesini öğretim programları çizer. Sonra onlara uygun ders kitapları yazılır. Sacayağının üçüncüsü ve en önemlisi ise öğretmendir. Öğretmen, önüne konan belgelere kendi mesleki bilgisini, becerisini, deneyimini de katarak sürece işlerlik ve anlam kazandırır. Öğretim programının, ders kitabının bulunmadığı durumlarda öğretmen hem müfredattır hem de eğitim materyali işlevi görebilir. Fakat öğretmen olmadan bu ikisi hiçbir işe yaramaz. Buna en güzel örnek, Cengiz Aytmatov'un Öğretmen Duyşen'idir. Bir köy postacısı iken 17 Ekim Devrimi'nin ardından Kurkuru köyüne öğretmen olarak gönderilen (ve kızıma adını veren) Öğretmen Duyşen, elinde alfabesi olmadan öğrencilerine okuma yazma öğretebilmişti. Defteri, kalemi, kitabı, sırası, masası ve de okulu olmayan; ahalisi “Bize her şeyi mollalar öğretir, okula ne gerek var” diyerek öğrenci vermeyen köyden bilim insanı çıkarmayı başarmış idealist bir öğretmendir Duyşen.

Her öğretmen bir Behrengi olmalı 

Yakın tarihten ikinci örnek ise Samed Behrengi'dir. Behrengi ise faydalı bulmadığı, çocuklar için zararlı gördüğü müfredat ve ders kitaplarının yerine kendi müfredatını uygulayan efsane bir öğretmendi. Behrengi, sadece Küçük Kara Balık'ın yazarı değildir. O, aynı zamanda kendi öğretim materyallerini, ders metinlerini ve öğretme yöntemlerini geliştiren entelektüel bir öğretmendir. İran'da her öğretmenin peşinde bir SAWAK ajanının dolaştığı Şah döneminde Behrengi şöyle düşünüyor "Alakasız eğitim politikalarını kabul ettirmeye çalışmak ya da onlar için hikâye veya ders kitabı yazmak bile uygun olmayacaktır. Ve keşfettim ki; köyde faydalı bir öğretmen olmak için kendi tekniklerimi ve püf noktalarımı bulmalı ve geliştirmeliydim."

Şu anda Behrengi dışında İran’dan bir eksiğimiz yok. Türkçesi padişah olan Şah'ımız, başında jurnalci birinin bulunduğu SAWAK gibi çalışan bir eğitim örgütümüz, okul yerine Kuran kursunu öneren mollalarımız; işlevsiz, alakasız eğitim sistemimiz mevcut. Evet, öğretmenlere mesleklerinin gereğini yapmalarını öneriyorum. Bu pis sistemin bir parçası olacaklarına kendi müfredatlarını yapıp uygulamalarını salık veriyorum. Her demokrat öğretmenin bir Samed Behrengi olabilme cesaretini göstermesini diliyorum. Başbakanın, ardından Milli Eğitim Bakanının, medyalarının gittikçe saldırganlaşması ve saldırılarını öğretmenlere yöneltmeleri, öğretmenlerin yeniden devrimci olmasını zorunlu kılıyor. Devrimci öğretmen kuşkusuz bu durumda Devletin daha çok hedefi olacaktır. Fakat çocuklar üzerinden topluma yönelik saldırıya direnişin öncülüğünü ne yazık ki tarih  dvrimci öğretmenlere bırakmıştır.

Not: Eleştirel Pedagoji dergisinin 23 sayısında Samed Behrengi’nin Yaşamı, Düşünceleri ve Sanatı başlıklı uzun bir makale yer alıyor.

Kürşat Bumin'in aklına gelen çocukların  başına çoktan geldi

Kürşat Bumin, haftada beşten üçe düşürülen yazısının ikisini geçen hafta 4+4+4'e ayırmıştı. Bumin, 3 Eylül'deki birinci yazısında, haftada iki saatlik dersle Kuran Hıfzı dersinin öğrencilere kavratılamayacağını bildirip Hükümete şöyle bir öneride bulunuyordu: "Öğrencilerin haftada iki ders saati koyulan hedefe ulaşabilmeleri mümkün mü? Bu durumda yapılması gereken, Kur'an Kursları'na devam için 28 Şubatta koyulan sınırı (ilköğretim mezunu olmak şartını) ortadan kaldırmak ve okuldaki Kur'an-ı Kerim dersinin bu kutsal kitabın içeriğinin öğrencilerin seviyelerine uygun bir meal-tefsir çerçevesinde güzel güzel anlatılması çok daha yerinde olmaz mıydı?"

Sayın Bumin'in 4+4+4 vesilesiyle aklına gelen çoktan çocukların başına geldi. 2005'den beri fiilen uygulanmayan Kur'an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği 7 Nisan 2012'de değiştirildi ve her düzeydeki öğrenci mezun olmadan da Kuran kursuna gidebiliyor. Kürşat Bumin, önerisinin hükümeti tatmin etmediğini bilirse 4+4+4'e karşı belki daha net bir tutum takınabilir diye anımsatmak istedim.

4+4+4 tartışması ne yazık ki Hükümetin kontrolünde cereyan ediyor
4+4+4’ü sınıfları kalabalıklaştıracak, öğretmen açığına/fazlalığına neden olacak, derslik sayısı yetersiz kalacak, müfredatı yetişmeyecek gibi yanıtı “hallederiz” olan sorunlar çerçevesinde tartışırsanız projenin asıl amacını göz ardı etmiş olursunuz. Bu,  hem dindar gençlik yetiştireceğim diyen Recep Erdoğan'a hem de eşit, bilimsel, demokratik eğitim mücadelesi verenlere haksızlık olur.

Bir daha anımsatayım, 4+4+4; bilginin ve davranışın kaynağı olarak dini işaret etmesi, eğitimin ve bilgi edinmenin sürekliliğini sekteye uğratacak olması, okulları demokratikleşme alanlarından biri olmaktan çıkarması, eğitimi tümüyle ticaretin faaliyet alanlarına terketmesi, çocuk ve çocuğun çalışma yaşını yeniden tanımlamayı zorunlu kılması gibi telafisi maddi olanaklarla giderilemeyecek sorunlara yol açacak olmasından dolayı kavramsal düzeyde ele alınmalıdır.

Aksi halde Hükümetin ve bu projenin destekçilerine laf yetiştirmek zorunda kalınır. Oysa tartışma eğitim felsefesine çekilirse onlar yanıt geliştirmek zorunda kalırlar.