Okan Buruk, Lemina’ya hazır değilmiş

Son haftalarda oyun kalitesi ve aldığı sonuçlarla eleştiriler alan ve hafta içinde Hollanda’da bozguna uğrayan Galatasaray, Rize deplasmanında yeni transferleri ve Osimhen’in bitiriciliği ile 3 puana ulaştı.
Rize’de Galatasaray maça 3’lü savunma formasyonu ve perşembe günkü Alkmaar maçından esintiler verdiği bir ilk 45 dakika ile başladı. Kırılgan bir sağ stoper, yorgun bir Torreira ve formsuz bir Sara’nın önünde, 2,5 ay sonra 38 yaşına girecek olan Dries Mertens olduğunda bir şeyler üretmeniz çok zor oluyor. Bu denklemde Eyüpspor’un dinamik oyununda parlayan Ahmed Kutucu da hücum planlarının dışında kaldı ve tabii bu organizasyonda Osimhen’in, çoğu zaman 1’e karşı 2 kaldığı rakip defansla ve yalnızlıkla boğuşması kaçınılmazdı. Okan Buruk’un takımı dakikalar ilerledikçe Rizespor’un maçla ilgili umutlarının artmasını sağladı ve Rizespor, olabildiğince oyunu yavaşlatmak yerine rakip kaleyi 30. dakikadan sonra değil maçın başından beri düşünseydi devreye skor avantajıyla gidebilirdi. Burada bir teknik direktörün olmasından en çok korktuğu şeyin sinyallerinin alındığını da söylemek lazım. Futbolcularının oyun anlayışına, felsefesine olan inancını kaybetmeleri ve işlerin, hem maç içinde hem de belirli bir dönem için düzeleceğine yönetlik umutlarının azalması. Bu futbolculara bir kez sirayet ederse, bundan dönmek çok zordur ve tarihte de bundan dönebilen teknik direktör sayısı çok azdır.
İşler böyleyken Frankowski ve oyuna sonradan giren Lemina ve hatta sol çizgide fena olmayan bir performans veren Eren, bir şeylerin daha iyi olabilme ihtimalini de takım arkadaşlarına gösterdiler. Özellikle haftalardır, yoğun bir tempoda oynayan ve hatta bizzat bunun zorluklarını dile getiren Torreira’yı rahatlatan Lemina ile Torreira – Lemina – Sara üçlüsü, “bir ihtimal daha var” dedirttiler. Tabii buna sadece bir maçta, hele hele kendi sahasına gömülmüş bir Rize’ye karşı 30 dakikalık bir Lemina performansı ile ulaşmak, peşin hükümlülük olabilir, fakat Rize’nin hücumları ve ani çıkışlarının Lemina’nın sahaya girişinin ardından kesilmesini de gözden kaçıramayız. Tabii maçın 1-1 bitmesi halinde bambaşka bir atmosferde oynanacak olan 1 hafta sonraki derbinin öncesini yine fabrika ayarlarına döndüren ve belli bir süredir akan oyunda gol bulmakta zorlanan Osimhen’in de 2 çok önemli maç öncesi rahatlaması sarı-kırmızılılar için önemli olacaktır.
Okan Buruk’un taraftar ile arasındaki buzları eritmesi ve bu takımda, özellikle Avrupa arenasında geleceği olduğunu kanıtlaması için önünde 2 çok önemli maçı var. Yönetim yaptığı transferler ile, bazı oyuncular da özverileri ile kendisine 1 şans daha verip önünü açtılar adeta, hatta Mario Lemina transferi taraftarın da önemli rol oynadığı bir transfer oldu. Kendisinden beklenen, önüne surulan bu fırsatları daha iyi kullanması ve değeri 200 milyon euroyu geçen bu takımı, sıradan bir İskoçya orta sıra takımı gibi oynatmaması. Gelecek pazartesi neler konuşacağımızı biz de merak ediyoruz.