Ölü gibi ol!
Dünya, herkesin kendi rolünü oynadığı bir tiyatro sahnesidir (Shakespeare). Sahneye çıkmadan önce her oyuncu tiyatro eğitimi alır ve rol yapmayı öğrenen herkese sahne sanatçısı unvanı verilir. Aristoteles’e göre sanat bir öykünmedir, taklittir; bir modelin tıpatıp kopyasıdır. Sanattan alınan keyif, kopyanın kusursuzluğunun insanda uyandırdığı hayranlıktır; kopyanın zararsız bir canlandırma nesnesi olması da insanı gerçekliğin baskısından kurtarır, rahatlatır. Öykünme, sanatçının gördüğü şeyi büyük bir dikkatle taklit etmesidir ve imgenin sağladığı zevk, izleyicinin gerçeklikten uzaklaşıp düşsel bir dünyanın içine dalmasından değil, tam tersine, bir tanıma ediminden, bilmeden kaynaklanan zevktir. Öykünme, bir şeyin rastlantısal olan niteliklerini dışarda bırakıp sadece özüne ait niteliklerini korur; taklit, o şeyin özünü yansıtır. Ve bir taklitle karşılaşan izleyici, gerçekliğin içine gömülü bir şeyden asla alamayacağı zevki alır. Bu zevk bağlamından, gereksiz ayrıntılardan soyutlanmış, sadece özsel niteliklerini sergileyen, tanımlanabilir bir nesneden alınan zevktir. “İnsan imgelere bakmaktan zevk alıyorsa, bu onun, bakarken bilmeyi öğrenmesinden ve kendini o şeyin ne olduğunu artık biliyor kabul etmesinden kaynaklanır” (Aristoteles, Poetika).
İnsan soyutlar, soyutladıkça şeyleri öğrenir ve tanır. İnsanın taklit yeteneği, soyutlama yeteneği sayesindedir. Ancak soyutlama yeteneği sayesinde sahnede kalabilir. Sahnede kalmak, hayatta kalmaktır. Taklit konusunda sadece insanlar değil, hayvanlar da yeteneklidir. Ve pek çok hayvan türü, sahnede kalmak için bitkileri ya da başka hayvanları taklit eder. Kimi böcek türlerinin yaprakları taklit ettikleri bilinir. Amazonlarda yaşayan bir kurbağa türü bile hayatta kalmak için yaprak taklidi yapmaktadır. Kimi hayvanlar ise tehdit altında kendilerinden çok daha güçlü hayvanları taklit ederek saldırganlardan korunabilir. Her canlı, dünya denilen sahnenin bir köşesinde kendi performansını icra etmektedir. Avustralya yağmur ormanlarında yaşayan bir kuş, her sabah ağacın yapraklarını koparıp toprağa düşmelerini sağlar ve açık renkli kısımlarının toprakla kontrast oluşturması için yaprakları ters çevirerek kendine bir sahne inşa eder. Ve sahnenin hemen yukarısındaki bir dalın üzerinde kendi notalarıyla, bazen de taklit ettiği diğer kuşların notalarından oluşan karmaşık bir şarkı söyler. Çoğu zaman hayatta kalmak, bir canlının en çok sakındığı şeyin, yani ölümün taklidini de gerektirebilir. Ölü taklidi yapmak, hayatta kalmak için en yaygın stratejidir. Sadece hayvanlar değil, tehdit altındaki insan da ölü taklidi yapar. Fakat insan “ölü taklidi yapıyorum” demez, ölü taklidi yapmayı kendine yediremez. Koşullara tepki vermemesinin nedenini açıklarken sabır ve tevekkül gibi kavramlara sığınır.
Kavramlar, oyuncunun çantasındaki aletlerdir; çantasında her sorun için bir alet vardır mutlaka. Çantasındaki kavramları o icat etmemiştir. Oyunculuk eğitimi sırasında çanta ona hazır olarak eğitmenleri tarafından, sahnede başı sıkıştığında kullanması için verilmiştir. Yağmur ormanlarındaki kuş gibi sahnesini hazırlamasına, kendi şarkısını söylemesine de gerek yok. O doğmadan çok önce sahne kurulmuş, oynayacağı oyunun metni ve rolü belirlenmiştir. Yapması gereken tek şey, sahneye çıkıp rolünü icra etmek. Tevekkül, verilen rolü hakkıyla oynamak ve gerisini Allah’a bırakmaktır. Rol gereği, efendisinin komutlarını sorgusuz sualsiz yerine getirmelidir. Efendi doğaçlamalar yaparak onun sabrını zorlayabilir. Efendinin doğaçlamaları onu sınamak içindir ve ancak sınavdan geçenler ebedi huzura kavuşabilir. Tevekkül halindeki oyuncu, yaşamını tehdit eden olumsuz koşullara tepki vermez, aksine teslim olur. Asla öfkeye kapılmaz. Ne demişti Mevlana? “Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol!” Efendinin en sevdiği kulları, ölü gibi olanlardır.
“Canlıların kentinden önce ölülerin kenti vardı. Bir anlamda ölülerin kenti her canlılar kentinin öncülü, onun özüdür.” (Lewis Mumfort, Tarih Boyunca Kent, Ayrıntı). Demek ki canlılar ölüleri taklit ederek kentler kurdular. Aristoteles’e göre “insan ölülere bakmaktan zevk alıyorsa bu onun, bakarken bilmeyi öğrenmesinden kaynaklanır”. İnsan ölülerden çok şey öğrendi ve şimdi rolünü hakkıyla icra ediyor.