Afet durumlarında zararın bilançosu çıkarılırken en çok kullandığımız sözcüklerden biri, "bilim"dir. Yaklaşık 20 gündür, yine bunu yapıyoruz.

"Bilime önem veren bir zihniyetle hareket etseydik. Bilim insanlarına kulak verseydik. Bilimin ipine sarılsaydık. Bilimi rehber alan ülkeler gibi yapsaydık... Başımıza bunlar gelmezdi" filan...

Yani, çareyi oturup günlerce, gecelerce, yıllarca düşünmeye gerek yok.

Çare belli. Bizden daha akıllı davranan, daha basiretli davranan toplumları kopya etmek yetiyor.. Şöyle bir örnek vereyim: Hani, kamuya otomobil alırken, özellikle de üst düzey devlet yöneticilerine otomobil alırken ne yapıyorsunuz? "Hiçbir fedakârlıktan (tabii ki milletin kesesinden - vergilerinden) kaçınmadan" gidip en üst teknoloji ürünü araçları satın alıyorsunuz ya... Hani, çalışırken yaşadığınız mekânları, iş dışında yaşadığınız mekânları (lojman, konak, saray vs.) tasarlarken, en pahalı malzemeleri (tabii ki milletin kesesinden - vergilerinden) kullanıyorsunuz ya...

Bunu niye yapıyorsunuz?

Sırf konfor ya da gösteriş için değil. Aynı zamanda sağlam olsun diye. Canınız kıymetli, çünkü…

Peki, kamunun kullanacağı, başta okul, hastane, devlet dairesi, kışla vs. olmak üzere tüm binaları, yani vatandaşa hizmet verilecek, milyonlarca vatandaşın her gün girip çıkacağı binalar söz konusu olduğunda bunu niye yapmıyorsunuz? Yolları köprüleri, havalimanlarını afetlere dayanıklı inşa etmek için niye özel bir çaba sarf etmiyorsunuz?

Özel yapıların inşaatında da en iyi malzemenin kullanılması, en dayanıklı tasarımların uygulanması, olası bir deprem afetinde zararın en aza belki de sıfıra indirilmesini sağlamayacak mı?

Yani bilim buna işaret etmiyor mu?

Öteki ülkeler, bu gerçekten hareketle böylesine "mutlu" bir sonuç almıyorlar mı, afet vukuunda?

Hep merak etmişimdir, (belki de bu yazıyı okuyacak bilim insanları arasında buna cevap vermek isteyen olacaktır) "afet boyutundaki yıkımların en aza veya sıfır noktasına indirgenebilmesi için gerekli harcama ile bunun yapılmaması durumunda uğranılacak zararın oranları konusunda bilimsel hesap formülleri var mıdır" diye.

Daha açık yazayım:

Örneğin, 5 milyonluk bir ilave harcama ile yani tasarım ya da inşaat maliyetlerine binecek bir ilave yük ile belki de 500 milyonluk bir zararın önüne geçilebileceği ortada iken bunu yapmama tercihi niye kullanılır?

Mesela, (bireysel düzeyde örneklemek gerekirse) otomobilinizde "ucuz olsun diye airbag ve emniyet kemeri için 3-5 bin TL’lik bir masraftan kaçınırsanız", başınıza gelecek bir kazanın size can kaybı veya kalıcı sakatlık, hatta en azından milyonlarca liralık hastane masrafı çıkarmasına davetiye çıkarmış olmaz mısınız?

Veya "ucuz olsun diye" evinize incecik tek katlı cam taktırmak yerine, ısı geçirmez çift cam ve iyi bir izolasyon malzemesi taktırarak ısınma maliyetinden tasarruf etmez misiniz?

Gelelim, işin "afet durumunda hazırlıklılık ya da hazırlıksızlık durumunun maliyeti" meselesine.

Yıllar önce bir TV programında, İstanbul’un eski Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a o gün yaşadığımız bir sel felaketi konuşulurken bu mevzuyu sormuştum. "Büyük bir zarar var İstanbul’da, can ve mal kaybı olarak. Acaba zamanında gereken altyapı, araç gereç vb. yatırımlar yapılsaydı, bu zarar önlenebilir miydi?" demiştim.

Cevabını mealen hatırlıyorum: "Böyle durumlarla baş edebilmek için çok büyük bir araç ve malzeme parkı gerekir. Hiç kimse bu kadar aracı bulundurmak üzere yatırım yapamaz" demişti.

E o zaman, felaketi o araçlara gerek bırakmayacak şekilde atlatabilecek altyapı çalışmasına para harcansa, (sanıyorum Ayamama Deresi ıslahı ve o bölgede selleri önlemekten söz ediyorduk) o masrafa da gerek kalmazdı değil mi?

Gelin, bunu deprem felaketlerinde gereken sağlam altyapıyı oluşturma işine teşmil edelim. Hem kentlerin (bu depremde tamamen imha olduğunu varsaydığım) altyapısı hem de binaların bölge özelliklerine göre sağlam inşa edilmesi için "gereken düzeyde" para harcasak, yani "biraz daha cömert bütçelerle" çalışsak, afet durumunda belki de milyarlarca dolarlık bir "hasar giderme ve yeniden inşa yükü" ile karşılaşmasak olmaz mı?

En basit örnekle, "Bir atın nalına çakmak için tek bir çividen tasarruf etmenin" maliyeti, o atın bacağının kırılması ve atın ölümüne, yük taşıyorsanız o yükün heba olmasına, gecikmenize ve ilave masrafa neden olacaksa, o çiviyi ihmal etmemek tam da sözünü ettiğimiz "Bilimsel-akılcı" çözüm değil mi?

6 Şubat ve sonrasında yaşanan peş peşe 4 depreme biraz da böyle bakmalıyız.

Muhtemel Marmara (İstanbul) depremine hazırlanma sürecinde, bence bu "basit ama gerekli" hesaba kafa yormalıyız.

Umarım bundan böyle yorarız.