On adımda otokrat olmak
Tüm gücü elinize alın ve bir daha geri vermeyin. Nasıl mı mümkün? İşte rehber olabilecek on örnek. Göreceksiniz, bu amaca ulaşmak sandığınızdan kolay…
Michael THUMANN
Mesleki olarak kendinize yeni bir yön mü çizmek istiyorsunuz? Güç ve yaratıcılığınızı kullanabileceğiniz yeni bir iş mi arıyorsunuz? Otokrat olsanıza… Otokrat olmak düşündüğünüzden çok daha kolay.
Yaşamınızın en verimli yıllarını yaşamanıza rağmen politik kariyerinizin istediğiniz gibi ilerlemediğini mi fark ettiniz? Bir bakan, milletvekili ya da hırsları olan başarılı bir girişimci olarak günlük yaşamınız size sıkıcı mı gelmeye başladı? O zaman eski ya da hâlâ zar zor var olan demokrasilerdeki liderleri örnek almalı ve onları takip etmelisiniz. Otokrat olmalısınız. Sizde bu küresel trendi takip edin. Tüm gücü elinize alın ve bir daha geri vermeyin. Bu nasıl mı mümkün?
İLK İŞ KAOS
İşte size gerçek hayatta rehber olabilecek on örnek. Göreceksiniz: Sandığınızdan çok daha kolay bu amaca ulaşmak…
Birincisi, ülkenin kaos içinde olduğu iddiası ile işe başlamalısınız. Bu söylemle işe başlamak demokrasilerde oldukça kolaydır. Çünkü rekabet ve günlük tartışmalar günlük siyasetin önemli bir parçasıdır. Düzen ve istikrar getirme vaadiyle bir parti kurulur ya da mevcut parti yeniden yapılandırılır. Eğer hali hazırda iktidardaysanız “ya ben ya da kaos” söylemi yeterli olacaktır. Bu yaklaşımın öncüsü, usta otokrat Vladimir Putin’dir.
İkincisi, medyayı ele geçirmek. Devlete bağlı medya kuruluşları zaten cepte. Özel yayıncılar ve gazeteciler iktidara yakın arkadaşlar ya da iktidara yakın oligark arkadaşlar tarafından satın alınır. Artık tüm yayınlarda sadece siz varsınız ve muhalefetin kendini ifade edebilecek bir yeri kalmamıştır. Bu durum aktüel olarak Türkiye’de “uzun dönem oligarkı” olan Recep Tayyip Erdoğan’ın çok işine yaradı. Macaristan’da Viktor Orban ve Rusya’da Vladimir Putin de bu sayede gücüne güç kattı.
YARGIYI ELE GEÇİRMEK
Üçüncüsü, yargıçların sizi resmî işlerinizde sürekli rahatsız etmesini engellemek için yargıyı kontrol altına alırsınız. Elbette işe en tepeden yani Anayasa Mahkemesi’nden başlamak en güzeli. Polonyalı salam dilimi otokratı Jaroslaw Kaczynski bunun en iyi örneklerinden biridir. Kaczynski’yi tüm yargıyı büyük bir hızla hizaya sokan şampiyonlar Putin ve Erdoğan izlemektedir. Yargıçlar uzun zamandan beri hükümdarlarının lütfuyla hüküm vermektedirler.
Dördüncüsü, tüm rakiplerinizin vatanseverlik karşıtı faaliyetlerini incelemek üzere bir komisyon kurarsınız. Polonya’da Kaczynski kendilerini Rusya’ya karşı koruma stratejisi altında bunu yaptı. Asıl amacı kendini liberal rakibi Donald Tusk’a karşı korumak ve Tusk’u siyaset yasağı ile cezalandırmak.
Beşincisi, genel olarak siyaset yapma yasağı, politik rakipler için düşünülmüş harika bir mekanizmadır. Putin, küçük mahkeme kararlarıyla en popüler rakibi Alexei Navalny’yi 2021 yılında bir esir kampına gönderdi. Erdoğan laik muhalefetin en ümit verici adayı olan Ekrem İmamoğlu’nu aynı şekilde hukuki yöntemlerle engelledi. Erdoğan, bu sayede Kemal Kılıçdaroğlu karşısında seçimi kazanmayı başardı.
‘AİLE VE DİN İÇİN’
Altıncısı, halkın iradesini sadece kendilerinin temsil ettiğini iddia ederler. Kanun ve düzen için, aile ve din için, iş ve ekmek için. Kime karşı: LGBTİ+’ya karşı, farklı düşünenlere ve liberallere karşı. İnsanlara, Ortodoks Ruslar, Sünni Müslümanlar, Katolik Polonyalılar gibi biyografiler üzerinden oluşan kimliklerle hitap ediyorlar. Recep Tayyip Erdoğan muhalefete dönerek, doğrudan doğruya “biz halkız, siz kimsiniz?” ifadesini kullanmıştır.
Yedincisi, diktatör olarak anılmamak için düzenli seçimler yaparsınız. Seçimleri manipüle ederken sayılara oldukça dikkat edersiniz. Seçimleri yüzde 90’lık bir oranla kazanmak çok şık görünmeyeceği için, abartmamaya dikkat edersiniz. Yüzde 52 eskinin yüzde 90’ı olmuştur. Zorlu, heyecan verici bir seçim kampanyası simüle eder, muhalefetin seçimlerde sanki kazanma şansı varmış gibi davranırsınız. Erdoğan gibi küçük bir oy farkıyla kazanırsınız, elbette bu farkı o kadar iyi ayarlamalısınız ki kazandığınız önceden garanti olmalı.
İSTİHBARAT VE ORDU
Sekizinci olarak, işi şansa bırakmamak, olası bir tersliği önlemek amacıyla polisi, gizli servisi ve orduyu hazır konumda bekletirsiniz. Tüm önemli makamları güvenilir kişilerle doldurmalısınız. Silahlı kuvvetler hem yurt içindeki hem de yurtdışından gelecek muhalefete karşı hazırdır. Popülerliğinizi artırmak için savaşlar çıkarmaktan da çekinmemelisiniz. Vatan dara düştüğünde savaşlar vazgeçilmezdir.
Dokuzuncusu, sağlığınıza dikkat edin. Erdoğan gibi tanımadığınız birinin uzattığı bardaktan su içmeyin. Putin gibi uzun masalar, virüs dedektörleri ve dekontaminasyon kapakları kullanın. Resmî konutunuzu ülkenin en iyi kliniği haline getirin. Ömrünüz uzun olsun.
Ve son olarak, zamanlamaya her zaman çok dikkat edin. Çünkü hükümdarlığınıza karşı bir tehlike var, o da halkın gücü. Eğer insanlar stratejilerinizi anlayıp sokağa çıkarlarsa şansınız yok. Bu durumda da sığınabileceğiniz bir diktatörlükte emeklilik planları yapın. Ama elbette siz bunların hepsini çoktan planlamışsınızdır. Yaşasın otokrasiniz!
Kaynak: Die Zeit
Çeviren: Güler Kaçar