“Kılıçdaroğlu aday olmasın” diyenleri “düz dünyacılar”ı ne kadar ciddiye alıyorsam o kadar ciddiye alıyorum. Hiçbir fikir üretmeyip ezberden bağıran, sadece birilerinden duyduklarını çığıran bu güruhun çok da ciddiye alınacak bir yanı yok açıkçası. Bilmem kim genel merkez binası önünde pankart açmış “aday olma” diye, adını daha önce hiç duymadığım bir rapçi şarkı yapmış, falan... İşi gücü olan biri için bunları duymak, öğrenmek, bilmek bile bilgi kirliliği. Benim işim gücüm var...

İşte bu “Kılıçdaroğlu aday olmasın”cılar ne kadar düz dünyacılar gibilerse de -hem nitelik, hem nicelik olarak-, Kemal Bey’in kampanyası ise bir o kadar siyaset mühendisliği harikası. Arada ufak tefek tökezlemeler çıksa da planlandığı gibi gidiyor, gayet başarılı. CHP’nin tarihinde yok bu kadar iyi götürülen bir kampanya.

Bay Kemal!

Anadolu’nun bir köyünde doğmuş. Okumuş, kendini geliştirmiş. Adaletli, halkçı, dürüst. Devlette otuz yıl müfettişlik yapmış. Genel Müdürlük yapmış. Çalmadan, çırpmadan hizmet etmiş. Devletin her kademesini biliyor. Cumhurbaşkanı olacak kişi için bu çok önemli zira yirmi yıllık AKP iktidarı devletin bütün kurumlarına kanser gibi yayılmış. Bunları ayrıştırmak için bilgi, birikim, tecrübe lazım.

Oğlu vatan hizmetini yapmış, kızı memur. Merak edip de bakmazsanız ikisinin de adlarını bilmezsiniz. Malı, mülkü, neyi varsa ortada. Gemicikleri yok.

Torpil, adam kayırma bile yapmamış. Aşağılık bir kampanyayla öz kardeşini kendisine karşı kullanmışlar, sesini çıkartmamış.

Yine öz kardeşi, Kemal Bey linç edildiğinde “Vallahi ben mutluyum yani. Döven arkadaşlara helal olsun. Tebrik ediyorum” diyecek kadar ileri gitmiş olmasına karşın, vefat ettiğinde en önde saf tutmuş.

CHP gibi statükocu bir partide halk ile bütünleşmiş, özeleştirisini vermiş, gerektiği yerde özür dilmiş, helallik istemiş.

Çıkardığı adaylarla tarihi zafer kazanmış, tüm büyükşehir belediyelerini almış.

Altılı masayı bir araya getirmiş ve uzun zamandır da bir arada tutuyor.

Her hareketi, her açıklaması haber oluyor. Bugün Türkiye’de siyaset gündemini Kemal Kılıçdaroğlu belirliyor!

***

Yıllar sonra Ekrem İmamoğlu İstanbul’a, Mansur Yavaş ise Ankara’ya nefes aldırdı. Her iki şehir de hak ettiği gibi dünya şehri olma yolunda, onların başkanlığında istikrarla ilerliyor. Bu iki başarılı ismi de gelip bu şehirlerin başkan adayı yapan Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu iki değerli başkanımız çeşitli zümrelerce cumhurbaşkanı adayı olarak dillendiriliyorlar. Olabilir. Peki yıllar sonra kazanılmış bu iki şehrin başkanlarını koltuklarından alırken, bu şehirlere ne olacak bu konuda bir planınız, düşünceniz var mı?

***

Bir daha seçim yazısı yazmam herhalde. Onun için, bu konuda dikkatimi çeken başka bir şeyi de aktarayım:

Müzisyen Metin Karataş, sosyal medya hesabından haykırıyor: “Aleviler Kılıçdaroğlu’nu liyakatı ve dürüst olduğu için destekliyor! Aleviler bugüne kadar İnönü, Ecevit, Baykal, Karayalçın, Erdal İnönü, İnce, Ekmelettin, Demirtaş’ı desteklerken etnik kimlik ve inançlarına bakmadı. Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz diye mezhepçi mi olduk? Bize mezhepçi diyenler asıl mezhepçi ve gizli faşistlerdir. Aleviler sizi seçince demokrat ve laikliğin bekçisi ama bir aleviyi destekleyince mezhepçi he mi? Hadi ordan ırkçılar!”

Böyle diyor Karataş...

***

Bitireyim...

Seçime kalmış dört aydan az zaman. Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafında bir kitle çoğalıyor. Bırakın başarılı başkanlarımız şehirlerine hizmet etmeye devam etsinler. Düz dünyacılığı bırakın. Bunlar boş işler. İktidar partisinin “Kılıçdaroğlu aday olsun” kampanyası bir algı yönetimidir. AKP’nin yaratmak istediği algı “Kılıçdaroğlu’nu istiyoruz, çünkü kazanamaz” algısıdır. Trolleriyle de bunu her gün pompalıyorlar. Bakın gençlik buluşmasında Kılıçdaroğlu’na “aday olma” diyen genç kardeşim sonrasında Kemal Bey ile buluştuğunda “Ben sizi tanımıyorum, etraftan ne duyuyorsam ona inandım, onu söyledim” diyor. AKP’nin yapmak istediği tam olarak bu. Bu oyuna gelmeyin!

Ya da, gölge etmeyin başka ihsan istemez.