Google Play Store
App Store
Nurcan Bilge Gökdemir

Nurcan Bilge Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

İBB Başkanı İmamoğlu, iktidarın seçim kazanma kapasitesini yitirdiğini söyledi. CHP’ye seçim kazanma konusunda büyük sorumluluk düştüğünü ifade eden İmamoğlu, şu uyarılarda bulundu: “Kendi hatalarımızla eksiklerimizle ya da hazırlıksız olmamızla kaybederiz.”

Onlar asla kazanamaz, biz kaybedebiliriz
Fotoğraf: DHA

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı şapkasını da kullanarak Ankara’daki gazeteler, televizyonlar, ajanslar,  internet üzerinden yayın yapan medya kuruluşlarının temsilcileri ile buluştu. Son yerel seçimden bu yana yapılan görüşme taleplerinin “toptan” karşılanmasının amaçlandığı belli olan bu buluşma, İmamoğlu’nun sunumu ile başladı. İmamoğlu bu sunumda kendisini belediye başkanlığı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı çerçevesi ile sınırladı. Ancak İstanbul’un ötesinde tüm yerel yönetimlerin özellikle muhalefet partilerinden seçilen başkanlarının yönettiği yerel yönetimlerin tüm sorunlarını anlatan İmamoğlu aslında bir anlamda “Kriz batağındaki Türkiye” fotoğrafını çizdi.

Ankaralı gazetecilerle buluşmasından siyasi anlamlar çıkartılması olasılığına karşı çocukluğundan itibaren Ankara ile bağlarının her zaman güçlü olduğunu, bu kenti çok sık ziyaret ettiğini söyledi. “İmamoğlu Ankara’ya ısınıyor, Ankara’ya açılıyor” değerlendirmelerinin doğru olmayacağını vurguladı.

İmamoğlu uzun ve kapsamlı sunumunu tamamladığında gazeteciler sorularını yöneltmeye başladı. Soruların içeriği ve kapsamı İmamoğlu’nun İBB Başkanlığı’nın ötesinde bir siyasi kimlik olarak kabul edildiğini gösterirken İmamoğlu da bu soruları itiraz etmeden yanıtladı. Uzun saatler süren soru-cevap bölümü her iki tarafın İmamoğlu’nun Türkiye siyasetinin bugün olduğu gibi yarın da tam ortasında yer alacağı kabulüyle hareket ettiğinin açık ifadesiydi.

YANITLAMAYI UNUTUYORUM (!)

Sığınmacı sorunundan depreme karşı alınacak önlemlere, uluslararası konulardan çözüm sürecine, ekonomik sorunlardan toplumun son günlerde yaşadığı travmalara kadar geniş bir alanda soruların yöneltildiği İmamoğlu’na, en yoğun olarak Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı, CHP Genel Başkan adaylığının söz konusu olup olmadığı, CHP’nin diğer Cumhurbaşkanı adayı olarak ifade edilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la ilişkileri soruldu.  CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bazı konulardaki değerlendirmelerine, takındığı tutuma ilişkin görüşlerini de aktarması istendi. Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin soruları yanıtlamaya isteksiz olduğunu “Bu soruyu yanıtlamayı hep unutuyorum” sözleriyle ifade etse de kapsamlı yanıtlar verdi, İmamoğlu.

Özel’in bazı konulardaki tutumuna karşı görüşlerini “Sempatik eleştiri” diyerek anlattı, Mansur Yavaş’la ilişkisini “Yol arkadaşıyız ama farklıyız” çerçevesine aldı. Ne Cumhurbaşkanlığına ne de CHP Genel Başkanlığı'na “Adayım” dedi elbette ama kapıları da kapatmadı, CHP İçtüzüğü’ndeki aday belirlemeye ilişkin işaret edilen yetkili kurullara karşın “Adaya da millet karar verir” dedi.

İmamoğlu’nun cümlelerinde hem geleceğe dönük planlaması hem kaygıları hem de mevcut CHP Genel Merkez yönetimine eleştiri ve mesajları yer aldı. Bunlar özet cümlelerle de olsa art arda sıralandığında İmamoğlu’nun hem Türkiye’nin geleceğinde hem partisinde kendisine tariflediği yeri ve yol haritasını görmek mümkün:

BİZ KAYBETMİŞ OLURUZ: Bugün itibariyle seçim kazanacak bir iktidar önümüzde yoktur. Bu seçimi kaybederse bir tek muhalefet olarak biz kaybederiz. Kendi hatalarımızla eksiklerimizle uyuşmazlığımızla ya da hazırlıksız olmamızla kaybederiz. Bu manada da buna fırsat vermeyecek bir muhalefet yapısını kurmak, toplumsal muhalefeti güçlü bir biçimde bir araya getirmek,  bir muhalefet duruşu ve ortak aklın hakim olduğu bir ortam bize bugünden seçimi kazandırmıştır. Yeter ki bunu yapalım. Bu süreçten sonra tek sorumlu biziz.

YAVAŞ’LA İLİŞKİSİ: Bu yolun yol arkadaşı olmak, yolcusu olmak, öncüsü olmak… Her konumda mücadele eden birisiyim ben. Yeni değil bu. Bu bağlamda bunun bir adaylıkla tarif edilecek bir pozisyonu yok. Günü geldiğinde adaylara da milletimiz karar verecek. Yani, bir kısım elitlerin ya da birkaç kişinin yön vereceği ya da şekil vereceği bir biçim değildir. Kaldı ki benim sonuçta bir partim var. Partimin alacağı karar var. Onun karar mekanizmaları var, bunlar işleyecek.

SAĞ AÇIK, SOL AÇIK OLMAZ: Ben Mansur Bey'in başarısıyla gurur duyarım, onun beğenilmesiyle onur duyarım. 5 yıl boyunca 11 büyükşehir belediye başkanı muazzam bir dayanışma ağı oluşturduk. Bu bağlamda sanki bu bir yarışmış gibi algılanmasına çok üzülüyorum, böyle bir durumumuz yok. Bir başka konu, ben bu mevki işine hiç sıcak değilim, daha doğrusu pozisyon meselesine. Biz takım arkadaşıyız, yol arkadaşıyız. Bu işin sağ açığı, sol açığı olmaz. Yol arkadaşlığı müessesesi benim için önemlidir. Bunu ben Genel Başkanımla da paylaştım bu arada, yani paylaşmadığım bir duygu değil. Ve yol arkadaşlığı, takım arkadaşlığı meselesinin hedefi tektir. Ve biz o hedefe koşan insanlarız. O takımın içindeki insanlarız. Günü geldiğinde dediğim gibi hem partimizin kurulları hem de milletimiz en doğru kararı verecektir.

SEMPATİK ELEŞTİRİ: (Özel’in sağ açık, sol açık sözlerine karşı görüşleri) Bunu sempatik bir eleştiri olarak alabilirsiniz… O sağ açık, sol açık ben takım arkadaşı derken gerçekten böyle bir kıyaslamayı da doğru bulmuyorum. Mansur Bey, şahsına münhasır birisi. Ben kendi kişiliği ve duruşu olan başka birisiyim. Böyle bir şeye ihtiyacımız yok. Bizim belediye başkanlarıyla rekabetimiz sadece başarı rekabetidir. Bunu birbirimizi yaralayan bir rekabete asla dönüştürmeyiz.

CHP GENEL BAŞKAN ADAYLIĞI: Ben öyle fırsatçı bir insan değilim. Yani böyle bir gündemin bir parçası olmam. Olmadım da… Partimin Genel Başkanı var. Gerçekten böyle sıradan bir dava bile denilmeyecek bir meselenin kurtuluşu olarak ‘genel başkan’ ol vesaire… Ben görevimin başındayım ve İstanbul'a hizmet ediyorum. Böylesi bir kavramla değil ama bir süreç gelişir, oluşur ya da dönemimin sonu olur, başka bir vesile olur. Oluşana kadar da İstanbul'a hizmet etmeyi çok önemli buluyorum ve başarılı olmayı istiyorum. Öyle bir gündemim yok. Bir ülkede yargının işlemesi için böyle bir bahanenin konuşulmasını bile çok garipsiyorum açıkçası.

ANKARA’YA ISINMIŞ

İmamoğlu’nun “Açılıyor, ısınıyor…” denilmemesi gerektiğine ilişkin tüm vurgusuna karşın toplantıdan ayrılanların çoğunluğu bu nitelemelerin geleceğe atıfla söylenmesini bile fazlalık olarak niteliyor ve şu yorumu yapıyordu:  “İmamoğlu Ankara’ya, Ankara siyasetine ısınmış…”