Onları karanlığa teslim etmeyeceğiz
İzmir’de 96 okula imam atanması, laik eğitimin kendisine açık bir saldırıdır. Bu atamalar yapılırken tek bir camiden görevli imamlar okullara yönlendirilmiş ve neredeyse “ÇEDES’E ait cami” tanımlaması gibi bir durum ortaya çıkmıştır.

Necati Kalafat - Velider İzmir Şube Başkanı
ÇEDES projesi yaklaşık 2 yıldır eğitim camiasında konuşulup tartışılıyor. Bir anda ortaya atılan, içeriği ve uygulama şeklinin nasıl olacağı belli olmayan bu proje oluşan tepkilerin de etkisiyle hayata geçirilmezken Türkiye’nin seküler kimlikleri ile bilinen üç ilinde doğrudan okullara imam ataması yapılarak yeniden tartışmaya sokulmuştur.
Bu atamalar yapılırken tek bir camiden görevli imamlar okullara yönlendirilmiş ve neredeyse “ÇEDES’E ait cami” tanımlaması gibi bir durum ortaya çıkmıştır.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin göreve geldiği günden beri yıllardır heybesinde biriktirdiği bir dizi çağ dışı, bilimsellikten uzak, laiklik karşıtı uygulamayı siyasetin gücünü arkasına alarak hayata geçirmeye çalışmaktadır. Meclis kürsüsünden tarikatları sivil toplum kuruluşu olarak tanımlayıp beraber çalışacaklarını dile getirirken kamusal eğitimi niteliksiz hale getirmek için Öğretmenlik Meslek Kanunu, Maarif Yüzyılı Modeli gibi uygulamaların yürütücüsü olmuştur.
Eğitim yöneticileri; gençler ve çocuklarımızın eğitim sistemine ve dolayısıyla geleceklerine dair umutları kaybolurken bu umutsuzluktan beslenen ve biat kültürü ile itaatkar, sorgulamayan bir nesil yetiştirmek amaçlı proje ve politikalar üretmeyi temel görev olarak gören bir tutum sergilemektedirler. Yılbaşı kutlamalarını yasaklayan, servislerde kız çocuklarının ön koltukta oturmasını engelleyen zihniyet artık günlük ihtiyaçlarımıza karışıp onu şekillendirmeye çalışmaktadır.
ÇEDES projesi ilk ortaya atıldığında eğitimcilerin çoğu benzer bir tepki ile karşılamış, eğitim öğretim süreçlerinin yapısal ve pedagojik sorunlarını yok sayan bir anlayış ve dinsel motiflerle bu sorunların üstünün örtülemeyeceğini savunmuşlardır.
Bütün bu yapısal sorunlara ve itirazlardaki haklılığa inat iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın ÇEDES projesini özellikle laik kimlikleri ile tanıman üç kentte pilot olarak başlatmaya çalışması, var olan tartışmalara bir de ideolojik ve politik bir muhteva katma çabasından başka bir anlam taşımaz. Kendisi gibi düşünmeyen insanların fikirlerini yok saymak, onlara kendi fikirlerini dayatmak ve bunu yaparken sembol şehirlerde bu projeyi hayata geçirmeye çalışmak açıktan bir yok sayma anlamına gelmektedir.
İzmir’in Bornova ilçesinde doksan altı okula imam atamalarının tanımlanması laiklik, demokrasi ve emek mücadelesi veren örgütler tarafından hızlı bir refleksle karşılanmış ve tepkiler ortaya konmuştur. Ancak emek ve demokrasi güçlerinin verili durumlarından kaynaklı parçalı ve cılız eylem ve karşı koyuşlar sonuç almaktan uzak olmuştur. Özellikle Ortadoğu’daki politik gelişmelerin yansımalarıyla muhalifler açısından umutsuzluk ve karamsarlık gelişirken siyasal İslamcı düşünüş ve iktidar sahipleri açısından tekrar güçlenme/pozisyon kazanma hamleleri arka arkaya gelmeye başlamıştır.
Bu umutsuzluğu da bu güç zehirlenmesine de aşacak olan aydınlık gelecekler için mücadele eden hakkını aramaktan çekinmeyen insanlar ve onların örgütlü kararlılıkları olacaktır.
Laik eğitimin kendisine açık bir saldırı olan ÇEDES projesinin iptali artık sadece bir eğitim meselesi olmanın dışına taşan ve laik yaşamın kendisinin sorgulandığı büyük bir saldırının en önemli cephelerinde biri haline gelmiştir. Bu durumla karşı karşıya olan emek, demokrasi ve laiklik mücadelesi veren unsurlar açısından gri, belirsiz ve ayrık bir tavır sergilemek yeterli olmayacaktır. Birleşik ve kararlı bir hattın örgütlenmesi, bu pilot uygulama adı altında gerçekleştirilmeye çalışılan had bildirme ve egemenlik alanı genişletme çabalarını engellemek için tek seçenektir.
Umutsuzluğa kapılacağımızı düşünen tüm dost ve düşmanlarımız açıkça bilmelidir ki çocuklarımıza sözümüzdür. Onları karanlığa teslim etmeyeceğiz.
Bitmedi bu kavga, asıl şimdi başlıyor...