Ortadoğu’nun dizaynı, BOP ve Suriye
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki köktendinci cihatçıların Şam’a girerek Suriye’yi ele geçirmesiyle Ortadoğu’da yeni bir dönemin kapıları aralandı. Her şey emperyalist (ve siyonist) bir kurgu olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında adım adım ilerliyor.
7 Ekim saldırısını fırsat bilen İsrail, Batılı güçlerin desteğini arkasına alarak önce Hamas vesilesiyle Gazze’yi, ardından da Hizbullah vesilesiyle Lübnan’ı çökertti. Son olarak da 8 Aralık itibarıyla Suriye benzer bir sonla karşılaştı.
Ortadoğu’nun Amerikan emperyalizmi ve İsrail çıkarları doğrultusunda siyasal İslamcılar üzerinden yeniden tasarlama projesinde Suriye kritik bir kavşaktaydı. İran merkezli Şii Hilali’nin merkez halkasıydı. Ve şimdi bu halka tam ortasından koparıldı.
Suriye’nin düşürülmesinin bölgesel ve küresel pek çok etkisi olacak.
SURİYE’NİN DÜŞMESİNİN ETKİLERİ
• İsrail saldırganlığının önü açıldı, Şam denklemden çıktı
Suriye, İran ile birlikte İsrail'le çatışma halinde olan iki ülkeden birisiydi. İsrail'in yayılmacı, saldırgan politikalarına karşı bir şekilde set oluşturuyordu. Düne kadar, -8 Aralık- İsrail ile kağıt üzerinde de olsa savaş halinde olan tek ülkeydi. Suriye’nin düşmesiyle Tel Aviv en yakındaki hasımlarından Şam’ı bertaraf etmiş oldu.
• Şii Hilali koptu, İran’ın etki alanı daraldı
Köktendincilerin Şam’ı ele geçirmesiyle İran'dan başlayıp Irak ve Suriye üzerinden geçerek Lübnan'a uzanan Şii Hilali orta yerinden kopmuş oldu. Suriye, Şii Hilali’nin ya da başka bir ifadeyle “direniş ekseni”nin merkez halkasıydı. İran, Suriye üzerinden İsrail'e uzanabiliyor, Filistinli örgütleri ve Lübnan Hizbullahı'nı her anlamda destekliyordu. Askeri, siyasi, ekonomik yardımları Suriye üzerinden sağlıyordu. Şimdi İran’ın Ortadoğu’daki en önemli kanallarından birisi kesilmiş oldu.
• Filistin yalnızlaştırıldı, direniş örgütleri desteksiz kaldı
Suriye, çökertilmeden önce İsrail'e meydan okuyan Hamas, FHKC gibi pek çok Filistinli hareketin barındığı ülkeydi. İsrail’e kafa tutan Lübnan Hizbullah'ının da hamilerindendi. Filistinli laik-seküler örgütler ve Hizbullah, Selefi zihniyetli HTŞ’nin yönetimde olduğu bir ülkede eskisi gibi varlık gösteremez. Suriye'nin çökertilmesi, kolunun kanadının kırılması bu örgüt ve yapıları derinden etkileyecek. Filistin davası öyle ya da böyle ağır bir yara alacak.
SURİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKELER
İç çatışmalar öncesinde 22 milyonluk Suriye, Ortadoğu’nun en kozmopolit ülkelerinin başında geliyordu. Emperyalist projeksiyon doğrultusunda her aktörün silaha sarıldığı, birbirine karşı bilendiği ülkeyi zorlu ve sancılı bir gelecek bekliyor olacak.
• Suriye’nin Lübnan ve Bosnalaştırılması
Suriye’nin etnik ve mezhepsel temellere dayalı olarak birden fazla parçaya bölünmesi, iç savaşın başladığı 2011’den bu yana en fazla dillendirilen senaryoların başında geliyordu. Emperyalist müdahaleler sonucu Suriye’de etnik, dinsel ve toplumsal fay hatları harekete geçirildi.
Emperyalist projeksiyonda ülkenin Irak, Bosna ve Lübnan gibi siyasi nüfuza göre ayrıştırılması bir seçenek olarak yedekte tutuluyor.
Kürtlerin, Sünni Arapların, Dürzilerin ve Nusayrilerin baz alındığı güç-iktidar bölüşümü, ülkenin kalıcı olarak istikrarsızlaştırması demek.
• Suriye’nin Afganistanlaştırılması
Suriye’nin Afganistanlılaştırılması. Taliban rejimi benzeri bir rejimin HTŞ liderliğinde Ortadoğu’nun merkezine inşa edilmesinin fiili adımları atıldı. Eksiği gediğiyle, gerici rejimlerin hüküm sürdüğü Ortadoğu’nun tek laik ülkesi konumunda olan Suriye’nin ortaçağ zihniyetine teslim edilmesiyle Akdeniz kıyısında yeni bir Afganistan kurulmuş olacak. El Kaide-IŞİD kalıntısı HTŞ’nin kendi şeriat düzeninin hayata geçirmesi bölgedeki son laik ülkeyi de yok edecek. Ortadoğu’da laikliğin ekmek gibi su gibi yaşamsal bir önemde olduğunu yakın tarih bize gösterdi.
• İran’a karşı askeri cepheye dönüştürülmesi
Amerikan yönetimi ne olursa olsun Suriye’nin doğusundan çekilmeyeceğini açıkladı. Suriye Demokratik Güçleri ile ittifak halindeki Amerikan emperyalizminin niyeti ülkedeki varlığını kalıcılaştırmak. İran’a yönelik ablukada bu ülkeyi fiili bir askeri üs olarak kullanma niyetinde. Orta ve uzun vadede de Suriye Kürtlerine ülkenin doğusunda kalıcı bir statü sağlamak. ABD-İsrail yönetimleri, Irak’ın Kürt bölgesi ile entegre Kuzeydoğu Suriye’deki bu yapılanma ile İran’a karşı fiili bir bariyer de oluşturmanın peşinde.
TÜRKİYE’YE YANSIMALARI
• Senaryolar, olasılıklar, tehlikeler
Bütün bu denklemde, emperyalizmle iş tutan, fetih nutukları atan ve bunu da iç siyasete tahvil etmek isteyen Saray rejiminin düşleri ülke için kâbusa dönüşebilir.
BOP’ta yeni bir aşamaya geçilirken ABD ve siyonist-yayılmacı İsrail rejimiyle ile iş tutmak tüm halklara zarar verir.
Sınırın yanıbaşındaki bu radikalizm, boğazlaşma, hesaplaşma Türkiye’yi de her türlü vuracaktır.
ABD ve İsrail, Batı emperyalizminin de katkılarıyla şimdiden bir sonraki hedefe kilitlenirken Türkiye’nin buna taşeronluk yapacak olması bölgeyi ateşe atar. Ortadoğu’nun giderek daha fazla savaş bataklığına çekildiği koşullarda tüm bölge ve Türkiye, düne göre daha büyük risklerle karşı karşıya.