Osimhen damgası
Hem Yunus, hem Sallai, hem de son dönemde ufak bir form düşüklüğü yaşayan Barış ile Mertens atak olgunlaştırmada oldukça kötü bir performans sergilediler. Bu 4’lünün Avrupa’da, daha zorlayıcı maçlarda beraber oynayamamasının da, aralarındaki uyumun ve pas trafiği alışkanlığınıın daha yavaş gelişememesinde etkisi var. Yine de uçta Osimhen gibi bir oyuncunuz varsa, kriz anlarında sizi oradan çıkarabiliyor.
Galatasaray milli ara öncesinde, takipçisi Samsunspor’u 3-2 mağlup ederek şampiyonluk yolunda önemli bir engeli aştı.
Galatasaray, Mauro Icardi’nin, belki de sezonun geri kalanında takımdan ayrı kalacağının belli olmasından sonra tek forvetli sisteme dönmüş ve orta sahayı kalabalık tuttuğu bir oyun anlayışıyla sahaya çıkmıştı. Aslında bu, Samsun maçı açısından da doğru bir seçimdi, hatta sarı-kırmızılılar Icardi’nin sağlıklı olduğu bir durumda bu maça çift forvet ile çıksalardı, daha fazla problem yaşayabilirlerdi. Bunun yerine Osimhen’in arkasında daha hareketli, daha çok koşan ve daha “yapışkan” oyuncular sahadaydı.
Tabii bu hareketliliğin bir de dezavantajı var, savrukluk. Hem Yunus, hem Sallai, hem de son dönemde ufak bir form düşüklüğü yaşayan Barış ile Mertens atak olgunlaştırmada oldukça kötü bir performans sergilediler. Bu 4’lünün Avrupa’da, daha zorlayıcı maçlarda beraber oynayamamasının da, aralarındaki uyumun ve pas trafiği alışkanlığınıın daha yavaş gelişememesinde etkisi var. Yine de uçta Osimhen gibi bir oyuncunuz varsa, kriz anlarında sizi oradan çıkarabiliyor. Tabii bugün, vatandaşı Rene Higuita’nın yaptığı çılgınlıklara benzer çılgın işleriyle, maçı izlenebilir kılan Davinson Sanchez’e ayrı bir parantez açmak lazım. Kolombiyalı, Türkiye’ye geldiğinde formunu düşüren yabancı futbolcuların aksine, geçtiğimiz yılın önemli bir kısmında katkı alınamamasına rağmen bu sezon harika bir performans gösteriyor ve sürprizlerle dolu. Bu arada Samsunspor’un da neden ligin en önemli takımlarından birisi olduğunu bir kez daha gördük. Oldukça yüksek tempoda ve sık ikili mücadelelerle geçen maçta, bir an bile mahkum oynamayı düşünmeden, rakip kaleyi düşündüler. Bu anlayış ve oyun planını sürdürdükleri sürece, ilk 4’ten pek düşmeyecek gibi duruyorlar.
Maçın hakemi Halil Umut Meler hakkında da birkaç şey söylemek lazım. Meler’in, çok net olarak, o malum rezil hadiseden sonra sahalara çok erken döndüğünü düşünüyorum. Bu hadiseden önce, maç içerisinde hata yaptığı anlardan dönebildiği için ülkenin önde gelen hakemlerinden birisi olmuştu. Şimdi ise, klasik bir Süper lig hakemine dönmüş durumda. Aklı yaptığı hatalarda kalıyor, onu başka yanlış kararlarla döndürmeye çalışıyor, derken her şey daha da berbat bir karar alıyor. Bugün maçın skorunu etkileyecek 5 pozisyon vardı ve Meler bunların hepsinde yanlış karar verdi. Bana göre ilk yarıda Torreira’nın kendi ceza sahasında Samsunsporlu futblcunun ayağına yaptığı müdahle penaltıydı, ama Galatasaray aleyhine verilen 2 penaltı yanlış kararlardı. İkincisinden birkaç dakika sonra, Nelsson açık alanda gol giden rakibini topla hiç alakası olmayan şekilde engellediğinde ben kırmızı kart beklerken faul Nelsson lehine çalınmıştı. Nihayetinde de 99. dakikada maçın bitiş düdüğünden saniyeler önce Galatasaray lehine penaltı verilmesi gereken bir elle müdahale var. 5 pozisyon, 5 yanlış karar.