Özgür bir insan olma uğruna nelerden feragat edebilirsin?
Defne BEKÖZ BEYGİRET
1917 yılında Franz Kafka, Ein Bericht für Eine Akademie isimli, ama Türkçeye çeşitli başlıklarla çevrilmiş öyküsünü kaleme aldı. Bu öykü, tabii ki Kafka'nın hayvandan insana veya insandan hayvana dönüşümünü ele aldığı pek çok hikâyeden biri oldu. Bir maymunun tüm “ilkel” benliğini terk ederek yıllar sürecek bir insana dönüşüm öyküsü bu. Belki de bugüne kadar edebiyat külliyatının arka raflarında kalmış bu öyküyü Fransız sanatçı Mahi Grand 2022 yılında kendi özgün tarzında tekrar gün yüzüne çıkardı. Aslen bir sahne dekoratörü ve yönetmeni olan Mahi Grand, yıllar içinde bu sanatını sinemaya da aktardı. Çok yönlü sanatçı kimliğiyle ön plana çıkan Grand, en nihayetinde heykel ve resme de yönelerek edebiyat ve grafik roman severlere hediye niteliğindeki Akademi için Bir Rapor (La Conférence) isimli kitabını sundu.
Mahi Grand’ın kalemiyle tekrar okura sunulan hikâye, bir adamın maymundan insana dönüşümünü anlatmak üzere Bilimler Akademisi'ne konuk olarak gelmesiyle başlıyor. Sahnenin etrafında kendisini çevreleyen onlarca bilim insanı, bir elinde kalem diğerinde kâğıt, büyük bir dikkatle maymunun anlatacaklarını bekliyor. Yakalanışını, hapsedilişini, Avrupa'ya ve daha sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne varışını tüm detaylarıyla etap etap akademiye sunuyor. Karakterin Afrika’da avcılar tarafından yakalanıp Avrupa’ya giden bir gemide demir parmaklıkların arkasına geçmesiyle hikâyenin ilk kırılma noktası gerçekleşiyor. Can sıkıntısı, öfke, ıstırap ve çaresizlik arasında gidip gelirken parmaklıkların arasından kaçma fikri giderek güçlenmeye başlıyor. Burada artık iyice insanlaşan anlatıcı, özgür bir insan olmaktan ziyade, kafeste bulunduğu durumdan “bir çıkış yolu” bulma arzusunu dile getiriyor. Hayatta kalmak için yapabileceği tek şeyin uyum sağlamak, kendisini esir alanların yaptıklarını yapmak, onlar gibi davranmak ve onları taklit etmek zorunda olduğunu anlıyor. Karakterimiz, özgürleşme amacıyla adapte olmaya çalışıyor ve yavaş yavaş onlardan biri hâline gelerek metamorfozu gerçekleşiyor. Pipodan rom içmeye kadar her şeyi şaşırtıcı bir hızla öğreniyor ve mürettebatın dikkatini çekiyor. Gemi Avrupa’ya vardıktan sonra ilk yetiştiricisine teslim ediliyor ve şaşırtıcı bir hızla konuşmaya, insan gibi davranmaya ve maymun benliğini tamamen terk etmeye başlıyor. Basit bir el sıkışma ve konuşmak gibi insan faaliyetlerinde ustalaştıktan sonra bir gösteri sanatçısı oluyor. Zaman içinde zenginleşmeye başlayıp ve şehir ormanının bir parçası hâline geliyor. Amerika’ya yerleşip her zaman yaptığı gösterisini sergilemeye devam ediyor. Kitap bu noktada çarpıcı bir sonla bitiyor ve okuru insan olmanın, insanca yaşamanın ilkeleri ve zorunlulukları üstüne düşündürerek bırakıyor.
Zor bir durumdan kurtulmak için nelerden vazgeçtiğimiz, vazgeçtiğimiz şeylerin buna ne kadar değeceği gibi konuları bir hayvan-insan dönüşümüyle okura yansıtıyor Mahi Grand. İnsanın toplumda kabul görmek ve yer etmek için ne kadar fazla şeyi görmezden geleceğini etkileyici bir anlatımla gözler önüne seriyor. Sanatçının kullandığı çizgi ve renklerin kullanımı ise hikâyenin olay örgüsü ve ilerleyişi açısından çok yerinde ilerliyor. Aslında bir noktada toplumun ve toplumsal normların dayattıkları, adapte olmayı kabul etmenin dayanılmaz hafifliğine evriliyor. Öykü aynı zamanda Bernardo Bertolucci’nin 1970 yapımı Il Conformista filmini de anımsatarak, erk tarafından dayatılan mevcut toplumsal ve siyasal normların altında ezilen, bu yüzden de kendi doğasını törpülemek zorunda kalan bir karakterin uyum sağlamasını anlatıyor. Karakterimiz çeşitli noktalarda bir iç hesaplaşmayla burun buruna gelse de, yarattığı konfor alanından çıkmanın hiçbir getirisi olmayacağının farkına varıyor ve kendine yalan söylemeye devam ediyor. Anlatının başındaki parmaklıklar ardındaki tutsaklık, parmaklıklar olmadan da devam ediyor. Bu uğurda başkalaşıp maymun kimliğini yedekte bırakarak “insan”ı taklit ediyor, onun gibi oluyor ve toplumsallaşıyor. Bu noktada okuru şöyle bir sonuçla baş başa bırakıyor kitap: Ne kadar değişmiş, ne kadar “insanlaşmış” görünürsen görün, içten içe her zaman eskiden olduğun kişinin varlığını hissedecek ve daima kendinin tutsağı olacaksın. Son olarak Richard Kelly imzalı 2003 yapımı Donnie Darko filmindeki bir diyaloğu anımsatıyor kitap:
+ Neden o aptal tavşan kostümünü giyiyorsun?
- Sen neden o aptal insan kostümünü giyiyorsun?