Google Play Store
App Store

Yargıda paket paket yapılan düzenlemelerin sonuncusu muştulandı. Tabii ki bu yargı paketi hakkında da bilgi alamıyoruz. İktidarın sözünden çıkmayan bir haber kanalı ‘Türkiye gündemini yakından takip eden vatandaşlar 9. yargı paketindeki maddelerin yasalaşacağı dönemi bekliyor’ yazmış. Güldürdü haliyle. Mesela ben, ülkemin gündemini yakından takip ederim. Yargı ile ilgili düzenlemeler olduğu için de her paketin kurdelesinin açılış anlarına kadar takipteyim ama ‘zamanı gelip’ yeni paket hakkında yazmasına izin verilen iktidar yakını köşe yazarları yazana kadar gram bilgim olmuyor. İşin kötüsü milletvekillerinin de bilgisi yok. Tevekkeli değil, Meclis’teki vekiller kadar bihaber olmak da ve vekillerin bu içler acısı duruma dair sessizlikleri de ‘vatandaş’ olarak bize çok tuhaf gelmekte.

Teveccüh buyurulup kamuoyuna sunulan detaylar neler? Yirmi üç farklı kanun, üç KHK’de değişiklik veya düzenleme içeren altmış maddelik 9. Yargı Paketi’nden (YP) bazı başlıklar:

• Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları doğrultusunda yapılan düzenlemeler: AKP, AYM kararlarını tanıyor mu yoksa?

• Hak arama özgürlüğünün daha etkin şekilde kullanılabilmesine yönelik düzenlemeler: Gezi direnişi sebebiyle tutsak olanlardan haberiniz var mı?

• Cezasızlık algısını ortadan kaldıracak infaz düzenlemeleri: Esasen af yasası olan, erkek şiddetine davetiye çıkaran Nisan 2020’deki İnfaz Yasası’ndaki düzenlemeler gibi mi?

• Ceza adaletinin sağlanması hedefi: Her paketin değişmez cümlesi ama gittikçe ırak olan hedef! Güvenilir adalet dedikçe; güveni azaltan bu yargı paketlerinin sağladığı nedir ki? Hiç kimse yargıya güvenmiyor!

• Evli kadınların kendi soyadlarını veya iki soyadı kullanabilmeleri: 20 sene sonra böyle müjdelenmesi de tuhaf, zira Kasım 2004’ten beri gasp edilen bir hakkımız. 20 senedir kendi soyadlarını kullanmak için dava açıp, para ve zaman kaybeden kadınlardan dilenecek bir özrünüz vardır belki.

• Yabancı istihbarat örgütlerinin Türkiye’deki casusluk faaliyetlerinin önlenmesi: Bu maddeye aşağıda detaylı değineceğim.

• Caydırıcılık açısından cezaların artırılması: Mevcut cezalar az değil ki! Sorun, verilen cezaların uygulanmamasında ve tek adamın habire çıkardığı af düzenlemelerinde.

ETKİ AJANLIĞI MI? O DA NE?

Sürprizlerle dolu olan muktedir; ‘Muhaliflerin ağzı torba değil ki büzelim, e biz de ağzı olanı susturma düzenlemesi yaparız’ demiş. Muktedire yakın gazetelerden öğrendiğimize göre, 9. YP’de sosyal medya aracılığıyla “Türkiye aleyhine” kara propaganda yürüten etki ajanlarına karşı düzenlemeler var. Sosyal medya yorumlarıyla Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kamu düzenini bozanların da bu kapsamda değerlendirileceği ve cezai müeyyideler uygulanacağı belirtiliyor. Sosyal medya zaten takip edilmekte ancak hangi paylaşımların ajanlık ya da casusluk suçları olduğu ile ilgili bilgi pakette yok. 9. YP ile TCK’da tarif edilen casusluk, ajanlık tanımına yeni bir ekleme ile etki ajanlığının da gireceği bilgisi var. Etki ajanlığı; bir ülkenin, bir başka ülkedeki insanların, görüş, tavır, duygu ve davranışlarını etkilemek için savaşa başvurmaksızın propaganda yöntemleriyle, planlı bir görüş ve bilgi iletiminde bulunma faaliyeti olarak tanımlanıyor. Türkiye lehine gibi görünüp ancak aleyhte propaganda yaparak kamuoyu oluşturan etki ajanlarına mercek tutulacak deniyor.

Oldukça ürkütücü. Nasıl tanımlanacak? Nasıl aleyhine sayılacak? Kiminki aleyhine sayılacak? Kara propaganda yapıldığına kim karar verecek? “Kara propaganda yapılıyor, ajanlık bu” isnadıyla gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin, hak savunucularının, STK’lerin seslerini kesme hazırlığı mı yapılıyor? Her faşizan düzenleme gibi kapsamı belirsiz, işlerine geldiği duruma göre kurgulanmış bir ‘ihtiyaç halinde camı kırınız’ düzenlemesi. İradi olarak bırakılan gri alanlar ise düşünce ve düşüncelerimizi yayma özgürlüğümüzü elimizden almak için! Tam da burada suçta ve cezada kanunilik ilkesi devreye giriyor. Kilit önem taşıyan bu ilke; devletin cezalandırma yetkisinin sınırsız ve keyfi bir biçimde kullanmasını önleyerek bireye, devlet müdahalesine karşı güvence sağlamakta.

Açık ki bu ilke 9. YP’de de yok sayılmış halde. Tek adam rejimine boyun eğmeyenlerin başının üstünde Demokles’in kılıcı gibi duran ‘terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım’, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’, ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme’ gibi suçlardan yargılanan özellikle gazeteciler ve itiraz eden herkes, şimdi de ‘etki ajanlığı’ suçlamasıyla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Böyle yeni bir suç tipi oluşturmaya duyulan ihtiyaç, aslında tüm muhaliflere karşı açılan davaların, muhalifleri yıldırmaması üzerine yeni aygıtlara ihtiyaç olması ile de ilintili. Ezcümle 9.YP ile örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü, seyahat hakkı, özel hayatın gizliliğine müdahale, dijital ambargo, sosyal medyaya sansür, STK’ları iyiden iyiye kontrol altına alma gibi oldukça fazla ve yeni hak gaspları geliyor.

Adalet Bakanı, 2024 senesinde meclise geleceği bilgisi verilen 9. YP ile ilgili “Özellikle üzerinde çalıştığımız konular hâkim /savcılarımızdan, vatandaşlarımızdan gelen talepler.” dedi. Bu beyan da ilginç. Hâkim ve savcıların odaklanmaları gereken konu başlıklarının; insan hakları, yargının bağımsızlığı ile adaletin adil, etkili, hesap verebilir, şeffaf ve uygun biçimde sağlanması gibi antik çağdan günümüze kadar çeşitli uygarlıklarda genel kabul gören başlıklar olması gerekmez mi?

Ana muhalefet partisi ise yine meselenin özünden uzakta. Bu baskıcı tek adam ikliminde AKP’ye: ‘Gelin kaliteli bir kanun yapalım, tartışarak yapalım, katılımcı bir usul işletelim.’ diyor. Eşitlik İçin Kadın Platformu uzun zamandır AKP’ye “Yasalara dokunma, uygula!” çağrısı yapıyor. CHP’nin de muktedire bu cümleyi kurmasını salık veriyor, ‘Yasalara uygun davranmayanlar, yasaları uygulamayanlar, uymayacakları ve uygulamayacakları yeni yasalar yapmaktan vazgeçmelidir’ demesini istiyoruz.