Google Play Store
App Store

Paralimpik Oyunları’ndan önce Olimpiyat sahnesine çıkan engel tanımayan sporcular vardı. Almanya’da doğan, Amerika’yı temsil eden ve geçirdiği tren kazası yüzünden bir bacağı tahta olan George Eyser, 1904’te jimnastikte üç altın, iki gümüş, bir de bronz madalya kazanmıştı. Tarihte bir ilke imzasını atan o adam, 1919’da canına kıyacaktı. 1932 ve 1936’da taçlanan Macaristan sutopu takımının oyuncusu olan Olivér Halassy de bir tren kazasında sol ayağını kaybetmişti. 1946’da Sovyetler Birliği askerleri tarafından öldürüldüğünde 37’sindeydi. Ya bir talihsizlikti, ya da birilerinin dediği gibi askerlerin onu soymak istemesinin kurbanıydı… Bugün adını bir asteroit taşıyor.

Yine Macar Károly Takács’ın sağ elini kaybettikten sonra atıcılık kariyerine sol eliyle devam etmiş, 1948 ve 1952’de 25 metre havalı tabancada birinci olmuştu. Çocuk felci yüzünden dizlerinin altı felç olan Danimarkalı binici Lis Hartel, 1952 ve 1956’da dresajda gümüş kazanmıştı. (Paralimpiklerde taçlanan Oscar Pistorius, 2012 Olimpiyat Oyunları’nda da yarışmıştı. )

Tabii bunlar istisnaydı. Engelli sporcular için bambaşka bir organizasyona gerek vardı.

Aslında her şey İkinci Dünya Savaşı gazilerini hayata katma çabasıyla başlamıştı. Ludwig Guttmann’ın ön ayak olmasıyla 1948’de Londra’da Britanyalı askerler için düzenlenen Tekerlekli Sandalye Oyunları, 1960’ta Roma’da demir alacak Paralimpik Oyunları’nı müjdeliyordu. İlk organizasyona 23 ülkeden 400 kişi katılırken, zamanla sayı katlanıyordu. Başta sadece tekerlekli sandalyedeki sporcular sahne alırken, 1976’da kapılar daha çok engelliye açılmıştı. Yine aynı yıl ilk kez Kış Paralimpik Oyunları yapılmıştı. Tokyo’daki son Paralimpik Oyunları’nda sahne alan 4403 sporcudan 87’si Türk’tü.

1960’tan bu yana Olimpiyat’ın ev sahibi, Paralimpik Oyunları’nı da düzenliyor. Tıpkı Kış Olimpiyat Oyunları’nda olduğu gibi 1994’ten bu yana ayrıca dört yılda bir Kış Paralimpik Oyunları yapılıyor.

Paralimpik Oyunları’nda Türkiye

Paralimpik Oyunları’na ilk olarak 1992’de katılan Türkiye’yi yüzücü Mehmet Gürkan temsil etmişti. Dört yıl sonra Atlanta’yı pas geçen ülke, 2000’den bu yana organizasyona düzenli olarak katılıyor. Sadece katılmakla da kalmıyor, hem sporcu sayısı hem de kazanılan başarılar artıyor.

İlk madalyaları atıcılıkta kazanan Muharrem Korhan Yamaç’tı. Teğmendi, bir gün mayına bastıktan sonra ayağını kaybetmişti. Atina 2004 Paralimpik Oyunları’nı bir altın, bir gümüşle kapatan sporcu, dört yıl sonra açılış töreninde bayrağımızı taşımıştı. İşte 2008’de okçulukta taçlanan Gizem Girişmen, Türkiye’nin Paralimpik Oyunları’nda altın kazanan ilk kadın sporcusu olacaktı. Tarih onu, ayrıca birçok ilke imza atan okçu olarak da yazacaktı.

11 yaşında geçirdiği trafik kazasından sonra T5 omurilik felci olan Girişmen, ailesinin sayesinde hayata tutunuyordu. Ona çok inanan ailesi, kızlarına her şeyi yapabileceği inancını aşılıyordu. 2004’te Bilkent’ten en yüksek dereceyle mezun olan azim abidesi, aynı yıl okçuluğa sevdalanmıştı.

2006’dan itibaren derecelerini geliştiren Girişmen, 2008’de Pekin’de tarih yazmıştı. Günde yedi saat yaptığı antrenmanlar meyvesini vermiş, o çok istediği altın gelmişti. O yarı finalde ve finalde Çinli rakiplerini devirirken, tribünlere karşı da bir mücadele vermişti. Tabii mücadele, onun hayatının özetiydi. Onun altın mücadelesinin ekrandan verilmemesi, paralimpik sporculara o günlerde verilen önemin simgesiydi.

Olimpiyat’tan sonra dünya şampiyonluğunu da kazanan Girişmen, 2010’da prestijli spor ödülleri Laureus’a aday gösterilmişti. Üç yıl dünya klasmanında lider olan okçu, 2012 Paralimpik Oyunları’nın açılış töreninde bayrağımızı taşımıştı. Londra’da çeyrek finalde elendikten sonra sporculuğa veda ediyor, Avrupa Paralimpik Komitesi’nde beş yıl yönetim kurulu üyeliği yapıyordu.

Socrates Dergisi’nde Şevket Furkan Erbay’a verdiği röportajda söylediği söz, engellilere dair bakışımıza da saplanan bir ok misali olsa gerek: “Biliyor musun, 'Yaşama sporla bağlandı' minvalinden başlıklar atıyorlar benimle ilgili. Yalanın daniskası! Zaten yaşama bağlı bir insanım, spor yapmasaydım da başarılı olurdum. Yaptığım iş neyi gerektiriyorsa en iyisini yaparım.”

Girişmen’in açılış töreninde bayrak taşıdığı organizasyon, Türkiye için bir gövde gösterisiydi. Sporcu sayısı dört yıl önceye göre 4 katına, madalya sayısı ise beş katına çıkmıştı. 2008’de 16, 2012’de ise 69 katılımcımız vardı. 2008’de iki defa kürsüdeydik, 2012’de ise 10! Londra’dan 1 altın, 5 gümüş, 4 bronzla dönen kafilemiz, gelecek için umut vermişti. O Paralimpik Oyunları’nın yıldızı Nazmiye Muslu’ydu. Doğuştan kalça çıkığı hastası, 40 kilogramda 2012’de altına ulaşırken, kendi dünya rekorunu da kırmıştı.

Rio 2016, bizim için daha da başarılıydı. Brezilya’ya 81 sporcu gitmiş, üçü altın olmak üzere 9 madalya gelmişti. Evlendiği için organizasyona Muratlı soyadıyla giden Nazmiye, bu sefer 41 kilogramda dünya rekoruyla gülmüştü. İdolü Naim Süleymanoğlu’nun yolundan giden Konyalı, Paralimpik Oyunları’nda üst üste taçlanan ilk sporcumuz olmuştu. Onun yolundan gidecek Abdullah Öztürk masa tenisinde Brezilya’dan sonra Tokyo’da da altın kazanacaktı. Trabzon’da doğuştan kas erimesi hastalığıyla doğan Abdullah, tekerlekli sandalyeyle hayatını geçirmek zorundaydı. Ailesi, oğulları için Ankara’ya taşınıyor, oradaki engelliler okuluna gitmeye başlayan çocuk, kendi ifadesiyle sporla engellerini aşıyordu.

Önce tekerlekli sandalye basketboluyla tanışmış, ardından pinpona başlamıştı. Spor sayesinde kas erime hastalığındaki ilerleme duran Abdullah, 2016’da ayrıca bronz kazanan takımın bir parçasıydı. Yine Brezilya’da birçoğumuz golbolü ilk defa duymuş, Sevda Altınoluk’la tanışmıştık. O ve arkadaşları güle oynaya zafere ulaşırken, kazanılan başarı gelecek madalyaları müjdeliyordu. Tokyo’da millî takımımız unvanını korurken, o yine gol kraliçesi olmuştu. 2021’de BBC tarafından yılın en ilham veren 100 kadınından biri olarak seçilen azim abidesi, kardeşi Sevtap’la yıllardır aynı takımda oynuyor. Türkiye, Paris’e üst üste üçüncü altın için gidedursun, Sevda hayata karşı geride başlayanlara ışık olmaya devam ediyor.

Son Paralimpik Oyunları’nda Japonya’da Golbol Millî Takımı ve Abdullah altınları alırken, dört gümüş, dokuz da bronz kazandık. Elde edilen 15 madalya, bizim için tarihi bir başarıydı.

Kısa kısa bilgiler

Yaz Oyunları’nda 22 farklı Paralimpik branşı bulunuyor: Atletizm, atıcılık, badminton, binicilik, bisiklet, boccia, futbol, golbol, halter, judo, kano, kürek, masa tenisi, okçuluk, tekvando, tekerlekli sandalye tenis, tekerlekli sandalye basketbol, tekerlekli sandalye eskrim, tekerlekli sandalye rugby, triatlon, voleybol, yüzme.

Kategoriler

Paralimpik Oyunlar’da Olimpiyat Oyunları’ndan farklı olarak kategoriler bulunmakta. Sporcular fiziksel, görsel ve zihinsel engellerine göre on farklı kategoride yarışıyor. Görme ve zihinsel engeller tek kategoriyken fiziksel engel sekiz farklı kategoriden oluşur. 1 en yüksek engel düzeyini ifade ederken rakam arttıkça engel düzeyi de azalmaktadır. Sporcular kendileri için en uygun kategori hangisiyse o kategori yarışlarında mücadele veriyor.

PARİS PARALİMPİK OYUNLARI

Tarihimizin en başarılı Paralimpik Oyunları, Paris’teydi. 6 Altın - 10 Gümüş - 12 bronz, toplam 28 madalya kazandık. Hepsi bizim için rekor… Bunların dışında 8 tane 4'üncülüğümüz var. 4 tane de bronz madalya maçı kaybederek 5'incilik aldık. Bir de Serkan Yıldırım'ın geri alınan altın madalyası söz konusu. Ayrıca 10 branşta madalya aldık ki bu da bizim için rekor…

Yüzme, tekvando, okçuluk, judo, golbol, halter, masa tenisi, atıcılık, masa tenisi eskrimde madalyalar geldi…

ALTIN MADALYALILAR

Para yüzmede iki altın alan Umut Ünlü, şüphesiz Paris’in yıldızıydı. 50 metrede yüzmede altın alan ilk sporcumuz oldu, 200 metrede ikinci defa taçlanarak aynı organizasyonda iki altın alan ilk sporcumuz oldu.

Van’da doğuyor elleri ayakları vücuduna yapışık ses telleri yapışık. Alti yasına kadar birçok ameliyat geçiriyor. Üç buçuk senedir yüzüyor. 2018’de intihar girişiminde bulunmuş. Hayatta ilk mailini federasyona atmış. 18 yaşındayken. Üç ay sonra cevap gelmiş olduğun yerde yüzme antrenörü var demişler. İlk defa orada suya giriyor. Sonraki hafta yüzmeye başlıyor. Sıfırdan öğreniyor. Sırt üstü başlamış yüzmeye. Üç ayda yüzmeyi öğrenmiş. 9 ay sonra Türkiye sampiyonu olmuş. 

Üst üste üçüncü altınını alan Golbol Milli Takımımız, tutuk başladığı organizasyonda sonradan vites yükselterek zafere ulaştı. Daha önce Naim Süleymanoğlu ile Halil Mutlu halterde üst üste üç altın almıştı. Sevda Altunoluk da böylece üçüncü defa altın aldı. Golbolün Messsisi Tokat’ta ilkokulda okuduğu dönemlerde görme problemi olduğu ortaya çıkmıştı. Ailemin araştırmaları sonucunda Ankara’da uzman bir doktor bulmuşlardı. Ankara Mithat Enç Görme Engelliler Okulu’na yatılı olarak kaydolan Sevda, beden öğretmeni sayesinde golbolle tanıştı. Gerisi bir masal…

Para tekvandoda Japonya’da bronz alan Mahmut Bozteke, Paris’te altına ulaştı. Bu, Türkiye’nin para tekvandodaki ilk altınıydı! 11 yaşında fıstık ağaçlarını ilaçlarken kollarını traktörün kuyruk miline kaptırdı. Kazada kolları kopan ve hastanede 3,5 ay yatarak tedavi gören Bozteke, yaklaşık 15 ameliyatla bacaklarından alınan dokularla kollarının bir bölümüne kavuştu. Bacaklarındaki doku kaybı nedeniyle 1 yıl evde yatağa bağımlı yaşayan Bozteke, elleri olmadığı için günlük işlerini ayaklarıyla yapmayı öğrendi.

Bozteke, tedavi sürecinde fizyoterapistin "Ayaklarını iyi kullanıyorsun, bence iyi tekvando yaparsın" tavsiyesiyle mahallesindeki Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bağlı spor salonunda tekvandoyla tanıştı.

Avrupa şampiyonlarında üç altını olan Bozteke, bugüne kadar beş madalya aldığı Dünya Şampiyonalarında hiç birinci olamamıştı…

Para judoda altına ulaşan ve bunu başara İbrahim Bölükbaşı, daha önce Türkiye’yi güreşte Olimpiyat Oyunları’nda temsil etmişti. Yüzde 50 civarında bir görme engeli varmış. Aileden gelen bir genetik görme bozukluğuymuş…

Para okçulukta önce kırdığı dünya rekoruyla dikkat çekti Fransa’da Öznur Cüre Girdi. Ardından güle oynaya altına ulaşan Paralimpik sporcumuz 27 yaşında. 17 yaşında geçirdiği trafik kazasından sonra omurilik felci olan Öznur, Bahattin Hekimoğlu’nun davetiyle Okçular Vakfı’nda okçuluğa başlıyor.

Tokyo’da karışık takımda gümüş madalya kazanan Öznur, bu sefer ferdi olarak zafere ulaştı.

Gümüş madalyalar…

Tekvando: Ali Can Özcan, Gamze Gürdal, Fatih Çelik

Atletizm: Muhammet Khalvandi, Aysel Önder. Aysel dünya rekoru kırdıktan sonra finalde ikinci oldu. Aysel, ilk madalya kazanan kadın para atletimiz unvanını da aldı.

Halter: Abdullah Kayapınar, Besra Duman, Abdullah para halterde madalya alan ilk erkek sporcumuz oldu.

Atıcılık: Aysel Özgan

Okçuluk: Sadık Savaş & Merve Nur Eroğlu,

Masa Tenisi: Kübra Korkut. Kübra Yozgat’ta doğuyor. Dört yaşında elektrik çarpması sonucunda iki bacağını, bir de kolunu kaybetmişti. Dördüncü Paralimpik madalyasını elde eden Kübra, dört Paralimpik madalyası alan ilk kadın sporcumuz… Kızı Zeynep Alya’ya altın sözü vermişti de olmadı… Hollandalı rakibesi Kelly van Zon üst üste dördüncü altını aldı.

 

BRONZ MADALYALAR Hakan’ın eskrimdeki ilk madalyası tarihi! Yine Fatma’nın kadınlar uzun atlamadaki madalyası, bizim para atletizmde bir atlama branşında aldığımız ilk madalya…

Para atletizm

Fatma Damla Altın (Kadınlar uzun atlama T20)

Bronz

Para judo

Ecem Taşın Çavdar (Kadınlar 48 kilo J1)

Bronz

Para judo

Cahide Eke (Kadınlar 48 kilo J2)

Bronz

Para judo

Nazan Akın Güneş (Kadınlar +70 kilo J1)

Bronz

Para halter

Nazmiye Muratlı (Kadınlar 45 kilo)

Bronz

Para halter

Sibel Çam (Kadınlar 73 kilo)

Bronz

Para yüzme

Sevilay Öztürk (Kadınlar 50 metre kelebek S5)

Bronz

Para masa tenisi

Ali Öztürk (Erkekler Sınıf 5)

Bronz

Para masa tenisi

Abdullah Öztürk-Nesim Turan ( Erkekler Sınıf 4 çiftler)

Bronz

Para masa tenisi

Ebru Acer (Kadınlar Sınıf 11)

Bronz

Para tekvando

Meryem Betül Çavdar (Kadınlar K44 52 kilo)

Bronz

Tekerlekli sandalye eskrim

Hakan Akkaya (Erkekler epe A kategorisi)

Bronz

SONUÇ

Paralimpik sporcuları sadece ya da çoğunlukla "şefkat" iletişimi üzerinden gören medya ve kamuoyu için güzel bir tweet. Olimpik sporcularla kıyaslamamalıyız ama paralimpik sporcular da haftanın 6 günü günde çift antrenman yapan, performanslarını artırmak için, sınırlarını zorlamak için çalışan, işleri, meslekleri "sporculuk" olan insanlar. Doğru yerden konuya yaklaşmakla başlayalım. Önce başarılarını alkışlayın. Mağlubiyetlerini sorgulayın. Ardından sağlık durumları üzerine gidin. Ve final olarak da Türkiye'deki on binlerce engelli insanı spora teşvik edin. Profesyonelliğe davet edin. Evden çıkmaya davet edin. Hayatlarını kazanmaya, dünyanın gözü önüne çıkmaya davet edin. Konuya her açıdan yaklaşılmalı. Muhteşem hayat hikayeleri var. Anlamakta güçlük çekeceğimiz acılara, ağrılara dayanarak ve aşarak spor yapıyorlar. Bu olayın bir tarafı. Ama öncelikle onlar profesyonel sporcu.