Google Play Store
App Store

Spor rekabet ve mücadelenin yanı sıra bir yönüyle de insanların davranışlarını kontrol etme ve etkileme gibi meseleleri de içeriyor. Haliyle spor, devletle veya hükümetle doğrudan etkileşimi olmasa bile kendi içinde siyasi mücadelelere sahip. Kuralları koyan federasyonlara ve komitelere bağlı olmakla birlikte bu mücadele sosyokültürel gibi farklı perspektifte veriliyor.

Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nın açılışındaki farklılıklar, kendi siyasi bakış açısındaki ve kültürel kodlarındaki ana hatlarını vurgulamak üzere bir senaryoya sahipti. Tartışılan konular da her ülkenin -her vatandaşı bağlamamakla birlikte- kendi perspektifindeki yaşam kurgusunun eleştirel bakış açısına göre değişkenlikler gösterdi.

Açılış töreni, Paris’in ikonik yapılarıyla birlikte resim, mimarlık kurgusu ve dans gösterileri eşliğinde, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik felsefesi üzerinden şehrin sanat anlayışı ve Fransız Devrimi’nin etkileri şehrin kimliğini ve kültürünü net olarak ortaya koydu.

Olimpiyat Meşalesi'nin Louvre Müzesi, Notre Dame Katedrali, Alexandre Köprüsü ve Eyfel Kulesi gibi Paris'in simge yapılarında gezdirildiği senaryoda Victor Hugo'nun "Sefiller" eseri ve Fransız Devrimi ile Fransa'nın "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" sloganını temsil eden "Marienne" gibi önemli kültürel değerler vurgulandı.

Olimpiyat tarihinde sanırım ilk defa, açılış töreni şehrin kültürel derinliği ve tarihi üzerinden kurgulanıp ve şehrin hikâyesi içinde gerçekleştirildi.

Ve oyunların büyük bölümü yine bu anlayış içinde şehrin çeşitli mekânlarında çok rahat kurulan parkurlarla modifiye edilerek çok basit spor alanları ortaya çıkartıldı.

Açılış ve oyunlar, olimpiyat tarihinde ilk defa bir stadın içinde ve olimpiyat organizasyonun egemenliği altında olmadan şehrin kendi iradesi altında yapılıyor. Bu aynı zamanda bir tabuyu da yıkmak. Oyunların sorumluluğu olimpiyat organizasyonunun kurgusundan çıkarak, şehrin kurgusuna ve egemenliğine geçip farklı bir boyut kazandı.

Paris şehri, oyunları stattan çıkartarak içine alıp kendi himayesine soktu.

Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ve devleti yöneten mekanizmanın yönetim şekli -etik kurgusuyla beraber- olimpiyatların yapılış şekli ile sonuçları bakımından farklılıklar gösteriyor.

Modern sporun, spora gönül vermiş kişi ve kuruluşların çabalarıyla, sosyal inovasyon şeklinde tanımlayabileceğimiz bir evrimle sosyalleşmenin yeni bir formuna dönüştüğünü kabul edeceksek, bunun uygulama şeklindeki evrensel kurguyu da kabul etmek gerekir. Yöresel normatif ahlak anlayışın himayesinde bir spor kültürü kurgusu hiçbir şekilde uluslararası düzeyde rekabet koşullarına erişemeyeceği gibi, alınacak organizasyonlardaki yabancı kültürü yönetme becerisine de sahip olamaz. Sonuç olarak birtakım çatışma risklerini de içinde barındırır.

Ülkeler kendilerini en iyi şekilde tanıtmak için ev sahibi olmanın verdiği sorumluluğu ve ayrıcalığın farkındalığını, modern dünyanın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ülkelerine özgü kültürlerini oyunların açılış ve kapanış törenlerinde gösteriyorlar. Paris bu konuda sadece bir tanım stratejisi belirlemedi, aksine ortaya çok önemli bir farklılık ve ayrıcalık koydu.

Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda toplamda 15 olimpiyat sahası ve 11 paralimpik sahası, bölgenin 10 km yarıçapı içinde yer alacak şekilde planlanmış. 32 olimpik spor dalının 21’i ve 22 paralimpik spor dalından 14’ü için tesisler, kompakt bir konseptle sunuluyor.

Fransa’da dünya çapında tanınan ve ikonik bir sembol olan Versay Sarayı da Olimpiyat Oyunlarını tarihi bir atmosferde karşılayacak. Hôtel de Ville, Bercy Arena, Pont Alexandre III, Invalides, Trocadéro, Roland-Garros Stadyumu, Parc des Princes ve South Paris Arena gibi Paris’in sahip olduğu tarihi mekânlar da olimpiyatlara ev sahipliği yapacaklar arasında. Eyfel Kulesi Stadyumu’nun paylaşımlı arenasının yanı sıra, 2021’den beri bölgenin güneyinde Place Joffre’de kurulan geçici bir yapı olan Grand Palais Yerleşkesinde plaj voleybolu gibi başka etkinliklere de ev sahipliği yapılacak. Grand Palais. 1900 yılında Paris Evrensel Sergisi için kullanılan en ileri inşaat teknikleriyle inşa edilen bu tarihi yapı, 2024’te Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarına ev sahipliği yapacak şekilde hazırlandı.

Müteahhitlere gerek duymadan, şehrin dokusunu bozmadan, absürt inşaat kaosu içine girmeden, şehrin tarihsel dokusu içinde kurulan parkur ve platformlarla çok rahat böyle büyük bir organizasyon yapılabiliyormuş. Yeter ki ‘rant’ kurgusundan uzak gerçek olgunlukta organizasyon nasıl yapılmalı diye irade ortaya konulsun.

Paris Olimpiyat Oyunları’nın açılış kurgusu, o klasik uluslararası ilişkiler kuramlarını yıkarak, devlet dışındaki aktörlerin önemsenmesi gerekliliğini ve farklı davranışsal akımın etkisiyle yeniden yorumlanan teoriler ile, uluslararası ilişkilerde devlet dışı aktörlerin de en az devletler kadar etkili olduğunu gösterdi. Sunum içeriğinde Zinedine Zidane başta olmak üzere, konumlarına göre sporcuların Amelie Mauresmo, Teddy Riner, Marie-Jose Perec ve Tony Parker’ın etkilerindeki kuvvet sayesinde uluslararası aktörlerin arasına nasıl girdiğini gösteriyor.

Olimpiyatların her dört yılda bir kendi yarışmacı kimliğini kaybetmeden değişime maruz kalması kaçınılmaz. Önemli olan bu değişimi yönetebilme iradesinin kaybedilmemesi. Söz konusu açılış üzerinden yaşanan tartışmalar ise Paris gibi bir şehrin tarihsel derinliğindeki etkilerin yarattığı sosyal-siyasal değişimlerin sporu tarihsel süreç içerisinde -değişim ve gelişim yönünde- etkilemediği söylenemez. Mühim olan, olimpiyatlar sporun kendi felsefe kurgusu dışında, özellikle siyasi müdahalelerle yüklü bir hale dönüştürülmesin. Hiçbir şey siyasi müdahalenin vereceği zarar kadar büyük olamaz. Zaten olimpiyat ve kültür kendi bütünlüğünü sağlar.