Parmağımızı kımıldatmak, geleceğimize sahip çıkmak zorundayız
Fotoğraf: DepoPhotos

Gizem Özdem - Avukat, Seçim Güvenliği Sorumlusu

“Bir bozuk düzen içindeyiz. Hepimiz yakınıyoruz. Hangi aklı azıcık bir şeye erenle konuşsan, bir dert kumkuması. Vah memleketin hali, ah memleketin hali. Bu gidiş ne olacak sorusunu birbirine sormayan yok. Ama hiçbir kimse, bu yakınanlar, ah vah edenlerden hiç kimse de durumumuzu düzeltmek için parmağını kımıldatmıyor. Lafın kolayındayız. Uyuşmuşuz. Hiçbir iş karşısında sorun kabul etmiyoruz. Bin dereden su getirip herkes kendisini temize çıkarıyor. Hakları var yok, o başka iş. Ama memlekette hangi dalı tutsan eline geliyor. Var olan bu. 

Herkes umudunu kesmiş gibi. Birbirine kimsenin güveni yok. 

Bütün umutsuzlukların, ahü vahların üstünde gene de bir şeyler, bazı yönlerde bir şeyler yapmak zorundayız. Parmağımızı kımıldatmak zorundayız. Uyanmak, bazı meselelerimizin üstüne dostça eğilmek zorundayız. Öyle meselelerimiz var ki, onları savsaklamak bize çoğa mal olacak. Bir ölüm dirim işi. Var olmak, ya da olmamak. 

25 Ekim 1959, 
Yaşar Kemal, Baldaki Tuz

14 Mayıs Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerini geride bıraktık. Açıklanan sonuçlara göre Cumhurbaşkanlığı için Recep Tayyip Erdoğan %49,24, Kemal Kılıçdaroğlu ise %45,07 oy oranı ile en yüksek oyu alan iki aday oldu. Seçim bu haliyle ikinci tura kaldı. Bu sırada parlamento seçimlerinde çoğunluğu sağlayan ise yine mevcut iktidar cephesi oldu. Ancak YSK (Yüksek Seçim Kurulu) tarafından resmî seçim sonuçlarının açıklanmasının akabinde, ıslak imzalı tutanaklarla yapılan karşılaştırmada tutanakların birçoğunun sisteme, kasıtlı olduğu çok açık şekilde, “yanlış” girildiği fark edildi. Üstelik bu yanlışlıklar fark edildiğinde itiraz için 24 saatten az bir zaman kalmıştı. 
 
Usulsüzlüğün Adresi YSK Oldu 

Önceki yıllarda yapılan seçimlerde mükerrer oy kullanımlarından mühürsüz pusula ve zarflarla dışarıdan sandıklara taşınan oylara kadar pek çok usulsüzlükle karşılaştık. Hepimiz aşina olduğumuz bu usulsüzlüklere karşı gözümüzü dört açmışken, bu defa veri girişi aşamasında hileyle karşılaştık.

14 Mayıs günü, YSK başkanı Ahmet Yener zaman zaman televizyon ekranlarına çıkarak oylama sonuçlarına dair açıklamalarda bulundu, bu şekilde halkta Cumhur İttifakı lehine bir algı yarattı. Ne var ki yapılan açıklamalarla sisteme girilen tutanaklar eşzamanlı olarak ilerlemediğinden açıklamaların doğruluğunu teyit etmek mümkün olmadı. Tutanaklardaki hileler ancak itirazın son günü olan 16 Mayıs günü ortaya çıkmaya başlayınca süre kısıtlaması nedeniyle seçmenin iradesine ket vurulmuş oldu. Muhalefet partilerince YSK’ye itiraz süresinin uzatılması hususunda başvurular yapılmışsa da buna dair olumlu ya da olumsuz bir karar dahi verilmedi. 

Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerinde ıslak imzalı tutanaklarda Yeşil Sol Parti’ye verildiği görülen oyların YSK sistemine başka partilerin oyları olarak girildiği açıkça ortaya çıktı. Örneğin, Diyarbakır Bismil’de 279 seçmenin oy kullandığı bir sandıkta 233 oy Yeşil Sol Parti’ye verilmişken bu oyların tamamı YSK sistemine MHP oyu olarak girildi. Şanlıurfa Haliliye’de Yeşil Sol Parti’nin almış olduğu 82 oy yine YSK sisteminde Adalet Birlik Partisi’nin hanesine yazıldı. Batman Merkez’de Yeşil Sol Parti’nin almış olduğu 232 oy birleştirme tutanağında Yenilik Partisi’nin oyları olarak gösterildi. Muhalefet cephesinden parti sözcülerinin ya da genel başkanlarının açıklamalarına göre hileli olarak giriş yapılan daha binlerce sandık tutanağı söz konusu. Bu şekilde, cumhur ittifakının içinde yer alan partiler milletvekili sayılarını artırırken muhalefet partilerinin meclis temsiliyetleri azaltılmış oldu. 
 
Antidemokratik Seçim Süreci

Seçim süreci daha en başından, seçim takviminin belirlenmesinden Milletvekili Seçim Kanununda Cumhur İttifakının kazanma şansını artıracak şekilde değişiklikler yapılmasına kadar saray rejiminin dayattığı koşullarda başladı. Erdoğan’ın adaylığı Anayasal olarak mümkün değilken kılıfına uyduruldu. Bakanlar milletvekili adayı yapılarak devletin tüm idari ve mali imkânları çok daha gözle görülür biçimde rejimin seçim çalışmaları için seferber edildi. 

Büyük bir baskı ortamı içinde halkın iradesini manipüle etmeye çalışan iktidar cephesi seçim günü de Anadolu Ajansı ve YSK eliyle bu manipülasyonları sürdürmeye devam ederken millet ittifakı ise önceki seçimlerde olduğu gibi güçlü bir sandık güvenliği organizasyonu örgütleyemediğinden sağlıklı verilere ve sonuçlara ulaşamamış olduk. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin hemen hemen her yerindeki sandıklara sandık kurulu üyelerinin yanı sıra 5’e yakın müşahit görevlendirmişken Millet İttifakı’nın kalesi sayılabilecek yerler haricinde özellikle usulsüzlük yapılabilecek bölgelerde sandıkları izleyebilecek görevlendirmelerin yeterli ya da hiç olmadığına tanıklık ettik. Böylece seçim dönemi boyunca emekçi halkın değişim beklentisine politik olarak cevap veremeyen burjuva muhalefetin sınırlılıklarını bir kez de 14 Mayıs günü sandıkların başında deneyimlemiş olduk. 

Sandığa Git, Oyuna Sahip Çık

Bununla birlikte seçimlerin sonuçları iktidarın bir zafer kazanamadığını göstermektedir. %85,6 katılım ile son 15 yılın en yüksek katılım oranına sahip 14 Mayıs seçimlerinde, halkın büyük bir kesimi bu zorba rejime yeter demiştir. AKP, tarihinin en düşük oy oranına gerilemiştir. Tüm koşulları kendi lehlerine uygun hale getirmelerine, devletin bütün olanaklarını kullanmalarına, hileye, tehdide rağmen Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çoğunluğu alamamıştır. 

Şimdi bize düşen halkla birlikte bütün muhalefetin birleşik mücadelesini örmek, ikinci turda daha da örgütlü bir biçimde seçmen iradesine sahip çıkmaktır. Veriler ortadadır: Geçtiğimiz seçimlerde 64.190.651 kayıtlı seçmenden 54.919.932 seçmen oy kullanmış geri kalan seçmen sandığa gitmemiştir. Öncelikli iş, sandığa gitmeyen seçmenden başlamak üzere ikinci turda da oy kullanma oranının artması için seferber olmaktır. Seçim günü ise bu defa en geniş muhalefet cephesi ile daha da güçlü örgütlülüğü sağlayarak oylarımıza sahip çıkmaktır.