Türkiye, 2023 seçimlerine doğru doludizgin yol aldığı son 3 yıllık süreçte, çok önemli bir ifşaat dizisi ile karşı karşıya kaldı. Belki de, bugüne kadar hiçbir siyasi odağın veya medya kuruluşunun yapmadığı ve beceremediği boyutta bir ifşaat patlamasıydı bu.

Siyasetin, finans dünyasının ve yeraltı faaliyetinin adeta kısa dönem tarihini içeren bu ifşaat yayınları hiç beklenmedik bir yerden, tam da bu faaliyetin içinde uzun süre yeralmış bir isim, ülkenin önde gelen mafya liderlerinden biri tarafından yapıldı.

15 Nisan 2020 - 20 Haziran 2021 tarihleri arasında Sedat Peker tarafından yayınlanan toplam 10 uzun video mesajı ve bunlarla simültane biçimde Twitter hesabında yazılı olarak beyan edilen bilgiler, Türkiye kamuoyunda "Kimler kimlerle birlikte neler yapmış?" sorusunun yanıtları olmanın ötesinde, bugünkü iktidarın tam göbeğinde ya da çeperinde, hem yurtiçi hem de yurtdışı bağlantılı muazzam boyutta bir pislikler yumağına ışık tutmaktaydı.

İşin ilginci, mafya lideri Peker, açık açık "Bu iktidarın kendisini de uzun süre kullandığını, iktidar partisinin amaçlarına bu süre içinde hizmet ettiğini, ama artık işlerine yaramadığına karar verdiklerinde kurtulmak amacıyla ters düştüklerini ve o yüzden yurtdışına kaçmak zorunda kaldığını" anlatırken, bu ifşaat dizisinin bir tür "şahsi intikam" olduğunu da gizlemiyordu.

***

"Peker Videoları" olarak tarihe geçecek olan, çoğunu "öz-sürgün"de bulunduğu ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayınladığı bu vurucu "Dehşet Dizi Filmi", belgeli ve teyitli öyle gerçek öyküler unsurlar içeriyordu ki, hedefi olan odaklar tek bir satırını bile yalanlayamadılar. Tam tersine, yalanmaya çalışanın adeta "ipini" çeken ilave teyit videoları da peşinden geldi. Sonunda AKP iktidarı, 2023 seçimi öncesinde "bu işin iyice kötüye gittiğini" görerek, BAE yönetimi ile sürgün mafya liderinin "tecrit-enterne" edilmesi için anlaştı ve Peker susturuldu. Susarken de, son bir tehdit savurdu: (mealen) "Başıma bir şey gelirse açıklanması amacıyla, video dizinin elimde kalan kısmını farklı ülkelerde güvendiğim insanlara yolladım. Onlar yayına verecekler..."

Şimdi merak edilen şu: Son günlerde başlatılan "dijital tecrit sonlandırılsın ve Peker konuşmaya devam etsin" kampanyası işe yarayacak mı? Bence, böyle bir şeyin olması söz konusu değil. İki devlet (iki lider) arasındaki ilişkiler bilindiğinde bu ihtimal sıfır.

Ama, benim asıl merak ettiğim konu şu: Peker, konuşma özgürlüğünü elde edemezse, tehdidini yürürlüğe koyar ve o "yurtdışındaki dostları" onun yerine yayına başlar mı? Ya da başlamazsa, o tehdit kuru gürültü olarak mı kalır? Peker’in açıklamayıp da, bugüne (son 2 aya) bıraktığı "yayınlanmamış bölümlerde" neye ve kime ilişkin bilgiler var(dı)? Herkesin tahmini, "İlişkiler ve aktiviteler ağının en tepesine (mecazen) ateş edecek son mermiler", o videolarda/dosyalarda gizli olduğu yönünde.

Bu noktada, şu soruları gündeme getirmek istiyorum:

Peki, Peker zaten bugünkü iktidarın ne olduğunu ve ne yapıp ne yapmadığını zaten yeterince ortaya koymuş olmadı mı? Kendisinin de içinde olduğu dönemde, geçen seçimleri kazanabilmek için mafyadan ve her türlü kirli odaktan "korku iklimi yaratabilmek amaçlı (ifade Peker’e ait)" tehdit kampanyaları yürütmemiş mi? Yurtdışına uluslararası alanda bu ülkenin başını belaya sokacak şekilde silah (savaş körükleyici) yardımı yapmış mı yapmamış mı? Türkiye’de iktidarın en tepelerinde dolaşan insanların ve yakınlarının adı geçen, rüşvetten uyuşturucuya, cinayetten görevi kötüye kullanmaya, uluslararası finans yolsuzluklarından sermaye piyasası manipülasyonlarına, orada burada çökmelere ve derin güç çatışmalarına kadar, kamuoyuna bugünkü iktidarı tanıtıcı yeterince büyük bir "fotoğrafı" sunmadı mı?

***

Bugün tecritten çıksa, daha ne anlatacak yani?

Meselâ, "Bu iktidar, 21 yıl boyunca bu ülkenin başına gelmesi olası ve ‘geliyorum’ diye bas bas bağıran felaketlere karşı önlem almamakla kalmadı. Tam tersine, felaketin daha büyük ölçüde yaşanabilmesi için adeta elinden geleni yaptı. O yüzden de onbinlerce insanımız bugün depremde, yarın selde, sonraki gün yaygın orman yangınlarında ya da göçüklerde, maden facialarında, toplu ulaşım facialarında hayatlarını kaybetti. Kaybetmeye de devam edecek. Afete hazırlılık anlamında yaptıkları ile AFAD gibi etkisiz bir ucube örgütlenme yarattı. 156 yıllık Kızılay’ı beceriksizlik abidesi haline getirdi. Başına Doktor Kerem gibi birini getirdi. Adamlar bir afet olsa çadırı dağıtamaz durumda. Hattâ utanmadan halka satabilir bile..." mi diyecek?

Anlatacağı "yeni" hikayelerle (muhtemelen en az ilk 10 video kadar gerçek olacaktır) 5 yeni hırsızın, 10 yeni uyuşturucu kaçakçısının, 20 yeni "çökücü"ye, 30 yeni pislik gazetecinin, 50 yeni siyaset bağlantılı kirli iş insanının ilişkilerini anlatsa, "daha mı fazla uyanacağız" ki?

Yetmedi mi anlattıkları? Yeterince "yukarılara" kadar uzanmadı mı ki, "Yok artık onlar da karışmış olamaz. Pes yani. O zaman bir daha bunlara oy vermeyelim..." diyecek bu halk?

Neyi bekliyoruz Peker’den?

Hiç duyulmamış çok renkli magazinel unsurlardan başka?