Pişman mısın?

Taht Oyunları dizisinde, Duvar’ın ötesindeki halkın lideri Mance Rayder, kral namzetlerinden Stannis’e diz çökmediği için öldürülüyor. Halkı da dizideki bazı başka karakterler de otoriteye diz çökmediği için farklı zamanlarda benzer sonlarla karşı karşıya kalıyor. Neyse ki Taht Oyunları evreninde veya itaat emrinin bu derece açık verildiği Orta Çağ’da yaşamıyoruz. Artık her şey daha diplomatik, yazılı kanunlarımız var. Ancak tam bir gözetim altında yaşadığımız için otorite belki daha az şaşalı ama daha güçlü. Sadece “diz çökmek” gibi sembolik bir jestle kurtarmak zor; bedenimizi hapsetme yetkisine sahip olan otorite, aklımızı da istiyor.
Örneğin süresi belli bir hapis cezasına mahkûm oldunuz, bu sürenin sonunda hayata karışıp karışmamanızın kararı, hücrenizde harcadığınız elektriğin miktarına göre verilebiliyor. Tasarruf da itaate dahil.
VAİZLE GÖRÜŞMEMİŞ
1 Ocak 2021’de uygulanmaya başlanan İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla ilgili ilk haberi, 13 Ocak’ta yapmıştım.
Isparta’da basın açıklamasına katılmak gibi suçlamalarla mahkûm olup şartlı tahliye hakkı kazanan üç üniversite öğrencisinin aileleri, kızlarını karşılamak için gittikleri İzmir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu önünde, tahliyenin 6 ay ertelendiğini öğrenmişti. Kurulda bulunan psiko-sosyal yardım servisi raporunda, öğrencilerden birinin, “yaptığı eylemin suç teşkil ettiğini düşünmediği, pişmanlık yaşamadığını ifade ettiği” belirtilmiş, şartlı tahliyeye uygun bulunmamıştı.
Büyük suçu ise fazla kitap okuması ve din hizmetlerinden faydalanmamış olmasıydı: “Kurum kütüphanelerinden veya ailesiyle ziyaretçileri tarafından gönderilen toplam 57 kitap okuduğu, kurs veya manevi rehberlik faaliyetlerine yönelik bir talebi bulunmadığı saptaması yapılmıştır.” (Manevi rehberlik görevi, Adalet Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığıyla protokolü kapsamında vaizler veya din görevlilerince yerine getiriliyor.)
ANAYASA’DAN BAHSETMİŞ
Geçen 4 yılda buna benzer onlarca haber yaptık.
Örneğin, 17 yıldır hapishanede olan S.A.’yla ilgili Elazığ 1 Nolu Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu verdiği kararda, hükümlünün kanundan ve Anayasa’dan doğan haklarından bahsetmesini “hapishane ile uyum içerisinde olmadığı” şeklinde değerlendirmişti.
Ya da Sincan Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı, M.K.’nin tahliyesinin ertelenmesine gerekçe olarak, “açık görüşte diğer hükümlülerin aileleri ile selamlaşması nedeniyle olumsuz davranışa yönelik gruplaşmaya neden olmasını” gösterdi.
İdare ve Gözlem Kurulunun kriterlerinden bazıları şöyle:
• Manevi rehberlik birimi tarafından yürütülen kurs, eğitim, koğuş dersi ve ahlak eğitimi gibi programlara katılımı ile manevi danışma amaçlı bireysel görüşmelere düzenli katılımı. (Ahlak eğitimi önemli tabii…)
• Elektrik ve su kullanımı başta olmak üzere harcamalarında tasarruf kurallarına riayet edip etmediği. (Mahpuslar, faturalarını oda lambası hariç kendisi ödüyor.)
• Kişisel bakıma özen gösterip göstermediği!
• Psiko-sosyal sorunları ile baş edebilmesine yönelik bireysel görüşmelere katılımı. (Adli hükümlülerde bu psikolojik destek anlamına gelebilir, ancak diğerlerinde siyasi örgütlülük fikri, ‘sosyal sorun’ olarak görülüyor olabilir…)
PUANI YETMEMİŞ
Tabii hepsi teferruat.
Asıl önemli soru, “Pişman mısın?” Cinayet hükümlüsüne sorulduğunda belki bir anlam taşıyabilecek olan bu soru, halihazırda eylemi nedeniyle mahkûm olduğu cezasını tamamlamış siyasi bir hükümlüye sorulduğunda istenen cevap, siyasi görüşlerinin bu ceza süresince değişmiş olduğunu söylemesi.
Aynı süreçten Selçuk Kozağaçlı da geçti. ÇHD Onursal Başkanı, Avukat Selçuk Kozağaçlı hakkında hakimlik, 16 Nisan’da şartlı tahliyeye uygun olduğuna hükmetti, 17 Nisan’da ise aynı hakimlik, “Gelişim Puanı” düşük olduğu gerekçesiyle şartlı tahliye başvurusunun reddine karar verdi. (Bu puan, yukarıda bahsettiğim kurul kararıyla belirleniyor.)
Karar, savcılık itirazının ardından geldi. Savcılığın itirazında, Kozağaçlı’nın topluma zarar verme riski olduğu, ayrıca toplumla bütünleşmesinde ve gelecek motivasyonunda sorun olduğu iddia edildi:
“Gözlemlenen tutum ve davranış değişikliği ile gelişim motivasyonunun düşük olduğu, belirlenen gelişim puanının 37,75 olup bakanlık tarafından belirlenen eşik puanı (eşik puan 40) karşılamadığı, kişinin terör örgütü üyeliğinden ayrıldığına dair somut bir beyanı veya davranışının kurumca tespit edilemediği, kendisi hakkında kurum tarafından terör örgütünden ayrıldığına dair verilen samimiyet tasdik kararının da bulunmadığı, kişinin salıverilmesi sonrası toplumla bütünleşme süreci ve gelecek motivasyonu hakkında olumlu bir kanaat oluşmadığı, topluma ve mağdura zarar verme riski konusunda anlaşılır, samimi ve olumlu bir kanaat oluşamadığı gözlemlendiğinden…”
İtirazda ayrıca, Kozağaçlı’nın, diğer hükümlü ve tutuklularla mektuplaşması, cezaevine verdiği dilekçeler, kendisine kargo/posta yolu gönderilen yayınlardan bahsedildi. Yani sorunlardan biri de Kozağaçlı’nın “fazla okuyup yazması” gibi görünüyor. Neyse ki idarenin endişe ettiği gibi “toplumla bütünleşmesinde” sorun yok, dışarıdaki o kısa arada kendini gayet berrak ifade etti: “Hiç gitmemiş gibi geldim” dedi. Yine gelecek.