Piyasanın rögar kapakları
Taşeron şirketin kartonla kapattığı rögar deliğinden kanalizasyona düşerek can veren küçük Dilara'nın ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş müjdeyi vermiş; yeni rögar kapakları...
Taşeron şirketin kartonla kapattığı rögar deliğinden kanalizasyona düşerek can veren küçük Dilara'nın ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş müjdeyi vermiş; yeni rögar kapakları o kadar sağlammış ki artık kazalar olmayacak, Dilara'lar ölmeyecekmiş. Ne yazık ki Belediye Başkanı fena halde yanılıyor. Üzerinden kamyon geçirterek sağlamlığını kanıtladığını sandığı rögar kapakları da çare değil. Başkan yanlış rögar deliğini kapatmakla uğraşıyor.
Beş yaşındaki Dilara'yı da, geçen hafta Ada-na'nın Doğankent beldesinde açık bırakılan kanalizasyon çukurunda ölen altı yaşındaki Tayfun'u da şubat ayı başında Urfa Ceylanpınar'da kamyon kasasında taşınırken dereye yuvarlanarak ölen on kadın işçiyi de öldüren aynı anlayış: Toplumu piyasanın kurallarına terk eden, piyasaya teslim eden ve piyasa toplumu yaratmaya çalışan anlayış bu.
Piyasanın rögar kapakları sonuna kadar açık. Artık kamu hizmeti, kamu işçileri ve kamu görevlileri eliyle değil taşeron şirketler hatta taşeron şirketlerin taşeronu olan şirketler tarafından yürütülüyor. Kamu hizmeti artık tamamen piyasa kurallarına terk edilmiş vaziyette. Ucuz, en ucuz teklifi veren taşeron şirketler sadece özel sektörü değil kamu sektörünü de işgal etmiş durumda.
Taşeron şirketlerin en önemli özelliği maliyetleri inanılmaz derecede düşürmüş olmaları. Düşük ücretli, sosyal güvenceden ve sendikadan yoksun işçi çalıştıran taşeron şirketler artık kamunun gözbebeği. Kamu hizmetine ayrılan kaynakları ala bildiğine kısan neoliberal zihniyet daha ucuz, en ucuz yol olarak taşeronlaştırmayı ve özelleştirmeyi tercih ediyor. Önemli bir maliyet kalemi olan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini kolayca savsaklayan taşeron şirketler sadece çalışanlara değil, yurttaşlara da ciddi zararlar veriyor. Olan Dilara'lara, Tayfun'lara oluyor.
Kamu hizmeti için sendikalı güvenceli işçi veya memur istihdam etmek yerine taşeron şirketler devreye sokuluyor ve kamu sendikasız güvencesiz işçi çalıştırıyor. Taşeron şirketler küçük ölçekli olmaları ve denetimden daha kolay kaçmaları nedeniyle maliyetleri kolayca düşürüyor. Taşeronlaşma sendikadan ve sosyal yükümlülüklerden kaçmanın esaslı bir yolu olarak kullanılmakta. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu (SPF) tarafından yapılan bir araştırma (*) taşeronlaşmanın sendikadan ve sosyal haklardan kaçış anlamına geldiğini gösteriyor: "İşyerinizin daha önce kendi bünyesinde yaptığı herhangi bir işi şu anda taşeron firmaya yaptırıyor mu" sorusuna sendikalı işçilerin yüzde 67'si evet yanıtını verirken, aynı soruya sendikasız işçilerin yüzde 29'u, sigortasız işçilerin ise yüzde ıo'u evet yanıtını vermekte.
Araştırma sendikalı işçilerin aylık ücretleri 100 iken sigortasız işçilerin ücretlerinin 45 olduğunu ortaya koyuyor. Sendikalı işçilerin haftalık ortalama çalışma süreleri 49 saat iken sigortasız işçilerin çalışma süreleri 59 saate kadar uzuyor. Sendikalı işçilerin yüzde 88'i ücretlerin zamanında ödendiğini belirtirken, sigortasız işçilerde bu oran yüzde 57'ye düşüyor. Sendikalı işçilerin yüzde 71'i fazla mesai ödemelerini düzenli alırken sigortasız işçilerin sadece yüzde 36'si fazla mesai ödemelerini zamanında alabilmekte. Bu oranlar taşeronlaşmanın sendikadan kaçış anlamına geldiğini gösteriyor. İşte bu yüzden taşeronlaşma yaygınlaşmakta, sadece belediyeler değil, merkezi hükümet de yapabildiği her alanda kamu hizmetini özelleştirmekte ve taşeronlaştırmakta.
Dilara'ların ölmemesi için asıl kapatılması gereken piyasanın rögar delikleridir. Piyasanın rögar kapaklarını ANAP açmıştı, AKP rögar kapaklarını kapatmak bir yana rögar deliklerini genişletti. Piyasanın rögar delikleri Kadir Topbaş'ın icat ettiği kapaklarla değil, sendikaların güçlenmesi ve devletin sosyal yükümlülüklerini yerine getirmesiyle kapatılabilir.
(*) Ayşe Buğra, Fikret Adaman ve Ahmet İnsel (2004). Çalışma Hayatında yeni Gelişmeler ve Türkiye'de Sendikaların Değişen Rolü. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, İstanbul
Özür ve düzeltme:Geçen haftaki "kadınlar ve sendikalar" başlıklı yazımda Haber-Sen'i kadın Genel Başkanı olan sendika olarak belirtmiştim. Haber-Sen' in kadın Genel Başkanı Esin Yelekçi işyerinin özelleştirilmesi üzerine görevi Baki Çınar'a devretmiş. Bu yanlışlık için Yelekçi, Çınar ve okurlardan özür diliyorum.