Google Play Store
App Store
Polonez işçileri kazanmamış, bakanlık yüzlerini güldürmüş!

Sendikalı oldukları gerekçesiyle işten atılan Polonez işçileri, tam 172 gün boyunca direndi. Polis müdahalelerine de aldırmadılar, yağmura, çamura, soğuğa ve hatta açlığa da…

Polis, onların direnişini kırmak ve Çatalca’dan çıkıp Ankara’ya yürümelerini engellemek için ablukaya aldı, yine de yılmadılar. Bereket hâlâ muhalif medya var da işçilerin eylemi günü gününe haberleştirildi, duyulması sağlandı.

Fakat iktidar medyası, bu 172 gün boyunca işçilerin, polis müdahalesiyle yerlerde sürüklenmelerini, açlık grevlerini sadece seyretti. Anlı şanlı gazeteleri, TV’leri ve haber siteleri neredeyse hiç haber yapmadılar, işçileri görmezden geldiler. Hepsi yine patron safında sıralandı. Hatta Yeni Akit, “Polonez’de sendika zorbalığı” haberi yayımladı.

İşçilerin mücadelesini yok sayanlardan biri de Akşam’dı. O da sadece “İstanbul'da 145 işçiyi işten çıkaran işverene 2 milyonu aşkın ceza” haberi yayımladı ama sonra eylemleri görmedi. Ne zaman ki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da araya girmek, işveren de geri adım atmak zorunda kaldı; anlaşma sağlandı ve işçiler haklarını kazandılar, işte o an iktidar medyası Polonez işçilerini anımsayıverdi.

İşçilerin eylemini o güne kadar haber yapmayan Hürriyet, “Polonez işçileri ile işveren arasında mutabakat”, Milliyet, “Bakan Işıkhan, Polonez işçilerine yönelik mutabakatın sağlandığını duyurdu” başlıklarıyla anlaşma sağlandığını duyurma gereği hissetti.

Akşam ise rakipsizdi. Yaşananları bir çırpıda “İşçiler eylem başlattı, Çalışma Bakanlığı devreye girdi ve sendika ile işveren anlaştı” diye özetleyip, bakanlığın başarı öyküsüne dönüştürdü: “İşçinin yüzünü bakanlık güldürdü.”

Bırakın gazeteciliği, tutarlı davranma gereği duyan hiç kimse böyle davranamaz. Gazeteci dediğin haksızlığa uğrayanı savunur, sessizlerin sesi olur. Akşam gazetesi ise 172 gün boyunca yok saydığı işçi direnişini iktidarın propaganda hanesine artı olarak yazmayı görev biliyor. Yazık, umarım böyle “habercilik” yapan meslektaşlar bu yazıyı okuduktan sonra aynaya bir daha bakar. Onlar adına üzülüyorum…

***

NEFES, BİR FENOMENE ALDANDI

Nefes gazetesinin “Sokaktaki vatandaş konuşuyor” köşesinde küçük bir kutu başlığıydı; “İki üniversite bitirdim ama atanamadım.” Bir gencin metroda video çekerek yaşadıklarına isyan ettiği anlatılıyordu bu kutuda:

“İki tane üniversite bitirdim, öğretmenliği kazandım yıllardır atanamıyorum. Şimdi ise A-101’de kasiyer olarak işe başladım. Anne, oğlunla gurur duy...”

Belli ki, Nefes’in bu köşesini hazırlayan editörler, bu videoyu gerçek sanmıştı. Sosyal medyaya baktım, orada da bu videoyu, aralarında “23 Derece” gibi kısa habercilik yapanların da olduğu onlarca hesap değişik tarihlerde paylaşmıştı.

Fakat dikkatli bakınca bu videonun üzerinde bir logo görünüyor; “@husovynreels”. Instagram ve YouTube’da bu hesaba bakınca Hüseyin Kaya adlı, sosyal medyada ünlü olma heveslisi bir gençle karşılaşıyorsunuz; öyle atanamayan öğretmen falan da değil. “İki tane üniversite bitirdim” dediği videoyu 8 Ağustos 2024’te yayınlamış, yeni de değil yani…

Otobüslerde, sokaklarda, cafelerde, AVM’lerde çekilmiş onlarca video var hesabında. Otobüs içinde video çekmeyi de pek seviyor, hep “Arkadaşlar” diye başlıyor, kiminde kredi kartı borcunu kapatan biri oluyor, öbüründe şiir yazan damat oluyor. Videoları hep kurgu…

En matrağı da bir kazı kazan bayiinde “4 milyon lira kazandım” diye bağırarak fırladığı video.  İnsanlar bu görüntüye öyle inanmış ki, tehdit mesajlarından, para isteyenlerden başını alamamış. Sonunda o videonun “yalan” olduğunu açıklayan yeni bir video çekmek zorunda kalmış.

Medya okur yazarlığı konusunda cahil insanların bu gencin videolarına inanmasını anlarım ama bir gazetenin gerçek olduğunu sanarak yayımlaması kabul edilemez. Bir editör, sosyal medyada karşısına çıkan her görüntünün, her paylaşımın mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini bilir, bilmeli.

Nefes’te o köşeyi hazırlayan editör de “Atanamayan öğretmen” videosunu gördüğünde üzerindeki logoyu kontrol etse böyle tongaya basmazdı. Ama o kadar kontrolsüz davranmış ki, videonun metroda değil otobüste çekildiğini bile algılayamamış…

***

TEK CÜMLEYLE:

• Yanlış sedasyon uygulayarak 5 yaşındaki çocuğun ölümüne neden olunduğu öne sürülen Bursa’daki özel diş kliniğinin adı, DHA, İHA, Akşam, Habertürk, Hürriyet, Posta, Sözcü ve Türkiye’nin bilirkişi raporuyla ilgili haberinde de kullanılmadı.

• CNN Türk’ün sitesindeki “2025 bedelli askerlik ücreti kaç TL oldu” başlıklı uzun haberde ücretin ne kadar olduğu bilgisi yoktu; başlık kandırmacaydı.

• Sabah yazarı Yavuz Donat, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü”nde, “10 Ocak… İdareciler Günü” konulu bir yazı kaleme aldı.

• Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde bazı gazetecilere Beymen’den hediye gönderdi.

• BirGün’den İsmail Arı’nın, “THK’nin, yangın söndürme uçakları satılacak” haberini Bianet ve Odatv kaynak göstermeden kullandı.

• Korkusuz’da Mustafa Mutlu, “İngiliz M15 Servisi” yazdı ama İngiliz istihbarat örgütünün kısa adı, “M 15” değil, “Military Intelligence, Section 5” sözcüklerinden türeyen “M I 5”.

• Sözcü, “Okan Buruk: Uzaydan da biri gelse bizim için önemli değil” haberinde “GS’nin Alanyaspor ile oynadığı kupa maçı” diye yazdı ama maç Başakşehir ile oynanmıştı.

• “Abdullah Öcalan’ın evlenmek istediği”ni iddia eden TGRT Ankara Temsilcisi Fatih Atik, DEM’in “yalan ve basit magazin” yanıtını karşılıksız bıraktı; iddiasını sürdüremedi.

• Akşam gazetesi, Sarıkamış şehitlerine saygı yürüyüşü hakkındaki haberde, yürüyüşe katılanlar arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in adını vermedi.

• Yeni Yaşam gazetesi, Mezopotamya Ajansı, Jinnews ve Siyasi Haber sitelerinin “X” hesaplarına erişim engellendi.

• Muhalif medya, “İmamoğlu’na Adalar’da ‘azmanbüs’ protestosunda haber değeri görmedi.

• İktidar medyası, Denizli-Aydın otoyolunun açılış haberlerinde 140 Km’lik yolun 55 dakikada geçileceğini yazdı ama bu süreye ulaşmak için araçların 140 Km’den hızlı yol alması gerek.

• Akşam gazetesi, “2,8 milyar liralık miras kavgası” haberi yaptı ama Mauro Icardi ile Wanda Nara arasında “miras” değil, “mal paylaşımı kavgası” yaşanıyor.

ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: medyaombudsman@gmail.com