Raf ömrü demiri keser
Bu ülkede katiller huzur içinde gazetecilere silah işareti yapar, raf ömrünü çoktan tamamlamış, belirtisi kendisi olan belirtisiz isim tamlaması sevdalısı siyasiler gazetecileri tehdit eder… Kimin hangi cüreti nereden aldığı belli belli olmasına da ülkede her şey serbest olduğu için gerçekten de atı alan aldığıyla kalıyor, Üsküdar’ı da geçmese bile at çalındığıyla kalıyor… Sonra bir yerde sucuk olarak bizlere geri dönüyor. Anlayacağınız ülkede sıradan bir gün. Gündem o kadar dinamik ve takip etmesi zor ki… Kripto para ve internet dolandırıcılığı operasyonu sonrası tutuklanan AKP Milletvekili Ensarioğlu’nun damadının jet hızıyla serbest bırakılmasına mı şaşalım derken, Ensarioğlu’nun tüm ülkeyi sarsan ve hala aydınlatılamayan Narin cinayeti üzerine “Bazen bilip söylemememiz gereken şeyler var” demesi bile unutulup gidiyor. Hız budur, jetlik budur. Ülkede hayatta kalmak şansla, ölmek ise komutla zaten. Sokaklarında çetelerin uzun namlulu tüfeklerle birbirlerini tehdit ettiği videoların döndüğü yerde içişleri bakanı ise çakarlı lüks araçları yakalayıp, para cezası kesiyor. Bari ehliyete el koyaydın emojili tivit sevdalısı bakanım… Caydırıcılık desen var, cayma desen yok. Caymak yok, yola devam.
Bütün bunlar tam gaz yaşanırken, ülkenin geleceği çocuklarımızı da düşündük tabii. Leş gibi okullarda, ne olduğu belirsiz, bilimden ve gerçeklikten uzak müfredatlarla onları eğitirmiş gibi yaparken, bir de başka bir deney peşinde koşuyoruz. Bakalım bu çocuklar, yani geleceğimiz olan evlatlarımız, hem kötü eğitime maruz kalıp, hem pislik içindeki okullarına giderken, bir de aç kalsalar ne olur? Zaten yeni nesil çocukların büyük kısmı beslenemediği için, evet yani açlıktan güdük yetişiyor. Güdük dediğim de Hababam Sınıfı’ndaki gibi lakap olarak güdük değil, ebat olarak büyüyemiyorlar. Bir de üzerine kötü eğitim, ooooh gelsin mi kapkara gelecekler…
∗∗∗
Bütün bunlar olurken muhalefet de boş değil… Hem de hiç boş değil. Ülkenin vatandaşlarının umutları dev bir kıyma makinesinin içinde paramparça olurken, en özel duyguların insanı Özgür Bey de Amerika’da verilen rüşvetleri savunabiliyor. Gerçekten akıl tutulması bile değil, akıl krampı gibi. Bir yandan da öyle geniş gönüllüyüz ki, gerekirse New York’ta bile işimiz olsun diye oraların belediye başkanlarına da “Kardeş bizim işi çözersin” diye sakal atabiliyoruz. Aslında global güç böyle olunur ama yine yanlış ata oynamışız. Bizim kekomatlar “Bu belediye başkanı çok iyi, kesin ilerde başkan olur bu” diye adama yapmadıkları kıyak kalmamış. Ama başkan da biraz tabii partici çıkınca işin rengi değişmiş. Neyse kısmet işte…
Bir yandan da gerçekten her ülkede, her görevliye rüşvet verebilsek, her devlet adamını paramızla manipüle etsek gerçek bir dünya gücü oluruz. Belki de onu denemişizdir. Kim bilebilir?
Bütün bu saçmalıklar olurken hayatın olağan akışına aykırı bir haberle hayretler içinde kaldım. AKP Adana Milletvekili Ahmet Zenbilci, partisinden istifa etti. Haydaaa! Zenbilci, istifa kararını oğlunun adının geçtiği bir adli soruşturma nedeniyle aldığını… -Neeee? …bu süreç içerisinde soruşturmanın etkin yürütülmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasının en büyük beklentisi olduğunu belirtti. Hayırdır, neler oluyor? Zenbilci’nin oğlunun bir uyuşturucu dosyasında isminin geçtiği iddia ediliyor. E edilsin, sonuçta Zenbilci başka bir ülkede yaşamıyor, bir yolu bulunurdu. Bence bu işşin içinde başka bir şey var. İnsan gerçekten hayret ediyor. Bu ülkede neler gördük, bir vekil evladı mı tadımızı kaçıracak? Neyse Ahmet Bey’i yine de bu ilkeli davranışından ötürü hayretler içinde kutlamaktan başka yapacak bir çare yok. Bir yandan da insan düşünmeden edemiyor, neden vekil oğulları, bakan oğulları ve hatta bakanlar hep böyle olumsuzluklarla anılıyor?
∗∗∗
Bu arada ülkemizin tüm kurumları gerçeklerle savaşmaya devam ediyor. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, kayın biraderini ve bacanağını RTÜK’te işe aldığı iddiasıyla ilgili İsmail Arı’nın haberine ve takip eden haberlere Şahin’in talebi üzerine Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliğinin 28 Eylül tarihli kararıyla erişim engeli getirildi. Gördüğünüz gibi devlet sansürü bizi gerçeklerden korumaya devam ediyor.
Önümüzdeki hafta bambaşka saçmalıklara rağmen akıl sağlığınızı serin bir yerde sağlayın, bozulmasın. Raf ömrü geçen siyasiler için ise yapabileceğimiz bir şey yok. Rafta durmaya devam.