Realizm ve sürrealizm
Basın ve muhalefet; gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar, davalarla savunma konumunda tutulurken halkın canını ve cebini yakan konular konuşulmuyor. Siyasi iktidar ne yaparsa yapsın iktidar üretemeyeceğini biliyor. Ne yaparsa yapsın kendi yolsuzluğunu, halkın yoksulluğunu görünmez kılamayacağını da biliyor. Ekonomideki fecaat durumunu perdeleyemeyeceği için de baskıyı gittikçe artırıyor. En tahammül edemedikleri de bizim gerçekleri konuşmamız. Başat sorunumuz açlık boyutundaki yoksulluk…
“Olumsuz eleştiride bulunmayın, olumsuz haberleri vermeyin” diyen RTÜK Başkanı’nın canını sıkma pahasına siyasi iktidarın yok saydığı ve yok saydırmak için hususi çaba sarf ettiği yoksulluğu konuşmamız gerekiyor. Örneğin; gıda, eğitim masrafları, enerji, kira enflasyonu hepimizin boğazını sıkarken partili Cumhurbaşkanı’na bu konuları çevresindeki gazetecilerden soran yok. Nüfusun yarısının sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri ile neden yaşamak zorunda kaldıklarını da…
Yoksulluğu sadece eşit ve özgür bir yaşam isteyen insanların meselesi olarak mı görüyorlar acaba? Kartalkaya katliamının sorumluları açıklanmadı, bu konuya da değinen, tek bir soru soran gazeteci de yok. AKP’nin "yeni bir gelecek tasarımı" olarak nitelendirdiği "Türkiye Yüzyılı" gazetecilerinin işi kolay. Zira muktedirin istediği soruları sormak zor olmasa gerek. Bir de alttan alta yüzleri kızarmadan yoksulluk güzellemesi yapanlar yok mu? İnsan Abdullah Gül gibi gerçekten hayret ediyor.
İNSANCA KOŞULLAR TASFİYE EDİLİYOR
Geçtiğimiz hafta Zonguldak Ereğli’de bir yurttaş çatıya çıkarak intihar girişiminde bulundu. “Para değil, mama ve bez istiyorum” sözleri hafızalarımıza kazındı. Çocuğunun mama ve bez harcamalarını karşılayamayan yurttaşın isyanıdır bizim asıl gündemimiz. Bebek mamalarına takılan alarmlardır siyasi iktidarın yüzüne vurmamız gereken. Çocuklarının ağız hijyeni için gerekli olan en basit malzemeleri bile temin edemeyen, çocuklarını diş doktoruna götüremeyen, kendileri de gidemeyen anne babalardır mevzu. Halk, açlık ve yoksullukla boğuşurken nüfusun yüzde 1'lik kesiminin ülkemizi yağmalamasıdır konuşulması öncelikli olan konu. Örneğin; iktidarın propaganda mekanizması haline getirilen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2025 bütçesinin 130 milyar 190 milyon TL olduğunu, üstelik her sene o dev bütçeyi aştığını, israfın sembolü olduğunu gündemden hiç düşürmemek gerekiyor.
Yargının sopa gibi kullanılarak haber alma hakkımızın engellenmeye çalışıldığı zamanlardayız. Gerçekleri yazan gazeteciler olmasa talanın boyutundan bihaber olacağız. O yüzden; Sayıştay’ın sormadığı soruları soran Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şube Başkan Yardımcısı ve BirGün Muhabiri Mustafa Bildircin hakkında “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla açılan davaya hep birlikte ses çıkarmamız gerekiyor. Mustafa Bildircin gibi hakikatin peşinden giden onurlu gazetecilere sahip çıkmamız elzem. Onun sayesinde; anketlerde en güvenilmez ikinci kurum olarak yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tasarruf genelgesine hiç değmediğini, Başkan’ın yurttaşa verdiği fetvalarda, “Az ile yetinin” tavsiyelerine karşın yurtdışı gezileri ve beş yıldızlı otel toplantılarından vazgeçmediğini, başkanlığın otoparkında lüks araçların yer aldığını, garajının ışıl ışıl olduğunu öğrendik.
AKP iktidarındaki lüks ve şatafatı ortaya koyan en somut kurumun Diyanet olduğunu ve Sayıştay denetçilerinin ise ilgisini çekmediğini ayan beyan ortaya koyan Mustafa Bildircin’in gazetemizdeki tüm haberlerini ve özellikle 15 Şubat 2025 tarihli haberini okumanızı tavsiye ederim.
Talanın boyutu öyle büyük ki geleceğimiz bir avuç azınlık için kurban ediliyor.
Gerçekler hakkında konuşmanın, yazmanın suç sayıldığı bu baskı ikliminde realizm ve sürrealizm farkını ortaya koymak biz yurttaşlara düşüyor. Hakikati söylemek bir cesaret işi değildir. Artık sadece hayatta kalmaya çalıştığımız bir yaşama mahkûm değiliz. Yaşanılası bir ülke için bir an önce kurtulmamız gerek bu düzenden. Bunun da tek bir yolu var: Türkiye’nin dört bir yanında örgütlenmek. Kolektif bir akılla bu ülkemizi ayağa kaldırabiliriz.