Google Play Store
App Store

Dai Dudu, Li Tiezi ve Zhang An adlı üç ressamın 2006’da yaptığı Discussing the Divine Comedy with Dante/Dante ile İlahi Komedya’yı Tartışmak adlı büyük ve bol figürlü bir tablo var (resmi şu adreste görebilirsiniz: http://bit.ly/HVaid3) 103 ünlü ismin –aslında 100; geriye kalan üç kişiyi ise, mizah yetenekleri gelişkin ressamlarımız oluşturuyor- belirli bir kronoloji ya da kavramsal dizge içermeyen bir kompozisyonla yerleştirildiği –örneğin en başta Bill Gates, ikinci sırada Homeros, üçüncü sırada Çinli Rock müzisyeni Cui Jian, dördüncü sıradaysa Lenin var- bir postmodern yapıt bu.

Dante ile Tartışmak aslında hiç de yeni veya özgün bir çalışma değil; belirli bir tarihselcilik dışı –kimi zaman karşıtı- ideolojinin ürünü olarak bu tür anakronik anlatı yapıları son 40 yılın postmodernist sanatsal üretim tarihinde bolca görüldü. Ayrıca size estetik haz sunacak, insanlık ve tarih üzerine ya da sanatsal üretimin doğasına dair uzun ve derin düşüncelere dalmanıza neden olacak bir çalışma da değil; böyle bir resmi en basit haliyle ya seversiniz ya da sevmezsiniz -eğer puzzle meraklısıysanız belki detaylı biçimde inceleyip hangi figürün kim olduğunu, niçin böyle bir sıralamayla yerleştirildiğini düşünerek ya da metinlerarası göndermeleri keşfetmeye çalışarak eğlenceli vakit geçirebilirsiniz. Ama mesela tablodaki figürlerin seçimini ya da yerleştirilme biçimlerini tartışmaya kalkışmazsınız, çünkü bu postmodern çalışmada böyle bir girişim son derece saçma olur. Burada sanatçılar Marx’la Nietzsche’yi derin bir sohbete sokabilir, Da Vinci ve Lincoln’ü aynı masaya oturtabilir, George Bush ve Ronald Reagan gibi isimlerinin anılması bile insanın zihninde bulantı yaratan kişilikleri tabloya dahil edebilirler. “Madem bu resim tarihi kişileri gösteriyor, neden benim liderim yok burada?!” da diyemezsiniz, çünkü benzer bir tabloyu siz yapacak olsanız çalışmanın anlatı dokusunu kendi tarih anlayışınıza göre oluşturacağınız bellidir ve bu resim de bu üç sanatçının tarih anlayışının bir sonucudur.

Ama bilirsiniz, ‘papaz her zaman pilav yemez’, hele Türkiye’de asla! Güzide ülkemizin hem sanattan ve mizahtan epey anlayan hem de puzzle meraklısı olan bazı milliyetçileri Dante ile Tartışmak’ı kendi aralarında tartışmış, tabloda gördükleri bir eksikliği kendileri gidermişler: Atatürk’ü resme eklemişler! Hem de en üste ve tam orta noktaya! (Resmin bu versiyonu 70x100 ebatlarında poster olarak satılıyor) Bir de bu uygulamayı resmin yapısal dokusuna öyle güzel yedirmişler ki, orijinalini bilmeseniz Dudu-Tiezi-An üçlüsünün Cengiz Han-Atatürk-Napolyon üçlüsünü  ‘at üstünde savaşçı kahramanlar’ şeklinde bir gruplamayla tabloya yerleştirdiklerini düşünebilirsiniz. Neyse ki postmodernizmin okuyucuyu metnin önüne ve üstüne geçiren doğası bu konularda epey müsamahakar davranıyor…

 

***

Ama daha fenası var: İlki kadar girişimci olmayan -bu seferki resim poster olarak satışa çıkamamış, internette bir forum sayfasında kaderine terkedilmiş...- bir başka Türk, belki yeterince ‘sanatçı’ olmadığı için atlı bir resim bulup ortaya yerleştirmek aklına gelmediğinden belki de kolaycılığından, masanın etrafındaki karakterlerden Abraham Lincoln’ü harcayıp yerine –Mao’nun yanına- Atatürk’ü oturtmuş!

 

***

Nasıl olduysa gözden kaçırmışım, Dante ile Tartışmak özellikle 2009’da internetin en popüler paylaşım nesnelerinden biri haline gelmiş. Hatta “Bu resimdekilerden kaçını tanıyabilirsiniz?”gibi oyunlara bile konu edilmiş. Ama o kadar aramama rağmen tablonun bu Atatürklü versiyonları dışında başka versiyonlarını bulamadım. Kimsecikler çıkıp da mesela “Tarihi İsa kadar derinden etkileyen var mı ulen?” dememiş, tutup da İsa’yı resmin bir yerlerine eklememiş –resimde peygamber olarak sadece Musa var...

Neyse ki İslam’da resim yasağı var da kimse çıkıp “Benim peygamberimi niye çizmediniz ulen?!” diyemiyor, ama eminim içlerinden geçiriyorlardır. Sanırım bunu ressamlar da tartışmıştır, Musa’ya yer verdiklerine göre peygamberler tarihi üzerine düşünmüş olmalılar. Ama iyi ki çizmemişler, bu sefer başları “Siz benim peygamberimi nasıl çizersiniz ulen?!” diye belaya girerdi ve o zaman onları ne post kurtarırdı ne de modernizm...