Semra Kardeşoğlu
semrakardesoglu@birgun.netReşit Kibar’ın dosyası ne oldu?
Doğasını savunurken katledilen Reşit Kibar’ın iddianamesinden ses yok. Kardeşi Kibar, “Karanlık eller mi cinayetin aydınlanmasını istemiyor” dedi.

Semra KARDEŞOĞLU
Geride kalan 365 günün tüm ağırlığı üzerimizde. Tüm kötülüklerin bir araya geldiği 365 gün. Ama kötülüklerin yanı başında yeşeren güzel şeyler yok mu? Var elbette. Gözlerini para hırsı bürümüş maden diye diye dağı taşı kıranların yanında toprak, dere, yeşil, orman, ağaç diyenlerin mücadelesi geçen yıla damga vurdu. Vahşi madenciliğin, orman talanının açık pazarı haline getirilmeye çalışılan Karadeniz’de mücadele yıl boyu neredeyse köy köy sürdü. En büyük kayıp ise Artvin Hopa’dan oldu. Biliyorsunuz, Cankurtaran mevkisinde bungalov tesisi için ağaç kesmek isteyen Yapısoy Beton firması çalışanları karşılarında buldu. Tek bir ağacı korumak için kendini siper eden Reşit Kibar’ı vurdular. Üç çocuk babası Kibar, “Bir ağaç kesilirse benim selam okunur” demişti. Sadece bir ağacı kesebildiler.
Şimdi engel olmasalar onlarca yüzlerce ölü ağaç yan yana dizilmiş yatıyor olacaktı Cankurtaran sırtlarında.
OTOPSİ RAPORUNU BİLE VERMEDİLER
Yeni yıla girerken geçen sürede soruşturmada neler oldu son bilgileri almak için Reşit Kibar’ın kardeşi Ali Şükrü Kibar’ı aradım. Kibar son durumu anlattı: “Aradan dört ay geçti. Verilen gizlilik kararı halen kaldırılmadı. İddianame dahi hazırlanmadı. Bu sürede tüm yargılaması yapılıp biten cinayet davaları var. Bizim davada acaba arkadaki karanlık güçler nedeniyle mi bu iddianame hazırlanmıyor. Dosyaya ne tür belgeler geliyor, ekleniyor hiç birini bilmiyoruz. Ağabeyimin otopsi raporunu istedim. Onu dahi göstermediler, vermediler. Bu hakkımız değil mi?”
BU NEYİN GİZLİLİĞİ
Ali Şükrü Kibar, yeni yılda bu cinayette sadece tetiği çekenin değil, o silahın da sahibi olan Fikret Merttürk ve tüm azmettiricilerin tutuklanmasını beklediklerini söyledi. Kibar, “Ağabeyim 120 gündür toprak altında onun ölümünden sorumlu olanlar dışarıda” dedi.
Şükrü Kibar, Yapısoy Beton’un projeden çekildiğini anımsatarak “Son aldığımız bilgi projenin de iptal edildiği yönünde. Artık o ağaçları kesemeyecekler” diyerek özetledi durumu.
“Peki ne oldu Reşit Kibar’ın öldürülmesi sonrası çevre mücadelesi durdu mu?” diye sordum, yanıtladı: Tam tersine daha da güçlendi. Çünkü doğaya yapılan her müdahalenin sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Sağanak yağmur sonrası heyelan oldu biliyorsunuz. Dört genç insan otomobilde yolda giderken vefat etti. Doğa kendinden alınanı geri alır mutlaka. Ve her yerde madenlere karşı, ormana kıyanlara karşı mücadele sürüyor ve sürecek. Ağabeyimin geride bıraktığı bu mücadele mirasına sahip çıkacağız.”
Reşit Kibar’ın eşiyle görüştüğüm zaman hiçbir ihtiyaçlarının olmadığını söylemişti. Tek isteği vardı özel bir çocuk olan kızları için bir iş uğraş bulmaktı. Onu da sordum. İş bulmak için uğraşanlar var ama halen bir sonuç çıkmamış maalesef. Ülkede, özellikle daha küçük kentlerde özel çocuklar için şartlar malum.
Kışı ortaladık. Reşit Kibar’ın mezarına şimdi kar yağmıştır belki de. Bu yıl onu yaşamdan kopararak gidiyor. Yenisi geliyor. O da gidecek, hepimiz gideceğiz. Ama Cankurtaran’da onun canını kurtardığı o ağaçlar şimdi dağlara doğru tüm heybetleriyle ayaktalar, saygı duruşundalar. Bu topraklar, bu ağaçlar, bu dereler için tüm toprağa düşenlere Reşit Metin Lokumcu’dan Reşit Kibar’a bir saygı duruşu bu.