Google Play Store
App Store

Rotasyon: Bir birimde çalışanların zaman zaman veya düzenli olarak yer değiştirmeleridir.

Futbol takımlarının oluşum karakterindeki tarihsel derinliğin yanında, oynadıkları futbolun kurumsal bir sistem halinde veya teknik direktör eliyle bir sistem içinde oynatılması üzerinden bir taktiksel bütünlüğü oluşturulur.

Bu taktiksel kurgular her zaman olumlu-olumsuz eleştiriye açık olmakla beraber, bizim gibi kinci bölge ülkelerde, genelde skor üzerinden bir değerlendirme yapıldığı için bu sistematik kurgu tartışmaları pek kaile alınmaz.

Haliyle, bizdeki taktiksel bütünlüğün karşılığı, biraz de bilgiye dayalı yorum eksikliğinden dolayı yoktur demek sanırım yerinde bir saptama olur.

Peki de bir takımın taktiği olmadan veya bir sitem oluşturmadan, nasıl istikrar ve sürdürebilir başarıyı yakalayabilir ki?

Sergen Yalçın’ın çok fazla birikimi olmamasına rağmen, sırf sitem üzerinden futbol antrenörlük prensiplerini oturtması, onu başarılı kılıp diğer meslektaşları içerisinden çok çabuk öne çıkartmasının dayanağı budur.

İşte Şenol Güneş ve Fatih Terim?

Taktiksel prensipleri bir kenara koyarak, oyuncu kalitesi üzerinden sonuç almaya çalışmaları, onları bu kadar büyük aralıklı bir başarı ve başarısızlık grafiğin içine sokmaktadır.

İşin kolayı; para politikasının getirdiği hınç ile skora oynamak ve kısa zamanlı kazanımlar elde etmenin getirisi, maalesef futbol adına ve mesleki donanımlar adına etkisi olmamakla birlikte, sadece kişisel çıkar uğruna bir beklenti oluşmaktadır.

EURO 2020 Şampiyonasında ortaya çıkan yeni oyunların taktiksel bütünlüğü, elimizde bu kadar kaliteli ve Avrupa’nın en iyi liglerde oynayan lejyoner oyuncular olmalarına rağmen, hüsrana uğramaktan kaçınamadığımızın gerçeği; teknik direktörün donanım sorununda yatmaktadır. Bunu saklayacak durumda yok artık…

EURO 2020 Şampiyonasında da olduğu gibi, taktiksel bütünlüğe sahip olmayan ve oyunu oyuncu üzerinden tutturmaya çalışan takımın başındaki Şenol Güneş, hiçbir şey tutmayınca, çareyi oyuncu rotasyonu üzerinden bulmaya çalıştı. Bilinçli ya da bilinçsiz ki ben pek bilinçli bir hamle olduğunu sanmıyorum- bunu adeta takım taktiği haline getirdi. Tabii ki sonuç daha büyük hüsran oldu. Olmaması mümkün mü?

İşte aynı sorunu Türkiye’deki antrenörler de yaşamaktadır. Ki taktiksel prensipleri olan Sergen Yalçın dahil…

Sergen Yalçın’ın iki temel sorunu var: Birincisi; ilk 11 dışındaki oyuncuların performanslarındaki yetersizlik. İkincisi; Şampiyonlar Ligi ile ligi ilk defa bir arada yönetmenin sıkıntısını yaşamaktadır. Çünkü, her ikisinde de başarılı olmak ve kalıcı olmak hem onun kariyeri için hem de Beşiktaş’ın çıkarları için çok önemli. İstikrar uğruna ve başarı uğruna bu gelgitler onu başlarken bu rotasyon oyunu içine sıkıştırıp, taktiksel iradeyi kaybederek sıkıntıya soktu. Ve çok gereksiz bir şekilde fazla takılı kaldı bu duruma.

Geçen hafta Tele1’deki ‘Spor Arası’ programı ile Galatasaray-Alanya maçı aynı zaman dilimine geldiğinden, haliyle maçı seyretme olanağı olmadı. Program sonu sevgili Tolga Yanardağ ve sevgili Onnik Azinyan ile skor üzerinden konuşurken, Galatasaray’ın mağlup olması sonucunda ilk tepkim; ‘haftaya bütün kadro değişir’ olmuştu.

Çünkü, Terim gerçekten bu rotasyon kurgusunu bir taktik haline getirerek, oyuncu üzerinden sonuç alma stratejisini bir rekabet haline getirip başaracağını sanmaktadır. Halbuki bunun büyük bir yanılgı olmasının yanında, rekabet kurgusunun alanı antrenman sahasıdır. Maç oyun alanıdır ve o antrenmanlardaki verdiklerinin uygulanacağı veya veremediklerini göreceği yerdir. Lazio maçına rağmen buralara takılıp kalmakta…

Pereira için ise durum daha farklı…

Üçlü savunma oyununda, üçlünün tamam olması ile birlikte, diğer taktik bileşenlerini bir türlü oturtamaması onu da zorunlu arayış içinde rotasyona sokmaktadır. Özellikle, iki kenar oyuncuyu forvet orijinli seçmedeki ısrarı onu bu konuda uzun süre rotasyona tabi tutacağa benziyor.

Diğer kişisel mücadelesi ki haklılık payı çok az olmasına rağmen-Mesut üzerinden iktidar savaşında arayışının tutmaması ki Mesut varken onun ayarında oyuncu bulmak çok zor-haliyle rotasyon oyununa mahkûm kalmak zorundadır. İşte bu kısır döngü, ona bir taktiksel arayış olarak dönerken kaybeden de kendisi, Mesut ve Fenerbahçe olmakta.

Taktiksel bütünlük ile oyuncu uyumu sonuç vermeye başladığında oyunu bozmak anlamsızlaşır.

Bu rotasyon işi önemli bir strateji olarak görünse de özünde iyi kullanılmadığı zaman stratejik bir hataya dönüşmektedir.