Google Play Store
App Store

Önceki gün TBMM başkanını seçti.
7 Haziran sonrasındaki durumdan farklı olarak, sonu başından belli bir seçim yaşandı!..
1 Kasım genel seçiminde çoğunluğu ele geçiren AKP oylarıyla “RTE’nin abisi” İsmail Kahraman, yeni başkan olarak belirlendi.
Milli Görüş geleneğinden gelen ve İHL mezunlarını siyaset ve devlete yerleştirilmesi hedefiyle kurulan “vakıfların” örgütlemesinde büyük çaba gösteren Kahraman, elde ettiği başarının karşılığında bu şekilde ödüllendirildi.
• • •
Oysa 7 Haziran’da muhalefet aklını iyi kullanabilseydi, Türkiye’nin geleceği değişebilirdi.
Kaçak Saray susabilir, AKP normalleşebilir, toplum rahat nefes alacağı bir dönemi yaşayabilirdi.
Ancak malum kaynaklar bu fırsatı ülkeye vermedi.
Önce Bahçeli’nin erken seçim çıkışı, Baykal’ın başkan olma hevesi;
Sonra, MHP’nin kafatasçı milliyetçiliğini gerçeklerden uzaklaştıran politikası, HDP’ye, daha doğrusu Kürtlere olan kini, o fırsatın kaçmasına neden oldu!..
• • •
Aslında “gözü kapalı(!)” bir şekilde değerlendirme yapılırsa, yukarıdaki sıraladığım genel düşüncelerin arkasına saklanmak mümkündür.
Oysa 14 yılda gelinen sonuç, bu kadar basit bir oluşumu göstermiyor!..
İdeolojik ya da sınıfsal çıkarlar üzerinden siyaset biçimi yerine, “kimlik” üzerinden siyaset yapma zorlaması Türkiye’yi bu noktaya getirdiğini kabul etmeliyiz!..
• • •
28 Şubat post modern darbesi sonrası, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi için yerli, daha etkin olarak da yabancı işbirliğiyle oluşturulan projede RTE’nin kullanıldığı biliniyor!..
Nitekim RTE’nin kendisinin “BOP eş başkanı” olduğuna dair itirafları vardır!..
BOP’un anlamı ve “müelliflerinin kim olduğunun” üzerinde durulmasına gerek olduğunu zannetmiyorum.
Sonuçta Ortadoğu’da sınırlar değişiyor ve komşularımızla aramız giderek geriliyor!..
• • •
RTE’nin “muhafazakârlaştırılmaya çalışılan Türkiye’nin” başına geldiğinin ertesinde Irak işgalinin gerçekleşmesi tesadüf değildir.
Bir milyondan fazla Müslüman’ın katledildiği ve Türkiye’deki iktidarın da aynı kimliği siyaseten kullanmasına rağmen bu katliama ses çıkarılmadığı bir dönemi unutursak, bu günü değerlendiremeyiz!..
Daha sonra ortaya zorla konulan ve Güney sınırlarımızda yaşanan kaosun bilinçli olarak yaratıldığını görmezden gelirsek, geleceğe olumlu bakamayız!..
Tüm gelişmeler yaşantımızı kötüleştiren gerçeklerse, bu süreci ortaya koyan “projeyi” yok saymak aptallık olacaktır!..
• • •
“RTE projesi” tek ayak üzerinde duramaz... Zaten durmamıştır da!..
14 yıllık RTE iktidarının dayanağı olan diğer ayakları da oluşmuştur…
Bu ayaklar, Türkiye için en can alıcı anlarında, tam yıkılıyor dediğimiz zamanda ortaya çıkarak RTE’nin devrilmesini önlemişlerdir!..
RTE’nin yönetim sahnesine çıkarılışından, Türkiye’nin temel ilkelerinin değişimine verilen desteklere varınca kadar, açık ve gizli RTE’ye omuz vermişlerdir.
Ve en son, 7 Haziran seçim sonrasında profesyonelce oynadıkları oyunla RTE’yi ipten kurtarmışlar!..
Halkın üzerinden karabasanın kalktığının sanıldığı bir anda açıkça ortaya çıkarak değişime engel olmuşlardır!..
Sayelerinde 14 yıllık AKP düzeni devam etmektedir!..
Dolayısıyla “müelliflerinin” talebi karşılanmış, “proje takvimine uygun” bir şekilde sürmektedir!..
• • •
RTE’nin ayakta kalması, dengesinin bozulmaması için emek veren Baykal ve Bahçeli’nin çabalarını yadsımak mümkün değildir!..
• • •
Bu satırları okuduğunuzda muhtemelen yeni hükümetle tanışacağız!..
Kurulan hükümetin, kimlerden ve nasıl bir programla oluştuğunun hiç önemi yoktur.
Sonuçta yeni olmayacaktır!..
Daha ilk günden kendini belli edecektir!..
Varlık nedeni olan Parlamenter sistem içinde kalacağını söylemeyen, erkler ayrımına sadakat göstermeyen, hedefi demokrasi karşıtı “başkanlık sistemi” olan bir anlayışla bu hükümetin kurulduğunu göreceğiz!..
Belki bakanlar değişecek ama ne yapacağı bilinen, öncekilerden farkı olmayan, mülkiyeti RTE’ye ait, sıradan bir hükümet olacaktır!..
• • •
Önümüzde bizi zor günler bekliyor!..
Yaşamımızı 2007 sonrasından daha ağır koşullarda sürdüreceğimiz bir dönem geçireceğiz!
Bir yandan demokrasiyi korumak, diğer yandan ekonomik çöküntü karşısında açlıktan kurtulmak için savaş vereceğiz!..
Anlaşılan bizim için; 1 Kasım’dan sonrası değişen çok şey olmayacak!..
Çünkü RTE projesini devam ettirecek “tüm dayanaklar” Meclis’te yerlerini koruyor…
Yani demokrasi mücadelesini, Meclis’te olduğu kadar sokak ve alanlarda da sürdürmemiz gerekecek!..
Hazırlıklı olunmalı!..