Rusya’nın Avrupa’yı hedef alacak gücü yok ki
Trump Putin’le anlaşarak Ukrayna savaşını sonlandırabilecek mi henüz belli değil. Ancak onbinlerce insanın yaşamını mal olan, Ukrayna’nın altyapısının büyük ölçüde tahrip olmasına yol açan bu savaş bitse de artık ok yaydan çıkmış durumda. Avrupa gelecekte daha büyük savaşlara hazırlık için sürekli büyük bir silahlanma seferberliği içinde. Gelecekteki bu savaştaki düşman da Rusya olacak. Yani ortada bir barış anlaşması olsa bile, tıpkı 2014 ve 2015’te yapılan Minsk anlaşmalarında olduğu gibi taraflar bu durumu gelecekteki çatışmaya hazırlık için “zaman kazanma” dönemi olarak değerlendirecekler.
Üstelik bunun için artık güçlü gerekçeler de var: “Rusya savaşı bir sürekli durum olarak görüyor ve şu anda batıyla bir çatışma içinde. Sürekli ne kadar ileri gidebileceğini, hangi alanlarda zayıf olduğumuzu test ediyor. O nedenle daha da dayanıklı olmalıyız. Devlet, silahlı kuvvetler, toplum olarak. Rusya’nın 2029’da NATO bölgesine büyük çaplı bir saldırı yapabilecek duruma geleceğini hesap etmeliyiz. Bunu bir olasılık olarak söylüyorum. Böyle olacak demiyorum. Bunu önlemek için caydırıcı olmalıyız. Bu hem Almanya’da bizim için, hem de tüm ittifak bölgesi için geçerli.”
Almanya silahlı kuvvetlerinin en üst düzey askeri, Genelkurmay Müfettişi Orgeneral Breuer, ülkenin savunmasına ilişkin Frankfurter Allgemeine Zeitung’un (FAZ) sorularını böyle yanıtlıyor. Rusya’nın kendisinden çok zayıf Ukrayna karşısında bile çok zor ilerleyebildiğine ve sözkonusu duruma gelmesinin mümkün olamayacağına dair karşı görüşler hatırlatılmasına rağmen bu tezinde ısrarlı: “Biz caydırmak ve böylece bir savaşı önlemek istiyoruz. Onun kadar güçlü olmalıyız ki bize saldırmak karşımızdakinin aklına bile gelmesin.”
∗∗∗
Yaşanan savaş ortamında Rusya’yı saldırgan, Ukrayna’yı da müttefik olarak kabul eden bir devletin en üst düzey askerinin durumu böyle değerlendirmesi tabii ki gayet doğal. Bir profesyonel olarak hükümetin verdiği görevini yapıyor ve bunun sonucu olarak daha fazla asker, daha fazla silaha ihtiyaç olduğunu savunuyor. Burada sözkonusu olan Rusya’nın direkt Almanya’ya değil, Doğu Avrupa’daki NATO ülkelerine saldırı olasılığı. Ancak bu fark önemli değil. Almanya böyle bir durumda da saldırıya uğrayanın yanında savaşa girmek zorunda kalacak. O halde daha fazla silah, daha fazla asker... Tabii Almanya’nın da birkaç yıl sonra doğrudan bir Rus saldırısına hedef olacağını savunanlar da var. Hükümetten ve muhalefetten politikacılar, bilim insanları, ana akım medyadan gazeteciler... Onlara göre Rusya, Ukrayna’ya değil, tüm batıya, batının değerlerine, demokrasisine savaş açmış durumda. Bu değerleri savunmak için, Rusya’yı Ukrayna’da yenilgiye uğratmak ve gelecekte de benzeri işlere kalkışmasına engel olmak ve de böyle bir durumda belki de ABD desteği olmayabileceği için şimdiden milyarlarca euroluk kaynakları silahlanmaya, silahlı kuvvetlerin yeniden yapılanmasına harcamak gerekiyor.
Tabii ki bu amaçla yapılacak harcamaların sosyal maliyeti çok yüksek. Bunun için olabildiğince geniş halk kesimlerini bu maliyetlere ikna etmek gerekiyor.
Ancak başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın hemen hemen tüm ülkelerindeki hükümetlerin “savunma” politikalarına temel aldığı bu mantık, aslında mantıksız. Birincisi daha Ukrayna karşısında tam bir askeri başarı elde edemeyen Rusya’nın gelecekte diğer Avrupa ülkelerini hedef alacak gücü yok. Böyle bir niyetinin olduğuna dair işaretler de yok aslında. Ancak öyle olsa bile bunu ne şimdi, ne de gelecekte başaramaz.
∗∗∗
Trump, Avrupa’daki Amerikan askeri varlığına son verse hatta ABD’yi NATO’dan çıkarsa bile bu mümkün değil. Avrupa’daki NATO ülkelerinin askeri ve ekonomik güçlerini, Rusya’yla karşılaştırdığımızda karşımıza çıkan sonuç bunu söylüyor. Avrupalı NATO ülkeleri her yıl savunmaya toplam 420 milyar euro harcıyor, Rusya’nın harcaması ise 300 milyar. Avrupalı NATO ülkelerinin asker sayısı 2,14 milyon (Amerikan askerleriyle birlikte 3,44 milyon), Rusya’nın ise 1,2 milyon askeri var.
Tank, uçak, top vs. gibi silahlarla istatistiklerde de benzer bir durum sözkonusu. Bir tek nükleer silahlar alanında stratejik bir denge durumu sözkonusu. Yani bırakın geleceği, Rusya bugün bile ABD’li ya da ABD’siz Avrupa’dan daha güçsüz bir ülke. Üstelik bu savaş nedeniyle daha da güç kaybetmiş durumda. Yani hem Almanya’yı, hem de Avrupa’yı, dolayısıyla tüm dünyayı nerede biteceği bilmeyen bir silahlanma yarışına sokmak, daha doğrusu süregelen yarışı daha da hızlandırmak isteyenlerin gerekçeleri temelsiz. Ancak yeni hükümet bu konuda kararını vermiş durumda.
∗∗∗
Almanya, en kısa zamanda “savaşma yeteneği kazanmak için” (sanki daha önce böyle bir yeteneği yokmuş gibi – generaller ülke ya da ittifak savunmasından bahsederken yeni hükümette de aynı göre getirilmesi beklenen Savunma Bakanı Pistorius’un ülke gündemine soktuğu kavram) milyarlarca euroluk borcun altına sokulacak.