Google Play Store
App Store
Sağlık sisteminde yetmezlik: Ne yapmalı?
Fotoğraf: AA

Kayıhan PALA - Tıp Doktoru, Halk Sağlığı Profesörü, CHP Bursa Milletvekili

AKP tarafından 2003 yılında gündeme getirilen ve 2004 yılında ilk olarak uygulamaya konulan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” iflas etti. Bugün ülkemizdeki sağlık sisteminin yetmezliği, Cumhurbaşkanlığı Hükümeti tarafından da kabul ediliyor, özellikle tedavi edici sağlık hizmetlerine erişimin giderek zorlaşması, Sağlık Bakanlığı’nı “Onaylı randevu sistemi” örneğinde olduğu gibi, önlem almaya zorluyor. Ancak sorun sağlık sisteminden kaynaklandığı için, pansuman önlemlerle sorunu çözmek olanaklı değil.

Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık sistemimizde yapılan değişiklikler giderek sağlık hizmetine erişim başta olmak üzere sorunlar çıkarmaya başladı. Örneğin, nüfusumuzun yüzde 10’undan fazlası, Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında olmasına karşın, prim borcu nedeniyle sağlık hizmetlerine erişemez bir duruma geldi; bu sorun, son yıllarda prim borcu olanların da hastanelere başvurabilmesine olanak sağlayan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile her yıl aşılmaya çalışılıyor. Ancak prim borcu artarak devam ediyor ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin kaç yıl daha yayınlanacağı belirsizliğini koruyor.

GSS kapsamındaki kişilerin sağlık hizmetlerine başvururken kendilerinden alınan muayene ve ilaç katılım payı, ilave ücretler ve ilaç fark ücretleri de erişimin önünde yoksul, yoksun ve dar gelirli yurttaşlar için önemli bir engel. Örneğin, açlık sınırının altında 10 bin TL emekli maaşı alarak yaşamaya çalışan kronik hastalıkları olan bir yurttaş, emekli maaşının beşte birini her ay katılım payı ve ilaç fark ücreti olarak vermek zorunda kalabiliyor.

***

Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulamaya girdikten sonra prim borcu, katılım payı, randevu alamamak vb. nedenlerle acil servis başvurularında büyük bir artış yaşanmaya başladı. Geçen yıl acil servislere 153 milyondan fazla hasta başvurusu gerçekleşti. Türkiye, nüfusundan fazla acil servislere başvuru yapılan dünyadaki tek ülke. Bir yandan hekime başvuru sayısı hızla artarken diğer yandan da sanki sürekli bir salgın hastalık varmış gibi acil servislere başvurularda da çok hızlı bir artış yaşanıyor. Acil servislere yığılma, sağlık alanında şiddetin artmasına da maalesef uygun bir zemin hazırlıyor.

Finansal güçlükler nedeniyle erişememenin yanı sıra ülkemizde fiziksel uzaklık ve bekleme süreleri gibi diğer güçlükler yüzünden de sağlık hizmetlerine erişimle ilgili sorunlar var. Türkiye’de sağlık hizmetleriyle ilgili “karşılanmayan gereksinim” oranı çok yüksek.

Avrupa Birliği veritabanında kişilerin kendi bildirimlerine göre, Türkiye’de 2019 yılında, yurttaşların %14,7’si finansal sorunlar nedeniyle; %33,5’i ise finansal sorunlar, fiziksel uzaklık, ulaşım ve bekleme listesi nedeniyle sağlık bakımıyla ilgili gereksinimlerini karşılayamamaktadır. En yoksul yüzde 20 içerisinde bulunan yurttaşlar açısından finansal sorunlar daha büyüktür. Özellikle kamu hastanelerindeki yığılmalar nedeniyle tanı, tetkik ve tedavi için çok uzun zaman sonrasına randevu alınabilmesi, başta kanser hastaları olmak üzere beklemeye tahammülü olmayan hastaları zorunlu olarak özel sektöre yöneltmektedir.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın eşitlikçi olmayan ve hakkaniyete dayanmayan yapısı özellikle yoksul, yoksun ve dar gelirli yurttaşlarımızı olumsuz etkilemektedir. Sağlığın ticarileştirilmesine odaklanmış bu programın sağlık alanında yaşanan eşitsizlikleri azaltması söz konusu değildir.

Sağlık haktır. Bu nedenle piyasa koşullarına terk edilmemesi gerekir. Sağlıkta Dönüşüm Programı iflas etmiştir, ivedi olarak vaz geçilmelidir. Türkiye’de sağlık alanını temel olarak ‘sağlık hakkı’ yaklaşımıyla düzenleyecek yeni bir sağlık sistemine ihtiyacımız var.

Ülkemizde uygulamaya konulacak yeni sağlık sisteminin her yurttaşa eşit, herkes için ücretsiz, herkesin erişebildiği ve nitelikli sağlık hizmeti sunulan kamucu bir sistem olması gerekir.

***

Her yurttaşımızın, ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetlerine (koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetler, teda­vi edici hizmetler ve rehabilitasyon hizmetleri) ülkemizin her yerinde ve her zaman erişebilmesini sağlamak için, kamunun, yurt çapında ve her basamakta et­kili bir sağlık hizmeti sunacağı yeni bir sağlık sistemine ihtiyacımız var. Bu yeni sistemle sağlık hizmetlerine erişimin önündeki bütün engeller kaldırılmalı; yurttaşlarımız gücü yetmemek, ulaşım zorluğu veya ran­devu alamamak gibi hiçbir engelle karşılaşmadan sağlık hiz­metlerine erişebilmelidir. Bu sağlık sisteminin odağında birinci basamak sağlık hizmetleri yer almalı, sistemin birincil amacı sağlığı korumak, geliştirmek, hastalıkları iyileştirmek ve yaşamı sürdürmek olmalıdır.