Google Play Store
App Store
Said’in Taşı

Gazze’ye, Filistin’e, Edward Said’e 

“İlk taşı Said atsın!” denildi,

“Biz günahını sonra yazarız!”

“Başımla beraber” dedi Said,

“taşımla beraber!”

Ne çok kutsal taş var ne çok

Kabe’de, Kudüs’te, Hacı Bektaş’ta

yüz sürüp niyaz ettiğimiz

gül koklar gibi aşkla eğildiğimiz:

Allah, Muhammed, Ali aşkına,

Said’in o taşı düşünen eli aşkına,

Said’in o taşı sevindiren gönlü aşkına,

Said’in o taşı okşayan dili aşkına,

Said’in o taşı taşıyan yolu aşkına

O taştan beri Said bir veli

yalnızca gül toplamıyor velinin eli

fikrine taş topluyor

çölüne taş topluyor

taş topluyor ekmeğine, suyuna

taş topluyor sözüne, duasına

kara gözler taş topluyor

Said’in taşı havada,

“Ve cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar...” adına,

cümle Yersiz Yurtsuz’lar adına,

“Açların Gözbebekleri” adına,

Ege’nin kıyısında uyuyan

usul usul öfkemizde büyüyen

Aylan Kurdi adına...

Allah Eyvallah ya Bismillah deyip,

belki elindeki taşa gülümseyip,

öfkesiyle yüklü o dilektaşını,

inattan yontulmuş o sabırtaşını,

acıyla yıkanmış yunmuş o masum taşı,

gözyaşıyla dolmuş o kara taşı

“Said eliyle insanlığa attık!” denildi,

“taşın sevabını hepinize yazacağız!”

Yerden alıp o taşı

hangi taşı

Mahmud Derviş’in şiir taşını,

Dedem Ceyhun’un “Bağımsızlık Gülü”nü,

gülün gül ile tartıldığı

gül günlerden taş günlere,

Said’in çözüp kurtardığı

dilibağlı o taşı,

Edip Bey’in şiirinde saklı duran o taşı,

“Ne gelir elimizden insan olmaktan başka?”

dizesinin kazıldığı o taşı,

kurtardığı için elibağlı, kolubağlı insanı,

elimizden Said olmak gelir,

elimizden taş gelir,

o taş bir gün atılmak ister

insan olmak adına

herkesin bir taşı olmalı

taş atıp da kolu yorulmalı

Hem olabileceğimiz ne var bundan başka?