Her seçimin değişmez kaderidir, oyların bölünmemesi için çeşitli partilere oy vermeye davet edilmek.

“Bu seçim çok önemli, oylar bölünmesin veya boşa gitmesin” denilerek son bir kez daha “A partisi”ne oy vermeye davet edenlerle, “dayanışma” için “B partisi”ne destek verilmesini isteyenlerin gürültüsü arasında tüm renkler görmezden geliniyor.

On yıllardır bu argümanlar değişmiyor. “Oylar boşa gidecek bizi destekleyin” argümanı beş yıl önceki genel seçim de ortaya atılmıştı. O seçim de benzer bir ikilem, haleti ruhiye içinde geçmişti. Son olacağı varsayılarak bu çağrılara epeyce de bir kulak verilmişti. Ancak öyle olmadı; tezlerin, istemlerin ve hatta suçlamaların sonu gelmedi.

Cumhuriyetin yüzüncü yılına denk gelen 14 Mayıs seçiminde de bir kez daha benzer bir yönlendirmeyle karşı karşıyayız; “Aman oylar boşa gitmesin, A veya B partisine oy verilsin.”

Kuşku yok ki, bir sonraki seçimde de benzer tezler ortaya serilecektir. Bir nevi siyasetin tunç yasasına dönüşmüş durumda bu ikilem ve akıl yürütme.

KOMÜNİSTLERİN ÖĞRETTİĞİ

Oysaki Avusturyalı komünistler “sola, sosyalistlere, devrimcilere” verilecek hiçbir oyun boşa gitmediğinin dersini çok net şekilde verdi.

Malum, klasik müziğin efsanesi Mozart’ın kenti Salzburg’da pazar günü çarpıcı bir seçim yapıldı. Bir önceki seçimde sadece ama sadece 0,4 oy alan Avusturya Komünist Partisi (KPÖ) tarihi bir sıçrama yaparak oy oranının yüzde 11,6’ya çıkardı. Beş yıl önceki seçimde yüzde 1 dahi alamamış bir parti için bu muazzam bir zaferdi. Komünistler aldıkları oylarla parlamentoya beş vekil sokmayı da başardılar.

Avusturya gibi merkez partilerin tahakkümünün baskın olduğu “muhafazakâr” bir ülkede komünistlerin bu atılımı tarihiydi. Komünistler başarısı sadece Salzburg’la sınırlı değil. İki yıl önce de ülkenin ikinci büyük kenti olan Steiermark eyaletinin başkenti Graz’ın belediye başkanlığını kazanmışlardı.

OYLAR BOŞA GİTMEZ

Salzburglu komünistlerin bu başarısı neresinden bakılırsa bakılsın ibretlik bir öykü. Kimse “oyumuz boşa gider!” yanılgısına düşmeden oy vermemezlik yapmadı. Komünist Parti de “bize verilen oylar boşa gider” edilgenliğine kapılmadılar. Gece gündüz çalıştılar, ısrarla kendilerini, politikalarını anlattılar. Bir oy bir oy diyerek, “biz küçük partiyiz” kompleksine kapılmadan tüm ciddiyetleriyle çalıştılar.

KAZANMANIN FORMÜLÜ

Turist akını altındaki Salzburg zengin bir kent olsa yüksek konut ve kira fiyatları büyük dert. Ülke genelinde olduğu gibi kentte de büyük bir kira, barınma sorunu yaşanıyor. Tıpkı bizdeki gibi. Halkın öncelikli sorunlarını tespit eden komünistler işte bu kira-konut, barınma meselesi üzerine gittiler. Yıllardır bu konuda sistematik bir çalışma içindeydiler. Pes etmediler, yılmadılar, vazgeçmediler. Barınmanın bir insan hakkı olduğundan hareketle, herkesin kira-konut sorununun çözülmesi için mücadele ettiler. Halkla bire bir temas kurdular. Belediye Meclis Üyesi olan 34 yaşındaki KPÖ Salzburg Başkanı Kay Michael-Dankl, insanların konut sorunlarıyla birebir ilgilendi.

SALZBURG’TAN ALINACAKLAR

Gerek Salzburg gerekse de Graz deneyimleri ilerici, solcu, sosyalist ve komünist partilere kazanmanın şifrelerini sunuyor. Kapitalist krizin yoksullaştıran politikaları altında ezilen halklar, pahalılığa, geleceksizliğe, savaş ve çatışma politikalarına isyan ediyor. Kendilerine dokunanlara, temas edenlere, perspektif ve çözüm sunanlara kucak açıyorlar. Graz’ın “komünist başkanı” Enke Kahr ve Salzburg’un genç önderi 34 yaşındaki Kay-Michael Dankl, konut ve barınma sorununu önceleyerek Komünist Parti’yi odak haline getirmeyi başardılar. Yoksulluk nedeniyle güvencesiz ve kabul edilemez konutlarda yaşamaya zorlanan insanlara alternatifler sundular.

Benzer bir durum geçmiş dönemde Yunanistan’da da yaşanmıştı. Yüzde 1’lerde seyreden SYRİZA iflastaki ülkedeki krizin de etkisiyle iktidara gelmişti.

SOL ODAK OLUŞTURMALI

Sayıların etkisiyle üst perdeden konuşmak, hayatı-siyaseti bunun üzerine bina etmek liberal bir okumadır. Evet, bugün sosyalistler, komünistler görünür bir oy oranına sahip olamayabilirler. Eşitsiz, adaletsiz seçim sistemi ve politik yapı nedeniyle solcular bugüne kadar oylarını başka yerlere kiraya vermek zorunda kalabildiler. Ancak buna son vermek ve bağımsız sol sosyalist bir odak oluşturmak kaçınılmazdır.

Sol, iddiadır, cesarettir, başkaldırıdır. Faklı mecralara eklemlenerek yol alması mümkün değildir. Varsın bölünecekse de oylar bu yüzden bölünsün. Sola verilen her oy geleceğin güvencesidir. Laikliktir, kamuculuktur, kardeşliktir, özgürlüktür, anti emperyalizmdir. Tam da bu nedenle oylar sola, sosyalistlere, komünistlere.