Sanat özgürlük verir

Esme ARAS
Samsun, Bafralı yazar Celal Karaca, Bilgi Yayınevi tarafından Mart 2024’te basılan Aramızda Kalmasın adlı kitabıyla edebiyat röportajcılığı geleneğimizin günümüz temsilcilerinden. Aynı zamanda Temmuz 2015’ten bugüne yayımlanan Edebiyat Nöbeti dergisinin sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürüdür. Türk edebiyatının, tiyatronun, resmin ve karikatürün önemli isimlerine, Samsun’un yetiştirdiği değerlere odaklanan kitapta, 2000-2010 yılları arasında kırk dört kültür insanı ve sanatçı ile çoğu yüz yüze olmak üzere gerçekleştirilen röportajlar var. Attila İlhan, Vedat Türkali, Vedat Günyol, Ahmet Özer, Vüs’at O. Bener, Zerrin Koç, Semrin Şahin, Kadir İncesu, Osman Bozkurt, Bedri Koraman, Altan Erkekli, Zeynep Aliye gibi sanatçıları bu isimler arasında sayabiliriz.
Kitabın ilk röportajında, sanattan siyasete kadar geniş bir yelpazede, siyasetin de aslında dil ve kültür üzerinden konuşulduğu sohbette Attila İlhan, dil devrimi, eski ve yeni sözcüklerin bir arada kullanılması gibi konulara değinir. Her şeyin öz Türkçeleştirilmesine sıcak bakmadığı yönünde fikir belirtirken, bu ayrımı “dolunay” yerine çağrışım yüklü “mehtap” kelimesiyle ortaya koyar. Öne çıkan noktalardan biri, yazarın Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesi için yaptıklarını anlayan ve takdir eden yaklaşımıdır. Bu konudaki düşüncesini de “Onun meselesi Türkiye’nin bağımsızlığı meselesidir,”, “Türkiye’yi yabancı müdahalesinden korumak, kurtarmaktır” cümleleriyle ifade eder.
∗∗∗
Asıl adı Abdülkadir Pirhasan olan senaryo yazarı, romancı ve şairimiz Vedat Türkali, sansürden kaçınmak için takma ad kullandığını, tanındıkça bu adla eserler vermeye devam ettiğini belirmiştir. O güne kadar 47 senaryosu bulunan, yazın dünyasında romanla tanınan Türkali, günümüz edebiyatını pek meşgul eden ödüller konusunda, “Ödüllere karşı değilim. Ödüllerin sırasında ve yerinde verildiği sürece bir anlamı olur,” diyenlerden. Sansürün ise yaratıcı kişiliğe, demokratik yaratıcılığa karşı en acımasız saldırı olduğu düşüncesinde. Yaşamı boyunca Nâzım Hikmet’in çizgisinde olmaya çalışan yazarımız, yazmayı bitirdiği her kitaptan sonra gün boyu Nazım’ın işlemeli gömleğini giydiğini söylemiştir.
Karaca ile 92 yaşın olgunluğu ve tecrübesinde konuşan Vedat Günyol, ilk olarak düşünce yetisi ve kafa dirliğini kaybetmeyişinden duyduğu memnuniyeti dile getirir. Öğretmenlik mesleğini çok sevmiş, çünkü ulaştığı kafa yükünü gençlerle paylaşmayı önemsemiştir. Şiir ve düzyazı çevirmenin zorlukları konusunda ise aktarılan dilin olanaklarının önemli olduğunu vurgular. Salah Birsel, Nermi Uygur gibi kendisi de öne çıkan denemecilerimizden birisi olan Günyol’un yazdıklarında anlaşılır bir dil ve kısa cümleler egemendir. Kısa yoldan söylemenin önemine değinirken, Latin harflerinin kabulünün yeni ufuklar açtığını söyler. Çok satan/çok okunan kitaplar kadar, “yazanlar” ile “yazarlar” kavramlarına da değinilmiştir söyleşide. Ona göre yazanlar, her konuda kalem oynatanlardır. Yazarlar ise her cümlesi değerli olanlardır, dilin bütün özellikleri onların yapıtlarında bulunur. Ülkemizde yazdıklarıyla geçinebilen çok az yazar olduğu için telif sorununun altını çizer.
∗∗∗
Bedri Koraman’a karikatür nedir, diye sorulduğunda, “Bir saldırı sanatıdır,” diye yanıtlamıştır. Sanatçı politik tavrını bu yolla ortaya koyar, hırpalayıcıdır. Aslında burada hırpalayıcılıkla kastedilen, eleştiridir. Bu tavrı ortaya koyabilmenin de fikir ve ifade özgürlükleriyle yakından, doğrudan ilişkisi var. Sanatçı kısıtlandığında, otokontrol mekanizması işlemeye başlar. Koraman, bağlayıcı bir diğer nokta olarak da günlük gazetelerde çizmenin getirdiği zorluklardan söz eder. Tıpkı bir haber gibi karikatürü gazetenin baskısına yetiştirebilmek önemlidir, zamanla yarışmak gerekir. Eğer iyi bir karikatür çizeriyseniz konu sıkıntısı çekmezsiniz, diyen çizerimize göre “Sanat, insana özgürlük verir.”
Röportaj tarihe, o güne not düşmektir. Aramızda Kalmasın sayesinde yazarlar ve kültür insanlarımızın düşünce dünyası kayıt altına alınıp bugüne taşınırken, röportajı, edebiyatın bir dalı sayan Yaşar Kemal’i unutmamak gerekir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi değerlerin yerinden oynadığı ülkemizde, tüm sanat dallarının barışı, demokrasiyi, insanlık onurunu ve sevgiyi konu edinerek kültür dünyamıza önemli katkılar sağladığını dile getirirken, 2024’ün son yazısını noktalayalım. İçimizdeki iyimserliği yitirmeden güzel günlerde buluşmak ümidiyle; sanat, edebiyat ve sevgiyle hep…