Sanat ve yasaklar
Müzik festivalleri yasaklanıyor, film festivalleri en hararetli dönemini yaşıyor. Pek çok kent film festivallerine ev sahipliği yapacak ancak müziğin yasakların gölgesinde gitgide azalmasına göz yummak mümkün değil.
Müzik festivalleri gitgide daha vahim bir halle yasaklanıyor. Yakınımda olup bitenlerin içinde (diyeyim) benim gördüğüm yapılıp tamamlanan müzikle ilişkili festival, geçen hafta heyecan içinde yazdığım (film-müzik ilişkisi nedeniyle Vecdi Sayar’ın da ilgisini çeken) Beykoz Kundura Bir Yaz Gecesi Festivali’ydi.
Film festivalleri ise en hararetli dönemlerine girmiş durumda. En yakında olanlar henüz ön jüri aşamasında. 29. Uluslararası Altın Koza Film Festivali daha festivalde yarışacak filmleri seçiyor. Altın Koza 12-18 Eylül arasında, elbette Adana’da. Bir seferinde jürinin İstanbul’da toplandığını hatırlarsınız belki ama o pandeminin bir oyunuydu diyelim. Altın Koza artık kendi şehrinde. Festival’in genç yaşta aramızdan ayrılan direktörü (o da Ankara Film Festivali kökenli) Kadir Beycioğlu da eminiz ki böylece huzur bulur.
ANTALYA’DA YENİ YARIŞMA
Birbirlerini kısa arayla izleyen Adana ile Antalya’nın arasına bu yıl taze bir soluk olarak Bilimkurgu-Fantazya Festivali girdi. Festival 28 Eylül’de başlayacak, 4 Ekim’de sona erecek. Mekânı İstanbul. Ayvalık’ta ise, bu yıl ilk kez Seyir Derneği tarafından düzenlenecek Ayvalık Uluslararası Film Festivali var. Adana’nın kapanış akşamı açılacak. Direktörlüğünü bir başka aşinanın, İstanbul Uluslararası Film Festivalinin direktörlüğünü Hülya Uçansu’dan almış Azize Tan’ın başından beri üstlendiği Ayvalık Uluslararası Film Festivali, 16-21 Eylül tarihleri arasında izlenecek. Antalya ise, 60’ncı yılına bir yıl kala onca yıllık mekânında karşımızda. 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali 1 Ekim’de başlayıp 8 Ekim’de sona erecek. Antalya’da bu yıl ilk kez düzenlenecek sürprizli bir edebiyat uyarlaması senaryo yarışması da var. Altın Portakal yarışmasının dışında, daha önce beyazperdeye uyarlanmamış romanlarımızdan ve hikâyelerimizden uyarlanan uzun metraj senaryolar yarışacak…
GEZİCİ FESTİVAL 3 KENTTE
Ekim ayında, İstanbul Film Festivali’ne kadar sabredemezsek diye, biz tutkunlara teselli ödülü olarak armağan edilmiş Filmekimi, bize biraz daha kısa ama yoğun, programını aynı şekilde merakla beklediğimiz bir Sonbahar Festivali sunuyor. Filmekimi, İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından 2002 yılından başlayarak İstanbul'da, 2011'den başlayarak da İstanbul'la birlikte Türkiye'nin değişik kentlerinde her yıl gerçekleştirilen bir “Sonbahar Film Haftası” etkinliği. O yokken nisandan nisana nasıl sabrediyorduk acaba?
33. Ankara Film Festivali ise kasım ayının başında. Gösterimler 3-11 Kasım arasında Kızılay’daki Büyülü Fener sinemasında yapılacak. Festival ilk kez 1988 yılında Ankara Film Şenliği adıyla gerçekleştirilmişti. Her yıl Mahmut Tâli Öngören hocamızı anmamıza vesile olur. Onun sağ kolları olan Sevna Somuncuoğlu ile Ahmet Boyacıoğlu’nu unutmak zaten mümkün değil. Sevna bir süre Uçan Süpürge’de de çalıştı. Dr. Ahmet Boyacıoğlu, Adana Film Festivali’nin ardından birkaç yıldır Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin yönetmeni. Gezici Festivali birlikte yaratıp yaşattıkları Başak Emre kardeşimiz de festivalin sanat yönetmeni. Yani hiçbirisi sinemadan uzak kalmadı. Zordur zaten… Öte yandan İnci ve İrfan Demirkol kardeşlerimiz de şimdiki Ankara Film Festivali’ni bin türlü soruna karşı bugüne kadar getiren sinema tutkunları. İrfan’ı Politika gazetesinde çalıştığımızdan beri tanıyorum (1975-77). Gezici Festival ise 2-14 Aralık’ta Ankara, Sinop ve Kastamonu’da 27. kez izleyicilerle buluşacak.
Hepsi bu mu? Olur mu hiç… Yeni yılda, başta Uluslararası İstanbul Film Festivali olmak üzere, ilk ödülümü aldığım çeyrek yüzyıllık Uçan Süpürge, Eskişehir Uluslararası Film Festivali (ikinci ödülümü vermişlerdi), ilk kez gitmeyi umduğum İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali ve daha niceleri var.
GÖZ YUMMAK MÜMKÜN DEĞİL
Film festivallerinin gelişine sevinirken, müzik festivallerinin geriye hangi yaşta olursa olsun müzik seven herkesi üzerek, mağdur ederek anlamsız yasakların gölgesinde kalıp gitgide azalmasına göz yummak mümkün değil. Pandemi döneminde okuduğumuz kitaplarla birlikte, internet marifetiyle izlediğimiz filmler, konserler korumuştu aklımızı. Şimdi herkes sokaklardayken tek tehlikenin konserler ve festivaller olarak kabulünü nasıl kabul edebiliriz? Film festivalleri azalmasın, çoğalsın ama müzik festivalleri de nedensiz yasaklamalarla boş bıraktıkları yeri (sahnelerde ve kalbimizde) bir an önce doldursunlar!