Nesnesiz yapamayız. Fakat sanat nesneleriyle hayatta işiniz olmaz. Olur ha, bir sanat nesnesi aniden karşınıza çıkabilir. Size tavsiyem, derhal yolunuzu değiştirmeniz. Sakın yakalanayım demeyin, inanın başınıza iş alırsınız; sizi duyumsamak ve düşünmek zorunda bırakır. Sıradan nesneler öyle mi? Gündelik hayattaki problemlere çözüm olsun diye üretilmişlerdir. Ancak bozulduklarında sorun çıkarırlar. Fakat sanat nesneleri aksine sorun çıkarmak için üretilmişlerdir. İçeride nelerin olup bittiğini merak edebilirsiniz. Sakın bir galeriye girip de dertsiz başınızı derde sokmayın. Duvarlarında ve zeminde birbirlerinden uzak duran nesneler ve boşluk. Girmişseniz galeriden bir an önce çıkmayı deneyin, beceremediyseniz vay halinize! Madem çıkamadınız, o halde bildiğiniz her şeyi unutun. Adım attığınız dünyada hiçbir şey göründüğü gibi değil. Mesela “Bu bir pipo değil” ya da bir pisuvara rast gelirseniz sakın “bu bir pisuvardır” demeyin, yanılırsınız. Tanıdık yabancılar arasındasınız, tanıdık nesneler tekinsiz hale gelmiştir. Anlam dünyanız darmadağın olurken hiçliğe düşmemek için haliyle nesnelere tutunmaya çalışacaksınız, fakat kaygandırlar. Kayganlıkları, anlamlarının kayganlığından kaynaklanır. İnsan, nesnesini sımsıkı kavrayamadığında kavram oluşturamaz. Sanat nesneleri kavramdan kaçıverir. O zaman yapabileceğiniz tek bir şey kalmıştır, küratörün yazdığı metne sığınmak. 

“Nereden düştüm buraya?” dediğinizi duyar gibiyim. Korkmayın, küratörün metni size yol gösterecek. Bu dünyanın yaratıcısı, küratördür. Platon’un tanrısı Demiurgos gibi, ayrı ayrı duran parçaları sözcüklerle birbirlerine teyelleyerek bir bağlama yerleştirmiş, nesneleri var etmiş ve evreni yaratmıştır. Sanatın hiçbir nesnesi belli bir sözün altına yerleştirilmekten memnun olmaz, kaygandırlar. Fakat küratör çok kuvvetlidir, kaygan nesneleri sımsıkı kavrayabilir ve hepsini bir kavramın altına yerleştirebilir. Artık emin ellerdesiniz. Hele bir de rehberli bir sergi turuna denk gelmişseniz, metni de okumanıza gerek kalmaz. Rehber tek tek parçaları yerli yerine oturtur, boşluğa düşmekten kurtarır sizi. Metin ve rehber; yolunuzu şaşırıp ana yoldan sapmayasınız, kaybolmayasınız diye vardır, hayatı anlamlı kılmak için. Anlam, küratörün nesnelere yüklediği anlamdır; evren, küratörün evreni. Anlatı da onun hikâyesi. Ve artık galeridesiniz, hikâyenin bir parçası da sizsiniz. Başkasının hikâyesinde bir parça olmayı kabul etmeyenler de çıkabilir. Onlar, kendi hikâyelerini yazan yürekli insanlardır. Ve onlar için hazır yapım bir evrende var olmak, nesne olmaktan başka bir şey değildir. Yeni öznellik biçimlerini icat edecek olanlar, onlardır.

***

Yeni öznellik biçimlerini, parçalar arasında bir parça olduğunu fark edenler icat edebilir. Hazır bir kavramın altına yerleşmek yerine parçalar, kendi aralarında henüz mevcut olmayan bağlantıları icat etmeye koyulduklarında küratörün metni işlevini yitirir. Ve ancak o zaman yeni öznellik biçimleri inşa edebilirsiniz. Tekil bir sanat yapıtı da parçalardan oluşmuştur. Kimi yapıtlarda parçalar bütüne boyun eğdirilmiş, pürüzleri törpülenmiş olabilir; oysa pürüzleri bireysel özellikleridir. Baktığınızda bireyleri değil, monolitik bir yapıt görürsünüz. Kimi yapıtlarda ise parçalar bilhassa görünür kılınmıştır. Sanatçı İnsel İnal’ın toprak işleri böyledir; parçalar bir bütüne dahil olsalar da bireysel niteliklerini korurlar. Parçaların birleşim yerlerini dolduran turuncu derz, aynı zamanda onları bir arada tutan şeydir, aralarındaki ilişkiler. “Karşılaşmalar” sergisi, İnsel İnal, Halil Yavuz Ertürk, Cem Bilge ve Aden Bilge’nin farklı mecralarda ürettikleri işlerini bir araya getiriyor, fakat parçalar galeri boşluğunda birbirlerinden ayrı duruyor. Asmalı Mescit Caddesi’ndeki Atlas Apartmanı’nın 2. katına sakın çıkayım demeyin. Parçalar arasında bir parça olarak, aralarındaki boşlukları doldurmak, parçaları birbirlerine tutturmak size düşebilir: Duyumsamak ve düşünmek.   

Demiştim size, galeriye girmeyecektiniz. Sanat nesneleri sorun çözmek için değil, sorun yaratmak içindir. Dışarıda bir bütüne boyun eğmiş bir parça olarak hayatınızı sorunsuz sürdürebilirdiniz, fakat şimdi bağlantılar icat etmek, parçaları birleştirmek zorundasınız. Sanat politiktir.