Google Play Store
App Store

Ankara ayazında zifiri karanlık bir sabahtı. Kara bulutlar kente çöktüğü için değil, iktidarın canı istediği için sabahın dokuzunda gece karanlığını yaşıyordu ülke. Araçların kırmızı fren lambalarının parladığı yoğun trafikte Çukurambar’daki beyaz gökdelen ışıldıyordu. Üzerinde kocaman ‘Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ yazıyordu. Binadaki 25 katın pencerelerinde ışıklar yanarken algı canavarı homurdanarak uyanıyordu.

Yarım saat sonra beyaz gökdelende siren sesi yankılandı, kırmızı ışıklar parlayıp sönüyordu. İşe yeni başlayan birkaç çömez koltuklarında hopladı. Diğer personel hemen her gün çalan sirene alışmıştı, çömezlerle alay ettiler. Bu sırada 25 katı dolaşan şeffaf borulardan bir kapsül hızla iniyordu. Alt katlardaki trollerin tekbirleri, ulumaları, küfür kıyamet haykırışları, zincir sesleri üst katlara kadar geliyordu. Herkes biliyordu; kapsülün içinde ismi yazılı vatandaşın işi bitmişti.

Kapsül, Hedef Şahıslar Bürosu’nda durdu. Badem bıyıklı Büro Amiri, 120 kiloydu ve zar zor sığdığı koltuktan çıkması biraz zaman aldı. Ağır adımlarla, boruya doğru yürürken siren sesi, binadaki bin kişiyi canından bezdirmişti. Tombul elleriyle silindir kapsülü alınca alarm sustu. Büyük makam odasından çıkıp bürodakilere kapsüldeki ismi okudu: “Samiye Tanyer. 76 yaşında. Emekli öğretmen. Ankara’da ikamet ediyor. Hedef; tutuklanması. T.C. Kimlik Numarası: …”

Hedef Şahıslar Bürosu’ndaki 15 memur aynı anda Samiye Tanyer’i devletin kapalı sistemlerindeki fişleme kayıtlarını çıkardı. 15 evrak ‘Tutuklanacak Şahıslar Bürosu’na gönderildi.

Bu sırada İletişim Başkanı, emniyet şeridinden sabah karanlığında çakarlar çakarak ilerleyen lüks makam otomobilinin arka koltuğuna yayılmıştı. Ufak tefek, büyük gözlüklü adam, saray rejiminde Reis’in yanında olduğu için büyük torpilli, bol maaşlıydı. Cep telefonunun ekranında Hitler’in yanında duran iskelet suratlı adamın fotoğrafını küçük parmaklarıyla büyütüyordu. Lili Marleen melodisiyle çaldı telefonu. Açarken ağzından kaçtı: ‘Heil Hit…!!! Pardon… Selamünaleyküm.”

Onu arayan İletişim Başkan Yardımcısı da heyecanlanmış, Nazi selamıyla koltuğundan fırlamıştı.

“Heil… Aleykümselam Başkanım…”

Büyük makam koltuğuna dönerken sakinleşti Başkan yardımcısı. Şehvetliydi sesi: “Yeni bir hedef tespit edildi efendim. Emekli öğretmen. Facebook’ta Hanımefendi’nin çantasıyla ilgili paylaşım yapmış.”

İletişim Başkanı, Hanımefendi’nin gözüne girmek için ayağına gelen fırsata şükür duası mırıldanıp konuştu: “Konunun önemine binaen şahsı 76 sene önce doğduğuna pişman edecek tüm hazırlıklar yapılsın.”

Karşılıklı kötü adam kahkahalarıyla telefon kapandı.

İletişim Başkanı, Lili Marleen’i mırıldanırken Samiye Teyze’nin Facebook profil fotoğrafını minik parmaklarıyla büyütüyordu.

Yarım saat sonra Algı Canavarı’nın 25’inci katındaki toplantı salonunda 30 büro amiri yerini almıştı. Duvarda asılı altın varaklı tahtında kurulmuş Reis fotoğrafına bakıp ona layık olmaya yemin ettiler. İletişim Başkanı masanın başındaki koltuğuna kurulurken İletişim Başkan Yardımcısı ‘Hain Samiye Teyze’nin fotoğrafını devasa ekrana yansıttı. Pembe ve beyaz ortanca çiçeği dolu bahçesinde torunlarına sarılmış, kocaman gülen yaşlı kadına nefretle baktılar. Facebook Daire Başkanı, badem bıyıklarını okşayıp ceketinin önünü ilikleyerek ayağa fırladı. Kendisini pazarlayan adam, 29 büro başkanına nispet şovunu yaptı:

“Sayın Başkanım. Böyle masum bir profil sergileyen Samiye isimli hain, aslında bir etki ajanıdır. Bir numaralı görsele bakalım.”

Devam edecek...