Sat-sav, elden çıkar
Geçen hafta Emekli Sandığı'nın mallarının özelleştirilmesi ya da nasıl haraç-mezat satılmak istendiğine değinmiş, bu konunun taraflarını, muhalefet partisini ve sivil inisiyatifi uyarmış, insanları duyarlı olmaya çağırmıştım.
Geçen hafta Emekli Sandığı'nın mallarının özelleştirilmesi ya da nasıl haraç-mezat satılmak istendiğine değinmiş, bu konunun taraflarını, muhalefet partisini ve sivil inisiyatifi uyarmış, insanları duyarlı olmaya çağırmıştım. Sesim yankı buldu mu, bilemiyorum? Konunun önemi nedeniyle yeniden gündeme getirmenin yararlı olacağını düşünüyorum. AKP hükümetinin bu konudaki girişimlerini doğrusu pek yadırgamıyorum. Zira, bu da hükümetin alışılagelen uygulamalarından biri. Daha önceki örneklerde olduğu gibi, devletin elinde ne var ne yoksa özelleştir, sat-sav, elden çıkar… AKP kadroları arasında yeni bir şeyler üretmeyi düşünenler bulunmadığı gibi, böyle bir derdi olan da yok. Kendi bürokrasisini yaratmak, yandaşlara devlet olanaklarını sunmak ve tüm bunları yaparken popülist politikalar izlemek AKP hükümetinin başlıca hasleti. Toplum için biçilen ise; pembe bir tablo, sıklıkla değiştirilen gündem, tele-vole kültürü, gelinli kaynanalı programlara egemen bir ortam. Tablomuz Devlet İstatistik Enstitüsünün "Memnuniyet Anketi" ile tamamlanıyor. Çok ama çooook mutlu bir toplumuz sayelerinde….
Tüm bunlar bir yana, AKP hükümetinin icraatları (!) kimi medya kuruluşlarınca göklere çıkarılsa da, aslında dişe dokunur bir eylemden bahsetmek olası değil. Çıkarılmaya çalışılan yasaların büyük bir bölümü ya köşkten dönüyor yada Anayasa Mahkemesine gidiyor. Uygulanan ekonomi politikaları kendilerine özgü değil, geçmiş hükümetten miras. Günü kurtarma çabaları zam ve vergilerle sürüyor. İstihdam politikaları iflas etmiş durumda. İşsizlik almış başını gitmiş. Dış politikamız kerameti kendinden menkul kişilerin elinde. Sanki Avrupa Birliğine girmişiz gibi bir bayram havası estiriliyor. Kamudaki kadrolaşma ha gayret sürüyor. AKP hükümetince atanan bürokratların durumu da ortada. Tutuklananlar, tutuksuz yargılananlar…Üzerine hiç gidilmeyenler işin cabası. Hükümet ve ona teşne davranış sergileyen medya tarafından temcit pilavı gibi ikide bir önümüze konulan yegane olgu, büyüme hızımız. Bu büyüme hızıyla neden hala yoksullaşıyoruz sorusuna ise yanıt veren yok.
Bu arada, hükümette uzun süre görev yapan bir bakan, kendisini Bakanlar Kurulunda misafir gibi algıladığını belirterek istifa ediyor, eleştirilerde bulunuyor ve "yeni seçenek üretmek görevim" diyebiliyor. Bürokratlarını atama ve birlikte çalışma konusundaki çabaları bilinen sayın bakanlar, yolsuzluklar su yüzüne çıkınca AK bürokratlarını -kendi grubu da dahil- savunamaz hale geliyor. İstifa etmek ise, akıllardan hiç geçmiyor. Yolsuzlukların üzerine gideceği savıyla iktidara gelenler, yolsuzlukların göbeğinde yer aldıkları gibi, olaylar karşısında kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Hükümete yakın medya kuruluşlarında da, yolsuzluğa adı karışanların MHP kökenli bürokratlar ile CHP'den AKP'ye geçen milletvekilleri olduğu iddialarına yer veriliyor. İşte, memleketin hali, ahvali bu.
Konumuz aslında Emekli Sandığına ait taşınmazların özelleştirilmesi yada satışı idi. AKP hükümetinin uygulamaları ve olaylar karşısında takındığı tavrın bilinmesi amacıyla yukarıdaki satırları kaleme aldım. Gözlenen o ki, AKP hükümeti, devlete ait tüm değerleri elden çıkarmaya memur edilmiş. Özelleştirmeler yada satılmak suretiyle elden çıkarılan kamuya ait değerlerin akıbeti bilinmedik bir şey değil. Korkum o ki, Emekli Sandığının (çalışanların, emekli, dul ve yetimlerin) sahip olduğu taşınmazları da aynı akıbet bekliyor. Dikkatli ve uyanık olmakta yarar var.
Bu arada, kafama takılan bir soruyu sormadan edemeyeceğim. AKP hükümeti, elindeki bazı değerlerin (örneğin: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun elindeki 17 Televizyon, 10 radyo kanalı, 1 günlük gazete, 6 dergi ) satılmasını neden hiç düşünmüyor? Ayrıca, TSMF' ye devredilmiş olan Star Medya Grubunun 438 çalışanını kapı önüne bırakırken 321 kişiyi neden işe alıyor? Emekli Sandığının sahip olduğu taşınmazların satılması yada özelleştirmesi konusunda medyada babalar gibi açıklama yapanlar, bunları da yanıtlamalılar. Haa… bu niye mi yapılmıyor? TSMF aracılığıyla ellerine geçmiş bulunan medya gücünün kullanılması dururken, neden satsınlar ki. "Bal tutan parmağını yalar "derler ya, AKP tarafından yapılan da budur. Yolsuzluklara dur diyeceğini söyleyerek iktidara gelen ve topluma AK günler vaat edenlerden, kendilerine hizmet edecek kanalları tıkamasını beklemek safdillik olurdu herhalde.
Tüm bunlar bir yana, AKP hükümetinin icraatları (!) kimi medya kuruluşlarınca göklere çıkarılsa da, aslında dişe dokunur bir eylemden bahsetmek olası değil. Çıkarılmaya çalışılan yasaların büyük bir bölümü ya köşkten dönüyor yada Anayasa Mahkemesine gidiyor. Uygulanan ekonomi politikaları kendilerine özgü değil, geçmiş hükümetten miras. Günü kurtarma çabaları zam ve vergilerle sürüyor. İstihdam politikaları iflas etmiş durumda. İşsizlik almış başını gitmiş. Dış politikamız kerameti kendinden menkul kişilerin elinde. Sanki Avrupa Birliğine girmişiz gibi bir bayram havası estiriliyor. Kamudaki kadrolaşma ha gayret sürüyor. AKP hükümetince atanan bürokratların durumu da ortada. Tutuklananlar, tutuksuz yargılananlar…Üzerine hiç gidilmeyenler işin cabası. Hükümet ve ona teşne davranış sergileyen medya tarafından temcit pilavı gibi ikide bir önümüze konulan yegane olgu, büyüme hızımız. Bu büyüme hızıyla neden hala yoksullaşıyoruz sorusuna ise yanıt veren yok.
Bu arada, hükümette uzun süre görev yapan bir bakan, kendisini Bakanlar Kurulunda misafir gibi algıladığını belirterek istifa ediyor, eleştirilerde bulunuyor ve "yeni seçenek üretmek görevim" diyebiliyor. Bürokratlarını atama ve birlikte çalışma konusundaki çabaları bilinen sayın bakanlar, yolsuzluklar su yüzüne çıkınca AK bürokratlarını -kendi grubu da dahil- savunamaz hale geliyor. İstifa etmek ise, akıllardan hiç geçmiyor. Yolsuzlukların üzerine gideceği savıyla iktidara gelenler, yolsuzlukların göbeğinde yer aldıkları gibi, olaylar karşısında kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Hükümete yakın medya kuruluşlarında da, yolsuzluğa adı karışanların MHP kökenli bürokratlar ile CHP'den AKP'ye geçen milletvekilleri olduğu iddialarına yer veriliyor. İşte, memleketin hali, ahvali bu.
Konumuz aslında Emekli Sandığına ait taşınmazların özelleştirilmesi yada satışı idi. AKP hükümetinin uygulamaları ve olaylar karşısında takındığı tavrın bilinmesi amacıyla yukarıdaki satırları kaleme aldım. Gözlenen o ki, AKP hükümeti, devlete ait tüm değerleri elden çıkarmaya memur edilmiş. Özelleştirmeler yada satılmak suretiyle elden çıkarılan kamuya ait değerlerin akıbeti bilinmedik bir şey değil. Korkum o ki, Emekli Sandığının (çalışanların, emekli, dul ve yetimlerin) sahip olduğu taşınmazları da aynı akıbet bekliyor. Dikkatli ve uyanık olmakta yarar var.
Bu arada, kafama takılan bir soruyu sormadan edemeyeceğim. AKP hükümeti, elindeki bazı değerlerin (örneğin: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun elindeki 17 Televizyon, 10 radyo kanalı, 1 günlük gazete, 6 dergi ) satılmasını neden hiç düşünmüyor? Ayrıca, TSMF' ye devredilmiş olan Star Medya Grubunun 438 çalışanını kapı önüne bırakırken 321 kişiyi neden işe alıyor? Emekli Sandığının sahip olduğu taşınmazların satılması yada özelleştirmesi konusunda medyada babalar gibi açıklama yapanlar, bunları da yanıtlamalılar. Haa… bu niye mi yapılmıyor? TSMF aracılığıyla ellerine geçmiş bulunan medya gücünün kullanılması dururken, neden satsınlar ki. "Bal tutan parmağını yalar "derler ya, AKP tarafından yapılan da budur. Yolsuzluklara dur diyeceğini söyleyerek iktidara gelen ve topluma AK günler vaat edenlerden, kendilerine hizmet edecek kanalları tıkamasını beklemek safdillik olurdu herhalde.