Google Play Store
App Store

Temsili demokrasilerde politikacıların gücü, meydanlarda topladıkları insan sayısıyla ölçülür. Kim daha fazla insanı meydanlarda toplamışsa, ilk seçimde muhtemelen o iktidara gelecektir. Halk, iktidar olmak için gerekli sayısal bir veridir ve politik jargonda bu sayısal veriye halkın iradesi denir. İktidarın meşruiyeti halkın iradesinden gelir. Halk, iradesini bir kez teslim edince iktidar bundan sonra temsillerini ve işlemlerini halk adına gerçekleştirecektir. Çinli yazar Yu Huan’a göre “halk, sadece paravan bir şirkettir.” Çoğu coğrafyada halkın iradesiyle iktidarlara geldiklerini iddia edenler, giriştikleri kirli işleri, yolsuzlukları halk adına gerçekleştirdiklerine göre halkın bir paravan şirket olarak kullanıldığı doğrudur. Yeraltı suç örgütlerinin yasadışı yollardan elde ettikleri kara paraları aklamak için yer üzerinde meşru, yasal şirketlere ihtiyaçları vardır. Ve artık her şey yüzeyde gerçekleşmekte; bir zamanlar yeraltını mesken tutmuş yasadışı örgütler, yüzeyde paravan şirketler aracılığıyla iktidarlarla iş çevirmektedir. Dinin de benzer şekilde paravan işlevi gördüğü malum. Halkın iradesi ve dini, yasadışı işlemleri meşrulaştırmaya, kirli çamaşırları aklamaya yarayan iktidar araçlarıdır.

Bir meydanda metrekareye düşen insan sayısının toplamı halkın gücünü değil, kâğıt üzerindeki aritmetik bir işlemi gösterir. Zira insan bir sayı değil, kudret derecesidir; hatta bir şekli olduğu bile söylenemez, şekli kudretine bağlı olarak değişecektir. İktidarların insanı sayısallaştırması ve yönetsel işlemlerde bir veri olarak kullanması yeni bir şey değil; yazı ve sayı, malların envanterini çıkarmak, kayda geçirmek için Sümerler tarafından icat edilmiştir. Sayısal bir veri olarak standart insanın kapladığı yer, tasarım kataloglarında istatistiki bir bilgi olarak verilmiştir. Sayısal verileri yönetmek, yaşayan varlıkları yönetmekten çok daha kolaydır; onları istediğiniz gibi kümelere toplar, çıkarır, çarpar, bölersiniz. Mekânlar ve kullanım nesneleri, sayısal bir veri olan standart insana göre tasarlanır. Sayısal verilerden yola çıkarak geleceğe yönelik tahminlerde bulunabilir, zamanı ve mekânları planlayabilirsiniz. Bir meydanı sayılarla doldurmak, yaşayan varlıkların meydanları ve sokakları doldurmasıyla aynı şey değildir. Sayılar temsilidir; yaşayan varlıklar ise hiçbir temsile sığmaz, kaçar.

İktidar insanı sayısallaştırabilir, fakat sayısallaşma ancak insanın kendini bir sayı olarak kabul ettiğinde başlar. Temsili demokrasilerde insan sayı olmayı kabullenmiştir. Artık varoluşu kudretine değil, sayısal değerine bağlıdır. Var olabilmesi, niteliksel bir sıçrama yapması için yeter çoğunluğa ulaşması gerekir; yeter sayıya ulaşıncaya kadar beklemek zorunda. İnsanın bu niceliksel hâline, niceliksel zaman eşlik etmektedir. Birbirini izleyen içi boş anların geçişi olarak deneyimlenen çizgisel zaman, insanın kudretini askıya almak içindir; hayatını sürekli erteler ve sayıların birikmesini bekler. Zira niteliksel bir dönüşüm ancak niceliklerin yeter sayıya ulaşmasıyla mümkün olabilir. Hayatın tüm potansiyellerinin bir anda ele geçirildiği ve niteliksel bir dönüşümün bir anda gerçekleştirildiği zaman deneyimi ‘kairos’un yerine, erteleme ve beklemeden oluşan zaman deneyimi ‘kronos’u benimsemiştir. İktidar ve tebaa, her ikisinin de dayanağı sayılardır. Kimi tebaa, iktidarın “yüzde elliyi evde zor tutuyorum” dediği sayısal değerin içindedir; kimisi ise meydanlarda zor tutulan kalabalığın içinde. Her ikisinde de tutulan, insanın kudretidir. İnsan, sayılarda tutuklu kalmıştır.

Sayılar kutsaldır; sayılarla büyü yapılır, fala bakılır. Nümeroloji, sayılarda, sayıların toplamında, kombinasyonlarında doğaüstü anlamlar keşfetme sanatıdır. Sayılarla yalan söylenir. “Üç çeşit yalan vardır: Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik” (Benjamin Disraeli). Ama bir beden asla yalan söylemez; gücünü ya da güçsüzlüğünü vücut dili ele verir. Meydanlarda tutulan bedenler güçlüdür güçlü olmasına ama güçleri kontrol altında. Bir motorlu taşıt lastiği üreticisinin dediği gibi, “Kontrolsüz güç, güç değildir.” Halk: Sistemi döndüren tekerlekler, başı taşıyan ayaklar. Halk, kontrol edilmelidir. Zira “ayaklar baş olursa kıyamet kopar.” Geç bile kalındı, kıyameti çoktan koparmalıydık.